Hayatımız boyunca sayısız duyguyu tecrübe ediyoruz. Heyecan, sevinç, mutluluk, üzüntü ve UTANÇ. Bu utanç denilen duyguyu siz ne sıklıkla ve hangi anlarda yaşıyorsunuz bilemiyorum ancak ben sadece olumsuz durumlarda yaşanan bir duygu olmadığına eminim. Zira şu an Kapı Komşusu Bey'in -kaslı olduklarını az önce fark ettiğim- kolunun sardığı belim alev almış durumda ve bu durum bana dün gece vücudumu saran yangını, yaşadığımız haz dolu anları hatırlatıyor. Evet, sarhoş değildim. Hepsini tabi ki de hatırlayacaktım ancak bu kadar net olması işimi hiç kolaylaştırmıyordu.
Dün geceki cesur Işıl neredeydi? Nereye saklanmıştı? Kapı Komşusu Bey uyanınca nasıl bir tepki vermeliydim? Üzüm odaya girerse kendimi yere atmalı mıydım?
Aklımda onlarca soru dönüp dolaşırken yaptığım tek şey beni saran kolların arasında onca soruya rağmen huzuru hissetmekti. Güvende, huzurlu ve biraz utangaç.
Yaklaşık on beş dakika önce uyanmıştım. Bir kaç saniye nerede olduğumu idrak etmeye çalışıp Kutay'ın evinin salonunda, Kutay'ın kolları arasında uyandığımı fark ettikten sonra ise hiç kıpırdamadan, onu uyandırmadan yüz hatlarını ezberlemeye koyulmuştum. Biçimli burnunu, yeni çıkmaya başlayan kirli sakallarını, kirpiklerinin güzelliğini... Ancak artık kalkmalı ve Üzüm bizi bu halde görmeden toparlanmalıydık. Ayrıca uyandığım andan itibaren titreyip duran telefonuma gelen bildirimlere bakmalıydım sanırım çünkü asla susmamıştı. Sağ elimi Kutayı dürtmek için kaldırdığım sırada salonun girişinde bir kaç adım sesi duymamla birlikte benden bağımsız olarak reflekslerim harekete geçti. Evet, Kutayla bunu konuşmuş olabilirdik ancak bu benim elimde değildi. Yere düşecektim. Neredeyse... Kendimi yere atacağım sırada belimdeki kollar daha sıkı sarılmış, bırakın yere düşmeyi bir milim uzaklaşmama izin vermemişti. Az önce kapalı gözlerine güvenip ezberlediğim yüzün sahibi şimdi yeni uyandığını belli eden gözlerini yüzüme dikmiş bana bakıyordu.
"G-günaydın."
Utançtan mi kekelemiştim? Gerçekten kekelemiş miydim?
Rezilsin.
"Günaydın Işıl." Sesindeki sitemi hissettiğimde bir kaç saniye nasıl tepki vereceğimi bilemedim. Ben burada Üzüm için uğraşıyordum bir kere. Yine de yüzüme bir tebessüm kondurup sitemini kırmaya çalışmaktan başka bir şey yapmadım.
"Rahat uyudun mu?"
Ne saçmalıyorsun Işıl?
Vallahi bilmiyorum.
"Çok rahat bir uykuydu." Dedikten sonra kapıdan arkamda kalan bir noktaya sabitlemişti bakışlarını. Yüzünden belki de en güzellerinden bir tane tebessüm oluştuğunda kime baktığını anlamam zor olmamıştı. Üzüm'ün adım seslerinin hızlanarak bize yaklaştığını duyduğumda ne yapacağını anlamıştım. Kendimi Kutay'dan biraz uzaklaştırıp aramızda yeterli boşluğu sağladığım sırada Üzüm de mükemmel bir zamanlamayla kendini ikimizin ortasına atmıştı. Kutay boşta kalan kolunu kızına sarmış, yüzüne öpücükler kondurmaya başlamıştı. Üzümün yüzünde açan gülücüklere şahit olurken ikisinin bu anlarını otuz iki diş sırıtarak izliyordum.
Üzüm kendini Kutay'dan uzaklaştırıp işaret diliyle bir şeyler anlatırken son olarak işaret parmağıyla beni göstermiş ve beklentiyle Kutaya bakmaya başlamıştı. Kutay ise kızına gurur duyan bakışlar attıktan sonra az önce Üzüme verdiği öpücüklerden bir tane de benim yanağıma kondurmuştu. Bu çok hızlı olduğundan ne bir tepki verebilmiş, ne de çocuğun yanında böyle yapmaması gerektiğini söyleyebilmiştim. Saniyeler sonra kendime gelebildiğimde ise söylediğim tek şey "Bu ne içindi şimdi?" Olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE TEBESSÜM
RomanceDüğün gününde terk edilen Işıl, bu olayı kabullenmek ve acısını geçirebilmek amacıyla kendine depresyona girmek için bir kaç ay izin verir. Planı, evlenince yerleşmeyi planladığı dairede bu süreci tamamlayıp geri geleceğini söyleyen eşi olacak o ad...