Çoğu zaman bir anlam taşımadığına inandığım rüyalar görürüm. Fakat rüyaların içgüdü, önseziye dayalı olduguna da kendimce eminim.
Kahkahalar...
Etrafımda insanlar var. Bir kafedeyim. Kafedeyiz, masada oturup sohbet ediyoruz. Kutay var. Söylediği bir şeye sinirlenmiş gibi bakıyor Semihe fakat bu gözlerindeki eğlenen ifadeyi gizlemiyor. Semih var. Bir kolunu Zehra'nın omzuna atmış fakat duruşu iki arkadaşın eğlendiği bir andaki gibi değil, korumacı bir davranış gibi. Zehra var. Semih ve Kutay arasında dönen muhabbet her neyse ona kahkaha atarak gülüyor. Ve ben... Bunun bir rüya olduğunun farkındayım. Farkında olduğum bir diğer şey ise, bu rüyanın içimde bir yerlerde kötü bir his uyandırdığı. Bir şey olacakmış gibi. Bir anda kabusa dönecekmiş gibi...
Ne kadar süre emin değilim, biraz geçtikten sonra yavaş yavaş masadaki kahkahalar azaldı. Biraz sonra ise tamamen sesler kesildi. Masada oturan üç kişiye baktım. Zehra'nın gözleri arkamdaki bir noktaya sabitlenmiş, en içlerine korku yerleşmişti. Zehra'nın bakışlarını takip ederek Semih ve Kutay da arkamdaki noktaya bakmaya başladı. Zehra zorlukla dudaklarını aralayıp yardim dilenircesine bana baktı.
"Işıl."
Adımı titreyen sesinden duyunca onu neyin bu kadar korkuttugunu görmek, belki de buna bir son vermek için arkama dönecektim fakat tam o sırada üzerime çöken bir ağırlıkla gozlerimi araladım.
Terlemiştim. Üzerimde Üzüm vardı ve canımı acitmayacak şekilde zıplayarak beni uyandırmaya çalışıyordu. Derin nefeslerle sakinleşmeye çalışırken kötü ruh halimi ona yansıtmamak için gülümsedim. Ben gülümserken onun yüzündeki tebessüm büyümüştü. Burnuma gelen güzel kokularla birlikte Üzümü kucağıma alarak yataktan kalktım. Aslında mutfağa kadar bu şekilde gitmeyi hedeflesem de kalktıktan sonra Üzümü indirmek zorunda kalmıştım. Birazcık ağır gelmişti sanırım.
Yatağı toplayıp önce banyoya girdim. Saçlarımı tepeden dağınık topuz yaparken aynada kendi yansimama bakarak rüyamın öylesine bir rüya olduğuna kendimi ikna etmeye çalışıyordum.
Uzun zamandır yalnız kaldığım evde görmediğim bu tür bir rüyayı neden pembe rengiyle bezenmiş bir odada kapı komşumun evinde gördüğümse tamamen sinir bozucu bir soruydu. Keyfim yerindeydi işte, ne istenmişti ki keyfimden.
Dün evine hırsız girmedi mi kızım senin! Normal bu rüyalar.
Haklı oldugunu düşündüğüm iç sesimin devamında söylediği birkaç şeyi duymazdan gelerek banyodaki işlerimi halledip mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Yaklaştıkça midemden sesler gelmesine sebep olan kokulardan anladığım kadarıyla kahvaltıda krep yiyecektik ve ben bir misafire yakışır bir şekilde elimi hiçbir şeye sürmeyerek Üzüm gelene kadar uyumuştum.
Mutfak kapısında durup içeriye şöyle bir göz attığımda ilk önce Üzüm ile göz göze gelmiştik. Ona öpücük atarak bu sefer Kutaya baktığımda onun da bana baktığını görmüştüm.
"Günaydın."
"Günaydın." Dedikten sonra bir şey daha söyleyecekti sanırım çünkü dudakları aralanmış fakat hemen geri kapanmıştı. Ben neden söylemediğini merak ederken o bunu hissetmis olacak ki konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE TEBESSÜM
RomanceDüğün gününde terk edilen Işıl, bu olayı kabullenmek ve acısını geçirebilmek amacıyla kendine depresyona girmek için bir kaç ay izin verir. Planı, evlenince yerleşmeyi planladığı dairede bu süreci tamamlayıp geri geleceğini söyleyen eşi olacak o ad...