Kutay, Üzüm, Zehra, Semih.
Kutay, Üzüm, Zehra, Semih.
Kutay, Üzüm, Zehra, Semih.
Herkesi gözetimim altında tutmak zorundaymışım gibi hissediyordum. Aslında öyleydim. Kutay ve Semih'in can güvenliği yoktu. Zehra'nın ise her an iki kisiyi öldürmekten dolayı hapse girme ihtimali vardı. Üzüm ve bana gelecek olursak biz Kutay ve Semih'in arkasından okuyup, Zehra'ya kıyafet götürecek olan kişiler oluyorduk.
Evimin salonunda bulunan koltuklara dağılmış, bekliyorduk. Aslında beklediğimiz şey neydi tam olarak bilmesem de tahminimce şu an keki tabaklara koyarak servis etmem gerekiyordu fakat talihsizlik kelimesinin bile hafif kalacağı durumumdan dolayı ayağa kalkamıyordum.
"Kek çok güzel görünüyor. Zehra, yeni demlenmiş çayımız vardı. Tabak ve bı-"
Cümleme devam etmeme sebebim, aklıma Zehra'nın gülümsemesinin gelmesiydi. Bıçak kelimesini kullanmak bile şu an gerilmeme sebep olurken, Zehra elinde bıçakla salona girse ne halde olurdum hiçbir fikrim yoktu açıkçası.
Öğreneceksin birazdan...
Zehra gözlerimde veya yüz ifademde ne yakalamıştı bilmiyordum, ancak her ne gördüyse bu onu keyiflendirmis olmalı ki hızla ayağa kalkıp benim cümlemi tamamladı.
"Tabak ve bıçak da alıp geliyorum Işıl. Çok sürmez işim, iki dakikaya geliyorum."
Bunları söyledikten sonra salondan neredeyse koşarak çıkmıştı Zehra. Benim bakışlarım ise Zehra'dan sonra Semihe çevrilmişti. Az önce Zehra benim yüzümde ne gördüyse, ben de Semih'in yüzünde aynısını görüyordum sanki. Zehra nasıl keyiflendiyse ben de keyifleniyordum fakat Zehra'nın Semihi doğramasına izin veremezdim.
"Üzüm, bana yardım eder misin?"
Mutfakta Zehra ile baş başa kalmak istediğimden Kutay ya da Semih yerine Üzümcük'den yardım istemiştim. Nasıl olsa o Zehra'nın cinayet senaryolarını duysa da anlamazdı.
Anlamazdı değil mi?
Çocuk konuşamıyor olabilir ama salak değil.
"Çok biliyorsun sen!"
"Efendim?"
"Size demedim. Gel Üzüm, Zehra ablana bir bakalım."
Semih'in kulaklarına hayran bir şekilde bakarken boynumun kırılmaması için önüme dönmek zorunda kalmıştım fakat beni duyabilmis olması muhteşem bir şeydi. Çünkü ben yardim istediğimde dibimde biten Üzüm'ün bile söylediğimi duymadığına emindim.
Nazar değdireceksin!
Zorlanarak da olsa seke seke mutfağa ulaştığımızda Zehra tepsiye kupa bardakları ve tabakları koymuş, oldukça keskin görünen bıçak da tepside yerini almıştı. Kapıda Üzüm ve beni görünce gozleri irileşmiş ve yüzünde yaramazlık yapmış çocuğunu azarlayacak olan bir annenin mimikleri yer edinmişti.
"O bilekle ayağa kalktığına inanamıyorum."
"Üzüm yardım etti."
Benim üzerimdeki bakislari Üzüme döndüğünde aniden yumuşadı ve ses tonuna da yansıyan bu yumuşama ile konuşmaya devam etti. Bu sefer muhatabı Üzümcük idi.
"Lahana sarmam! Hoşgeldin, sonunda seninle resmi olarak tanışıyoruz. Zehra ben, tanıştığımıza memnun oldum."
Lahana sarması?
"Lahana sarması?"
Üzüm ile el sıkışırlarken ikisinin de yüzünde içten gülümsemeler vardı. Üzüm ile olan göz temasını kesmese bile Zehra bir yandan da bana laf yetiştiriyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/254230955-288-k740570.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE TEBESSÜM
Storie d'amoreDüğün gününde terk edilen Işıl, bu olayı kabullenmek ve acısını geçirebilmek amacıyla kendine depresyona girmek için bir kaç ay izin verir. Planı, evlenince yerleşmeyi planladığı dairede bu süreci tamamlayıp geri geleceğini söyleyen eşi olacak o ad...