"İshizaki bu işe karışmak istemiyorum dostum."
Miva kitaplarını düzenlerken telefonda İshizaki'yle konuşuyordu. İshizaki tekrar aynı şeyi söyledi.
"Senden tek istediğim buraya gelip sahayı bize bırakması için abinle konuşman."
"Genzo'yu ikna edebileceğimi düşünüyor olamazsın İshizaki."
"Lütfen Miva! Maça çok az kaldı biliyorsun. Yine otuz sıfır yenilmek istemiyoruz"
"Tamam tamam. Ama sadece deneyeceğim sahayı size bırakmayı yine kabul etmezse benim sorunum değil."
"Harikasın! Sahada görüşürüz."
"Görüşürüz."
Telefonunu kapatıp masanın üzerine bıraktı. Miva Londra'dan Japonya'ya taşınalı yıllar olmuştu. Futbol oynamayı çok seven kızdı ve ilk kez Shutetsu Nankatsu maçında oynayacaktı. Rakip olmalarına rağmen Nankatsu'da yakın dostları vardı. Özellikle en yakın arkadaşı Sanae.
Abisi Genzo'yla arada kavga etseler de ona hayrandı ve de onu çok seviyordu. Wakabayashi çok başarılı bir kaleciydi! Ama aynı zamanda egolu biriydi.
Miva sahaya vardığında iki takımın tartıştıklarını gördü.
"Beni dinle Wakabayashi onların sahası futbol oynamak için çok küçük. Sizin okulunuzun kendine ait sahası var zaten. Neden burayı onlara bırakmıyorsunuz?." Wakabayashi gülümseyerek karşısında duran öğrencilere baktı.
"Başarısız olmalarının sahalarıyla hiç bir ilgisi yok."
"Ne dedin sen?!" İshizaki sinirle bağırdığında Wakabayashi yüzündeki gülümsemeyi sildi. "Ne oldu yoksa son maçı unuttunuz mu? O maçta size tam on gol atmıştık. Ve bunun neticesinde Shutetsu takımı sahaya sahip olma hakkı kazandı."
"Sen ne kadar kötüsün! Buraya el koymanıza izin vermeyeceğiz!" Sanae öfkeyle konuştu.
"Genzo takımımızın antreman için sahası var. Bence burayı onlara vermememizde sorun yok." Miva abisini ikna etmeye çalıştı.
"O saha A takımına ait. Bu saha da B takımının."
"O zaman paylaşsınlar. Nasılsa iki kale var değil mi?"
Wakabayashi alayla güldü. "İshizaki Miva'nın beni ikna edebileceğini mi düşündün gerçekten?"
"Çok başarılı bir kalecisin diye bu kadar böbürlenmene hiç gerek yok abi."
Wakabayashi "bence bu işe karışma kardeşim."
"Wakabayashi bu saha onların sahası. O yüzden hemen gidin buradan." Nankatsu öğrencilerindem biri konuştu.
"Üzgünüm ama o kadar kolay pes diyemeyeceğim size. Ama görüyorum ki konuşmanın hiç bir faydası yok. O yüzden sizi bir maça davet ediyorum."
Kaleci eldivenlerini takarak kaleye doğru geçti.
"Bir maç mı?"
"Her takımın kaptanı sırayla vuruş yapıcak. Handball rugbi sporu kendiniz seçiceksiniz. Ben burada ceza sahası dışından atılan her şutu engelleyeceğime inanıyorum. Eğer bu sahayı istiyorsanız bana bir gol atında göreyim bakalım."
Miva Wakabayashi'nin futbol topu dışındaki şutları yakalayabileceğinden tam emin değildi. Gerçekten zor görünüyordu.
"Genzo yapabileceğine emin misin?"
"Kenara geç ve abini iyi izle." Kendini beğenmiş.
Miva topunu alarak kenara geçti. Sonucu gerçekten merak ediyordu.
İlk şut rugbi takımının oyuncusundan gelicekti. Wakabayashi gayet rahat gözüküyordu.
"Çok iyi bir kaleci olabilirsin ama bizim karşımızda hiç bir şansın yok. Bir rugbi topu futbol topunun aksine yön değiştire bilir."
"Hadi o zaman!"
"Kendini beğenmiş çocuk ne olacak." Şutunu çekti ve dediği gibi top yön değiştirdi. Ama bu topu çıkarmasına engel olamadı.
"Sıradaki."
Bu sefer handball takımından bir oyuncu geldi.
"Futbol kalesi handball kalesinin iki katı büyüklüğündedir. Bu golü atamazsam kendime nasıl handball oyuncusu derim." Yakalar bence.
Wakabayashi topu hiç zorlanmadan yakaladı. Ona neden efsane dediklerini bir kez daha anladım.
"Sıra bende. Beni sen bile durduramazsın bunu iyice anla. Eğer bu golü atamazsam baseball takımında oynamayı bırakırım." Bunu yakalayamazsın bence Genzo.
Wakabayashi gülmeye başlamıştı.
"Bu kadar komik olan ne?"
"Hadi!"
"Seni korkutmasına izin verme. Ona kolayca gol atabilirsin." İshizaki konuştu.
"Bu maç burada bitmiştir." Diyerek vuruşunu yaptı ama Genzo o küçücük topu bile yakaladı.
"Bu adam resmen bir panter!" Rugbi takımından olan çocuk konuştu.
"Konu kapanmıştır."
"Hayır bu olamaz!" İshizaki öğrencilerin gittiklerini görüp arkalarından bağırdı. "Nereye gidiyorsunuz?!"
"Biz onu yenemeyiz!"
Miva oturduğu yerden kalkıp topunu alarak abisinin karşısına geçti. "Bir de ben deneyeyim."
"Hadi bakalım kardeşim. Göster yeteneğini." Wakabayashi hazır ve kendinden emin bir şekilde topu bekledi.
"Göster ona gününü Miva!" Sanae hemen Miva'yı desteklemeye başladı.
Miva topu yere bırakıp bir iki adım geri gitti. Kimse yenilmez değildir abiciğim.
Hızla koşarak topa sert bir şekilde vurdu. Öyle bir vuruştu ki Wakabayashi bile şaşırmıştı. Yukarı zıplayarak topa yumruk atarak çıkardı.
"Nasıl yapa bilir?! Bu gol olmalıydı!" İshizaki şaşkınlıkla konuştu.
"Sadece yumruklaya bildim..." diye içinden geçirdi Wakabayashi. Ayağa kalkıp dizlerindeki tozu temizledi.
"Pekala çocuklar antremana başlayın hadi." Shutetsu oyuncuları antremana başladıklarında İshizaki ve arkadaşları da mecbur gitmek zorunda kaldılar.
Miva da abisiyle birlikte eve gitmişti. O sırada tüm olayı izleyen bir çocuk top sürerek İshizaki'nin yanına geldi.
"Wakabayashi o muydu?" Gülümseyerek sordu.
"Evet."
"O kız kimdi peki? Gerçekten çok iyi bir şut çekti, az kalsın gol oluyordu." Tsubasa meraklı bir şekilde sordu.
İshizaki "O mu? O Wakabayashi'nin üvey kız kardeşi."
"O kendini beğenmişin kardeşi olduğuna inanmak çok zor." Sanae gülerek konuştu.
"Peki o da takımda mı?" Tsubasa
"Bu sene ilk kez Shutetsu Nankaksu maçında oynayacak." İshizaki konuştu.
"Güzel." Tsubasa bu güçlü abi kardeşle karşılaşmak için sabırsızlanıyordu.
"Nereye gittiler şimdi?"
"Evlerine gitmişlerdir herhalde. Neden sordun?"
"Wakabayashi'ye meydan okuyacağım!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya Takımı~Miva Wakabayashi
AventuraKaptan Tsubasa hikayesidir. • • • Başarılı kaleci Genzo Wakabayashi'nin kardeşi Miva aynı abisi gibi futbolu çok seviyordur. İlk kez Nankatsu Shutetsu maçında Shutetsu takımında oynamıştır. O günden sonra yeteneklerini fark etmiştir...