Pardesülü Adam

42 13 6
                                    

Hemen telefonumu alıp babamı aradım babamda hemen geleceğini ve eve kesinlikle girmemem gerektiğini söyledi ama ben dayanamayıp eve girdim hemen kapının yanında bir şemsiye olduğunu gördüm ve herhangi bir olası durum karşısında korunma amaçlı şemsiyeyi elime aldım.Kısa adımlarla evin içine doğru ilerlemeye başladım mutfağın yanına kadar ilerledim ama evin sabah bıraktığım gibi olduğunu görünce hemen geri çekildim belkide hırsız hâlâ daha evdeydi,daha yeni girmişti ve benim sesimi duyunca saklanmıştı,olabilirdi.Bu durumu göze alarak hemen geldiğim yere geri döndüm,sonuçta canımı sokakta bulmamıştım.Ben kapının önünde beklerken annemin sesini duydum,hemen yanıma koştu.
--Mihra,annecim iyisin değil mi?
Bende cevapladım hemen;
--İyiyim anne merak etme.
Babam ve birkaç arkadaşı çoktan içeri girmişlerdi,ellerinde silahları ile tek tek odalara girip çıkıyorlardı birkaç dakika sonra yanımıza geldiler,annem merakla;
--Kerem kimse var mıymış içeride hayatım? diye sordu,babamda cevapladı;
--Yok Selina,hiç kimse yok canım.Annem bana dönerek;
--Mihra annecim kapıyı açık unutmuş olabilirmisin?diye sordu.
Ama ben kesinlikle kapıyı kapattığıma emindim.
--Anne kapattığıma eminim,dedim.
Ama annem tekrar sordu;
--Bir daha düşün annecim çünkü evde hiç kimse yokmuş ayrıca tüm eşyalar yerindeymiş,hırsız girmiş olsaydı kesinlikle ev dağınık olurdu.
Annemin bu sözlerinden sonra evdeki tüm eşyaların sabahki bıraktığım halinde olduğunu hatırladım sanırım kapıyı ben açık unutmuştum zaten bu aralar kafam biraz dağınıktı,kapattım sanmıştım ama demek ki tam kapatamamışım.Anneme döndüm ve;
--Evet anne kapattım sandım ama tam kapanmamış olmalı,dedim.
Annem de cevap olarak;
--Tamam annecim hadi sen eve gir bizde baban ile şimdi geliyoruz,dedi.
Bende sözünü dinleyip hemen eve girdim ardından da odama geçip kapıyı kapattım.Aslında evde hâlâ daha birinin olma düşüncesi beni biraz tedirgin etmişti ama babam ve diğer polis arkadaşları evin heryerini aramıştı eğer birisi olsaydı kesinlikle ortaya çıkardı.Ayrıca kapıyı benim açık unuttuğum kanısına varılmıştı.Bu düşünce sayesinde içim rahatlamıştı.Hemen üzerimi değiştirdim ve yatağımın üzerine oturdum tam da o sırada kapım çalmaya başladı ardından da babamın sesi geldi kulağıma;
--Mihracım gelebilir miyim?
Aslında ne diyeceğini biliyordum kapıyı açık unuttuğum için beni azarlayacaktı, haklıydı da ve ben zaten babamın beni azarlamasını hakketmiştim.
--Tabi babacım,girebilirsin.
Babam kapıyı açtı ve içeriye girdi tam o sırada da telefonum çalmaya başladı arayan kişi Mert'ti açmak istiyordum ama açamazdım çünkü şuan da babam ile konuşacaktım mecburen telefonu sessize aldım ve komodinin üzerine bıraktım ama daha sonra Merte geri dönüş yapacaktım.
Babam çalışma masamın önündeki sandalyeyi hemen yanıma çekti ve oturdu ardından da konuşmaya başladı;
--Mihracım nasılsın,derslerin nasıl gidiyor?
Aslında babamın bunu sormasını beklemiyordum,şaşırmıştım doğrusu.
--Ben iyiyim babacım,derslerim de iyi gibi.
--Tabi kızım sen iyi ol da,derslerin de iyi olur merak etme.
--Ee kızım anlat bakalım bu aralar taşınma işleri falan derken hiç baba kız konuşamadık senin ile.
Aslında ne anlatacağımı da pek bilemiyorum,zaten genellikle de kimseye dert anlatmayı falan sevmem babam ile aram çok iyi fakat bu sadece babama özel bir durum değil,herkese karşı öyleyim kendi dertlerimle başka insanları sıkmayı sevmem her şeyi kendi içimde halletmeyi tercih ederim.
Babam benden cevap alamayınca başka sorular sormaya başladı.
--Mesela alıştın mı buralara?
--Yani baba,alıştım gibi ama daha çok fazla alıştığım söylenemez zaten taşınalı az bir süre oldu,diğer şehirlerde de olduğu gibi alışacağım ama zamanla.
--Anladım Mihracım bu arada olur ki bir sorunun olursa baban her zaman senin yanında bunu unutma tamam mı güzel kızım.
Babamın neden bunu şuan da dediğini pek anlayamamıştım.
--Şimdi senin ile bugün hakkında konuşmak istiyorum,bak kızım bunu bir azarlama olarak anlama sonuçta sen artık büyüdün,genç bir kız oldun her şeyi anlayabilecek ve kavrayabilecek bir yaştasın ama tabi ki bazen seninde hatta abininde hataları olabilir bizim yani benim ve annenin görevi ise sizi bu hatalardan döndürebilmektir bu yüzden şimdi konuşacağım şeyler sana kızdığım anlamına gelmiyor sadece çok geç olmadan,sonucunda bizimde,seninde üzülmemen için seni uyarmam gerekiyor kızım,umarım beni anlıyorsundur.
Babam sanki içeri girmeden önce benim söylediklerimi duymuş gibiydi.
--Tabi baba anlıyorum ve bu anlayışın için sana çok teşekkür ediyorum.
--Akıllı kızım benim.Şimdi öncelikle kapıyı açık unuttuğuna emin misin?
--Evet baba,içeri girdiğim de evin sabahki bıraktığım gibi olduğunu görünce daha çok emin oldum.
Babamın bir anda surat ifadesi değişti.
--Ne!eve girdin mi?
Ahh!ağzımdan kaçırmıştım ama iyiki söylemiştim,bunu bilmeliydi.
--Şey,baba ben aslında girmiyecektim ama...
--Mihra ben sana girmemen gerektiğini söylemiştim,kızım ya evde birisi olsaydı?
--...
--Mihra nasıl yaparsın bunu kızım?Bak küçücük bir hatan çok büyük sonuçlara davetiye çıkartabilir lütfen bundan sonra yaptığın işlerin sonucunu da düşünerek yola çık.
Babam yaptığım bu şeye çok kızmıştı ama kalbimi kırmadan anlatıyordu bunu bana, benim babam böyle bir insandı işte çok büyük bir hata bile yapsam yinede asla kalbimi kırmazdı hep uygun bir dille anlatırdı bunu bana,belkide tek kızı ben olduğum içindi bu ama düşününce o herkese karşı böyle birisi,abime bir kere bile bağırdığını duymamışımdır.
--Babacım çok haklısın gerçekten çok özür diliyorum yaptığım çok çocukca bir şey,hiç düşünmeden sırf merakım için girdim
ama sonra hemen geri çıktım gerçekten, yaptığım büyük bir hata ama sana söz veriyorum bundan sonra yapıcağım işin sonucunuda düşünerek hareket edeceğim, lütfen beni affet,bir daha böyle bir hata yapmayacağım.
--Tamam kızım,sana güveniyorum.
Belliki babam beni daha fazla sıkmak istemiyordu.
--Şimdi kalk bakalım yemeğe gidiyoruz,dedi.
Beraberce ayağı kalktık ve mutfağa doğru ilerlemeye başladık.Yemek yedikten sonra ailecek sohbet ettik o sırada abimin bir iki gün sonra İzmir'e gideceğini öğrendim çünkü üniversitesi oradaydı ve oraya gitmek zorundaydı.Bazen abimle tartışsakta abim evin her şeyidir onu o kadar çok seviyorum ki her ne olursa olsun ona asla kızamıyorum ondan ilk defa bu kadar uzun bir süre ayrı kalacağım ve bu benim için gerçekten çok büyük bir yıkım bazı arkadaşlarım abilerinin her şeylerine karıştığını,çok fazla kavga ettiklerini ve bu yüzden de abilerini pek sevmediklerini söylerler ama ben öyle değilim benim abim bana hiç karışmıyor mu sanki?pek çok şeyime karışıyor mesela giyindiğim kıyafetime,yaptığım saç modeline hatta bazen yaptığım makyaja bile,çoğu kez bu konular hakkında kavga da ederiz ama her ne olursa olsun abimi çok severim ona asla kızamam yaptığı hiçbir şeye kızmam ona karşı hep saygılıyımdır ve oda bu saygıma karşı bana hep sevgi gösterir tamam kavga ettiğimizi söyledim ama bu güne kadar olan hiçbir kavgamızda abim benim kalbimi kırmamıştır şimdi o gidince gerçekten çok üzülüceğimin farkındayım ama elimden gelen hiçbir şey yok buna alışmam gerekiyor.
Aileme iyi geceler dedikten sonra odama geçtim ve hemen yatağıma girip uyudum.

Sabah uyandığımda yine evde hiç kimse yoktu annesi çalışan çocuklar hep böyle olurlar zaten bende,abimde küçükken hep dadılarla büyüdük mesela bazı arkadaşlarımın anneleri ev hanımıydı okuldayken bana hep söylerlerdi "eve gidicem annem evdedir mis gibi yemek hazırlamıştır"diye ama ne yazık ki ben bunu hiç yaşayamadım eve geldiğimde bir aralar dadım vardı ama ben büyüyünce artık oda gelmemeye başladı bu yüzden kendi yemeğimi hep kendim hazırlamak zorunda kalıyordum tabiki benimde annem geliyordu eve ama yine de ben saatlerce tek başıma kalıyordum evde,abimde benden büyük olduğu için genelde arkadaşları ile olurdu ve eve geç gelirdi aslında en başta evde tek kalmayı sevdiğimi söylemiştim fakat ben evde tek kalmayı sevdiğimden değil sevmek zorunda kaldığımdan dolayı sevmiştim başka çarem yoktu ya sevmeye çalışıcaktım yada üzülücektim.
Ellerimi yıkadım ve kahvaltımı hazırladım ardından da kahvaltımı yaptım ve sofrayı toplayıp oturma odasına geçtim ve bir şarkı seçmeye başladım tam o sırada en sevdiğim şarkı çıktı karşıma;
   Kalbimde bir yerlerde bir orman yanıyor
   Bıraktığın şarkılar sahipsiz susuyor
   Şiirler hep dargın,dualar şifasız
   Ömrüme mıhlanmış bir cümle...
Hemen yanımdaki kanepeye oturup şarkıyı dinlemeye başladım,şarkı devam ederken Merih geldi aklıma,elimde değildi ama onu kafamadan çıkartamıyordum,aklımdan çıkartamıyordum,neden bilmem onu düşünürken kalbim çarpmaya başlıyordu o sırada şarkı devam ediyordu;
   Kül olur kalbinde ki zamanla...
   Yana yana yana yana...
Ben şarkıya dalmışken telefonumun sesi geldi içeriden,şarkıya öyle bir dalmışım ki telefonun sesini uzun bir süreden sonra farkettim hemen odama gittim ve telefonu elime aldım arayan kişi Mert'ti.
Ah!ben Merti unutmuştum hiç beklemeden açtım telefonu,yeteri kadar bekletmiştim zaten çocuğu.
--Alo!Mert.
--Ah be güzelim,ödümü kopardın bir şey oldu sandım.
--Kusura bakma Mert,dün açamadım müsait değildim,aslında arayacaktımda...
--Eee
--Unutmuşum):
--Ahh be!Sende mi beni unutacaktın üzüldüm şuan.
--Mert gerçekten çok dalgınım bu aralar yani sana özel bişe değil,hem biliyorsun ki ben normalde seni asla unutmam benim için çok değerlisin.
--Vayy!Affedildiniz bile küçük hanım.
--Affettiğinize çok sevindim Mert beyciğim.
--Ee Mihra hanım bensizliğe alışabildin mi bari?
--Yani alıştım sayılır.
--Bu kadar çabuk mu yani?
--Yok,yani alıştım derken ev bakımından yoksa senin,Ali'nin,Cemre'nin,Ela'nın yeri çok belli sizi unutmak ne mümkün.
--Hadi bakalım öyle olsun.Ben pek alışamadı ama az kaldı zaten.
--Neye az kaldı?
--Yakında görürsün güzelim.
--Peki görelim bakalım.
--Ee,Ali falan demişken onlar nasıllar?
--Valla nasıl olsunlar inek gibi çalışıyorlar,dershaneye de yazılmışlar.
--Çalışıyorlar derken?
--Ne derkeni kızım normal ders anlamında
--Orasını anladım,sen çalışmıyormusun?
--Ha!o mesele,yok ya ne çalışması babam yavaştan aldı beni emir altına şirketin başına geçirecekmiş.
--Tamam işte şirketin başına geçiceksin oku güzel bir bölümü geç şirketin başına zaten kimse sana şirketin başına geçme demiyor ki.
--Ah be güzelim madem geçicem şirketin başına okumamın ne anlamı var?
Ah Mert ne desemde değiştiremiyicem senin kafa yapını nasıl istiyorsan öyle yap.
--Peki nasıl istersen öyle olsun.
--Haa şöyle Mihra hanım,yola gel,hehehe.
Biraz daha Mert ile konuştuktan sonra telefonu kapattık ardından ben de derslere başlamaya karar verdim ve masama geçip birazcık 12.sınıf konularını incelemeye başladım ama gerçekten de konular çok ağırlaşmıştı ve birde buna diğer sınıfların konuları eklenince baya bir zorlaşıyordu.Konuların verdiği stresle içim daraldı birazcık camı açmaya karar verdim ve cama yaklaşıp açtım tam o sırada Merihe kaydı gözlerim yine aynı yerinde oturmuştu ve defteri yine elindeydi.Benim camımdan tüm arka bahçe ve sitenin önü gözükebiliyordu bende biraz sitenin önüne çevirdim kafamı sitenin tam önünde çok lüks bir araç durdu,yine aracın içinden,siyah şapkalı,siyah ayakkabılı ve uzun kahverengi pardesülü bir adam indi ardından Merihe doğru yürümeye başladı Merihin yanına yaklaştı,Merih onu görünce ayağı fırladı ve hararetli bir şekilde konuşmaya başladı,adam sakin gözüküyordu ama Merih sinirden çılgına dönmüş gibiydi,ne konuştuklarını çok merak ediyordum ama ne yazıkki 9.kattan ne konuştuklarını duymak imkansızdı, biraz daha konuştuktan sonra Merih defterini taşın üzerinden aldı ve binanın arka tarafına doğru yürümeye başladı, Merih gözden kaybolunca ben de tekrar kahverenkli pardesülü adama çevirdim kafamı,ben adama bakarken adamda birden kafasını benim olduğum yöne doğru çevirdi ve gözlerimin içine bakarak hafifçe sırıtmaya başladı ardından kafasını yere indirdi,araca doğru ilerledi araca bindi ve gitti.Tabi ben neye uğradığımı şaşırdım,nasıl oldu da adam taa 9.kata kafasını çeviripte bana baktı?

Sevgili okuyucularım yeni bölüm en kısa zamanda sayfamda takipte kalın hoşçakalın.

Benim için Benden Uzak DurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin