Asla ve Asla Konuşmayacaktım

38 12 9
                                    

Telefonumun sesi ile kendime geldim ve hemen koşup telefonu elime aldım arayan kişi annemdi hiç beklemeden açtım telefonu.
--Alo,Mihra
--Alo,anne
--Mihra,nasılsın kızım?
--İyiyim annecim sen nasılsın?
--Bende iyiyim kızım,Mihra az önce abin aradı bir parti varmış sanırım eve geç gelecekmiş,bizim de baban ile işimiz uzayacak haber vereyim dedim.
--Tamam anne sorun yok ben başımın çaresine bakarım.
--Bu arada dışarıya da çıkma lütfen,ayrıca yemek olarak da dolapta paketin içindeki makarnayı yapabilirsin.
Zaten makarna yapacaktım başka becerebildiğim bir yemek tarifi yoktu çünkü.
--Tamam annecim merak etme,ben başımın çaresine bakarım,sen beni düşünme.
--Tamam Mihra'cım dışarı çıkmak yok anlaştık mı?
Neden böyle ısrarla dışarı çıkmak yok diyordu ki?tamam anlamıştım çıkmayacaktım da zaten ama çıksamda sitenin dört bir tarafı güvenliklerle sarılı, neyin korkusuydu bu şimdi.
--Anlaştık mı kızım?
--Peki anne çıkmayacağım.
--Sana güveniyorum birtanem,evde görüşürüz.
--Görüşürüz anne.
Annem ile konuştuktan sonra tekrar derslerimin başına geçtim bu arada pardesülü adam da aklımdan uçup gitmişti.Kafamı kaldırdığımda saat iki olmuştu tam tamına dört saattir dersin başındaydım ve başım inanılmaz derecede ağrıyordu,ee dört saat matematik çalışan birinin hali ne olur?iyi bile dayandım bence.Masamdan kalktım ve telefonuma doğru yürümeye başladım telefonumu sessize aldığım için arama varmı veya mesaj gelmiş mi bundan haberim yoktu,telefona baktığımda on dakika önce whatsappdan bildirim geldiğini gördüm ve hemen bildirimin üzerine tıkladım bildirim Beren'den gelmişti.
Yazışmalar
Beren(Selam Mihra nasılsın?)
Ben de daha fazla bekletmeden cevap yazdım.
Mihra(Selam Beren,iyiyim sen nasılsın?)
Bir dakika sonra Beren'den cevap geldi.
Beren(Bende iyiyim:)
Beren(Diyecektim ki müsaitsen bahçede oturalım mı biraz?)
Az önce dışarı çıkmak istemiyordum ama ne olduysa biran da fikrim değişti şuan da dışarı çıkmayı çok istiyordum fakat anneme çıkamyacağımı söylemiştim bu yüzden de çıkmam doğru olmazdı.
Mihra(Beren ya kusura bakma ama gelemiyicem başka zamana artık.)
Hiç beklemeden cevap yazdı Beren;
Beren(Mihra hadi ya kırma beni lütfen,bak biz Ceren ile tek olduğumuzda çok sıkıcı oluyor sen de gel ki eğlenelim)
Gerçekten de dışarı çıkmayı çok istiyordum ama yapamazdım anneme gitmiyeceğimi söylemiştim,aslında yarım saat çıksam ne olacaktı ki?Ama yok,daha dün babam ile o kadar konuştuk yapamam bunu,güvenlerini kaybedemem.
Mihra(Beren kusura bakma ama annem evde yok ve dışarı çıkmamam konusunda beni uyardı,şimdi annemden habersiz çıkarsam güvenini kaybederim.)
Beren(Annene bir sorsan belki kırmaz seni Mihra)
Aslında haklıydı belki annem izin verebilirdi,şansımı denemekten zarar gelmezdi öyle değil mi?
Mihra(Beren biraz sonra sana döneceğim.)
Beren(Tamamdır bekliyorum.)
Hemen anneme mesaj attım.Annem ilk başta kabul etmedi ama biraz ısrar edince kıramadı beni,sonuç olarak izini kopardım.Ardından hemen Beren'e geri döndüm;
Mihra(Beren,on dakika sonra bahçede buluşuruz)
Beren(Tamamdır kanka on dakika sonra bahçede görüşürüz.)
Berenin 'kanka' demesi sevindirmişti beni bu demek oluyordu ki samimiyetimiz giderek artıyor.
Hemen üzerime beyaz uzun bir tişört geçirdim,alt tarafıma da siyah bir eşofman giyindim ardından da saçlarımı topuz yaptım,telefonumu aldım ve asansöre doğru ilerlemeye başladım.Bahçeye indiğimde Beren ve Ceren'in ortalıkta olmadığını gördüm ardından telefonuma baktım on dakika sonra demiştim ama daha beş dakika bile geçmemişti,ben de onları bekleyene kadar bahçeyi gezmeye karar verdim.Süs havuzunun yukarısına doğru çıkmaya başladım baya bir ilerlemiştim,tam geri dönecektim ki hemen ileride ki bankın arkasındaki çiçekleri gördüm o kadar güzellerdi ki dikkatimi çekmişlerdi,tekrar aynı yoldan yavaş yavaş çiçeklere doğru ilerlemeye başladım. Burada o kadar çok çiçek vardı ki hayal bile edemeyeceğim kadar fazla çiçek,renk renk,aklıma gelebilecek bütün renklerde çiçek. Hemen çiçeklerin arasına oturdum ve hayal kurmaya başladım.Biraz sonra saate baktığımda kızlara söylediğim saatten itibaren tam sekiz dakika geçtiğini gördüm ve ayağı kalkıp geldiğim yöne doğru ilerlemeye başladım tam o sırada gözlerim ağaçların arkasında duran birinin gözleriyle buluştu ilk başta Merih olduğu düşündem fakat Merihin gözlerinin bu kişinin gözlerinden çok çok daha masum ve güzel baktığının kanısına vardım,çocuk o kadar dikkatle ve dik dik bakıyordu ki bir anlığına gelip beni öldürecek falan sandım ama ben de çocuğa o kadar dikkatle ve dik dik bakınca çocuk ağacın arkasından ayrılıp gitti,ben de o gittikten sonra yavaş yavaş aşağı doğru indim.Gittiğimde Beren ve Ceren bankın üzerinde oturmuş beni bekliyorlardı beni görünce hemen bana doğru koşar adımlar ile yürümeye başladılar.
Yanıma vardıklarında,Beren merakla;
--Mihra neden o taraftan geldin?halbu ki senin oturduğun bina şu tarfta değil mi?
Ben de cevapladım hemen;
--Erken çıkmıştım,sizi beklerken biraz yürüyüş yapmak istedim ondan dolayı.
Beren cevap verdi tekrardan;
--Hıı anladım.
Ardından Ceren başladı konuşmaya;
--Ee ne yapıyoruz gençler?
Bu soruya Beren cevap verdi;
--Ne yapıcaz,bankta oturup sohbet edicez. Ceren biraz değişik bir surat ifadesi ile;
--Of ya!ne bankı?Oturmaya mı geldik? açıkcası ben evde de çok güzel oturuyordum başka şeyler,başka şeyler az macera lütfen...
Beren cevap verdi;
--Ne yapabiliriz ki Ceren?Koskoca kızlarız sırf macera için insanların ziline basıp kaçacak halimiz yok ya,demi yani?
Bu gerçekten komiğime gitmişti.
Ceren cevap verdi;
--Aslında güzel fikir bence Sevda teyzenin zilini çalalım elinde terliği ile kovalar yakalayınca da popomuza popomuza vurur hehehehe...
Kendimi tutamadım bu sefer;
--Hehehehe...
Benden sonra Beren'de gülmeye başladı;
--Aynen,hehehe...Aman neyse şaka bir yana ne yapsak acaba?
Ceren başladı konuşmaya;
--Buldumm...Baksana Yiğitler orada onların yanına gidelim belki bir şeyler buluruz beraberce yapabileceğimiz.
Aslında bu fikir pek hoşuma gitmemişti,sonuçta o çocukları tanımıyordum.
Beren sordu bana;
--Mihra sen ne dersin?
--Ben aslında...
Daha sözümü tamamlamadan Ceren girdi araya zaten en başından beridir Cerenin huyu bu,bir sözü tamamlamadan hop araya girmek,ne yapalım mecbur katlanacağız.
--Yaa!hadi Mihra,bak gerçekten Yiğitler iyi çocuklar yani sana hiç bir zararları dokunmaz.
Gitmek istemiyordum ama Ceren o kadar ısrar ediyordu ki mecburen "tamam" demek zorunda kaldım.
Ardından Ceren ve Beren önde ben onların arkasında Yiğitlerin yanına doğru yürümeye başladık.
Ceren başlattı konuşmaya;
--Selam gençler,ne haber?
Ortamda iki tane erkek vardı ve ikiside baya bir gelişmişti,sanırsam yaş olarak da bizden büyüklerdi.Bu erkeklerin biri siyah gözlü diğeri ise mavi gözlüydü,siyah gözlü olanı cevapladı Ceren'i;
--Selam fıstık biz iyiyiz,sizden naber?
Sanırım Yiğit dedikleri çocuk buydu.
--Bizde iyi,orda sıkıldıkta yanınıza gelelim belki bir şeyler yaparız dedik,dedi Beren.
Bereni yine Yiğit cevapladı;
--Tabi yaparız da öncelikle bize yanınızda ki arkadaşınızı tanıştırırsanız
daha iyi olmaz mı?
Beren benim biraz gerildiğimi anlamış olacak ki;
--Mihra sen tanıt istersen kendini,dedi.
Ne gerek vardı şimdi buna,keşke kendisi tanıtsaydı beni.
Bende mecburen tanıttım kendimi;
--Selam,ismim Mihra...
Ben daha sözümü bitirmeden Yiğit başladı konuşmaya;
--Hayatımda bu kadar güzel bir isim daha duymamıştım.
Bu beni birazcık utandırmıştı ama buna ek olarakta sinirlendirmişti bu ne biçim huydu arkadaş,daha cümleyi bitirmeden pat!diye söz kesmek.Sağolsun Beren benim yerime konuştu da azıcıkta olsa morelim yerine geldi.
--Yiğit bir dursaydın da kız sözünü bitirseydi.
--Tamam şefim,kızma hemen.
Yiğit susunca ben devam ettim konuşmaya;
--17 yaşındayım,İzmirden geliyorum...
Mavi gözlü olanı başladı konuşmaya;
--Yaşıtız o zaman.
Şaşırmıştım doğrusu,aynı yaştaydık ama gerçekten de bir lise öğrencisinin olmayacağı kadar gelişmişlerdi,gerçi Merih'te öyleydi ama onun benim ile aynı yaşta olup olmadığını hâlâ daha bilmiyordum.
Ceren başladı konuşmaya;
--Evet tanıştığınıza göre bir şeyler yapsak mı artık?
O sırada mavi gözlü olanı konuşmaya başladı;
--Evet,doğruluk mu? cesaretlik mi?Oynamaya ne dersiniz?
Beren cevapladı;
--Aslında güzel olur Emir ama bu kadar az kişiyle iyi olur mu ki?En azından üçe üç olsaydık.
Mavi gözlü olanı yani Emir tekrar başladı konuşmaya;
--Evet gençler siz şişeyi hazırlayın geçin çardağa ben Merih'i alıp geliyorum.
Ne!Nasıl yani,Merihte mi oynayacaktı ama nasıl,o kimseyle konuşmazdı ki...
Ceren de şaşırmış olacak ki;
--Merih mi?O bizim ile oynar mıki?Hadi onu geçtim o kimseyle konuşur muki?
Yiğit cevapladı Ceren'i;
--Neden konuşmasın robot mu?
--Sence değil mi Yiğit?diye sordu Ceren.
Beren cevapladı;
--Tamam,bu konuyu konuşmaya gerek yok görücez bakalım
gelecek mi,gelmeyecek mi?
Ben hiç konuşmuyordum sadece heyecanla Merihin gelmesini bekliyordum.Bekledik, bekledik en az on dakika bekledik tam on dakikanın sonunda Emir geldi fakat Merih yanında değildi anladıklarıma göre Merih'i ikna edememişti,bir anda yıkıma uğradım çünkü onu öyle bir heyecan ile bekliyordum ki bu anladığım sonuç beni aşırı derecede üzmüştü ve şaşırtmıştı.
Emir gelip yerine oturdu,
Beren sordu Emir'e;
--Gelmedi demi?
Emir'in cevap olarak "yoo gelicek birazdan"demesini çok bekledim fakat o cevap olarak;
--Yok ya ikna edemedim,inadı tuttumu tutuyor işte,belliki canı bir şeye sıkılmış.
Ceren konuşmaya başladı;
--Aman herneyse Merih olmadan oynayamıyacakmıyız gelmezse gelmesin hadi başlayalım biz.
Benim modum düşmüştü ama bunu belli etmeyecektim çünkü yanlış anlaşılabilirdi.
--Evet ben başlıyorum,dedi Ceren.
Ardından şişeyi çevirdi...
--Evet,Emir soruyor,Beren cevaplıyor.
--Evet küçük hanım doğruluk mu?cesaretlik mi?
--Doğruluk.
--Söyle o zaman bu sitede ki en gıcık olduğun kişi kim?
Beren biraz düşündü ardından da;
--Tabiki de Merih.Kendini beğenmiş ukalanın teki.
Beren'in bu söyledikleri beni birazcık sinirlendirmişti,dayanamayıp;
--Daha onu tam tanımıyorsun ki neden böyle düşünüyorsun?diye sordum.
Beren de;
--Allah aşkına Mihra sencede öyle değil mi?
--Baksana biz beyefendiye değer verip çağırıyoruz o bizi kâle bile almıyor.Bunu yapan kişiye gıcık olunmaz mı?
Aslında haklı yanları vardı ama yine de onu tam tanımadan bunu söylemesi canımı sıkmıştı.
--Tamam neyse,evet sen çeviriyorsun Beren.
Beren şişeyi çevirdi;
--Ceren,Yiğide soruyorsun.
--Tamam.Yiğit bey,doğruluk mu? cesaret mi?
--Doğruluk.
--Immm...Sitede en şirin bulduğun
kız kim?
Yiğit hemen cevapladı Ceren'in sorusunu;
--Bu günden önce hiç kimseydi ama bu günden sonra tabiki de Mihra...
Bu cümlesi beni utandırmıştı fakat Ceren'in yüzüne baktığım da onun da bir hayli sinirlenmiş olduğunu gördüm,neden sinirlenmişti ki acaba?
Belki de Yiğidi seviyordu ama zaten Yiğit bunu bana yeni geldiğim için ayrıca da samimiyet kurmak için söylemişti bunda sinirlenecek bir şey yoktu ki.
Emir girdi araya;
--Tamam şimdi ben çeviriyorum...
--Emir,Mihraya soruyorsun.
--Doğruluk mu?Cesaret mi?
Normalde bu oyunda asla cesareti seçmem ama nedense bu sefer cesareti seçmek geldi içimden.
--Cesaret olsun.
Yiğit girdi araya;
--Vay Mihra hanım şirin olduğunuz kadar cesaretlisiniz de.
Ceren sinirli bir şekilde;
--Evet,öyledir,dedi.
Bu beni biraz kırmıştı ama şuan da aklım onda değilde Emirin söyleyeceği cümledeydi,Emir'in ne söyleyeceğini çok merak ediyordum tamam belki ben bir anlığına kendime güvenip cesareti seçmiştim ama onunda bunu kötü bir şeye çevirmesine gerek yoktu.
--Söylüyorum hazırmısın?
En fazla ne olabilirdi ki?
--Hazırım...
--Merih'in yanına gidip ona neden oyuna gelmediğini sor ve onunda oyuna katılması için ikna et.
Ne!böyle bir şeyi hayatta yapamam,ben gidipte Merihe bunları hayatta söyleyemem.
Beren atıldı konuşmaya;
--Hayır Emir sen hile yapıyorsun,sadece bir şey söyleyebilirsin iki şey söyleymezsin, olmaz.
Evet Beren haklıydı,en azından birini söyleyebilirdim.
--Peki hangi soruyu sormak istiyorsan onu sor ama birini kesinlikle sor.
Tamam yapabilirsin Mihra,yapabilirsin.
--Peki,soracağım.
Ayağı kalktım ve yavaş yavaş Merih'in yanına doğru yürümeye başaldım her bir adım daha yaklaştığım da kalbim çarpıyordu,ayaklarım titriyordu ama bunu yapabilirdim sonuçta oda insandı hem en fazla ne diyebilirdi ki "git başımdan"falan derdi buda beni fazla incitmezdi,nasıl incitmezdi yıkardı resmen, mahfederdi.Artık Merihin yanındaydım bir adımlık mesafe vardı aramızda,gözlerimle baştan aşağı süsüyordum onu,kapşonu kafasındayken ne kadarda karizmatik gözüküyordu ve tabiki de o herzaman ki gibi defterine bir şeyler çiziyordu.
Ne çiziyordu acaba?bir gün ne çizdiğini görebilir miydim,böyle bir şey mümkün olabilir miydi?
Arkamı döndüğüm de dördünün de gözlerini açmış beni dikkatle izlediğini gördüm,sanırım artık bunu yapmalıydım.
--Merhaba,diyerek girdim söze.
Ama sanırım o beni duymamıştı çünkü kulaklarında kulaklık vardı.
Birazcık daha yüksek bir ses ile;
--Merhaba Merih,dedim.
Bu sefer duymuştu çünkü saniyeler sonra cevap verdi.
--Merhaba,sorun nedir?
Buna nasıl cevap verecektim?
--Sorun şey...
--Evet sorun ney?
--Sorun senin kabalığın,ya neden,neden gelmiyorsun?derdin ne ki senin benim ile? halbu ki seni nasıl bir heyecanla beklemiştim,kesinlikle gelirsin diye düşünmüştüm.Şimdi hadi kalk gidiyoruz sende bize katılacaksın?
--Ben...
--İtiraz yok Merih bey,hadi dedim sana kalk,kalk...
Ohh sonunda yaa söyledim bitti.
Ardından bir ses duydum.
--Evet seni dinliyorum artık bir cevap verecek misin?
Ne!Nasıl yani ben bunların hiç birini ona söylemememiş miydim?
--Mihra,seni dinliyorum.
--Şey ben...
--Sen ayakta uyuyorsun!
Bu da ne demekti şimdi
--Ne demek istiyorsun?
--Diyorum ki ayakta uyuyorsun"ben şey, ben şey"diyip duruyorsun artık konuş ve git,daha fazla benim vaktimi çalma.
Bunu neden söylemiştiki ben ona ne söylemiştimde onu bu kadar sinirlendirmiştim?Yok yok aslında ben ona hiçbir şey söylememiştim de yapmamıştım da Beren'in de söylediği gibi o kaba,ukala ve kendini beğenmiş şımarığın tekiydi o kimse ile konuşmamıştı ve kim ile nasıl konuşacağını da bilmiyordu ve ben onun ile bir daha asla ve asla konuşmayacaktım bu konuda kendime söz vermiştim.
--Ben sana hiçbir şey söylemiyorum ne istiyorsan onu yap,bak şimdi gidiyorum için rahat eder umarım,sana bu yalnız hayatında başarılar dileyeceğim ama emin ol ki sen bunu bile hakketmiyorsun.
Bunları ona nasıl söylediğimi bilemiyorum ama o bunları kesinlikle hakketmişti.Berenlerin yanına bile uğramadan eve doğru koştum hiçbiri ile görüşmek veya konuşmak istemiyordum tamam belki sonra konuşabilirdim ama bu şuanda olamazdı yoksa birinin kalbini kırabilirdim.Binanın kapısının önüne geldiğimde koşmaktan nefes nefese kalmıştım ayrıca istemsizce gözlerimden yaşlar akıyordu,neden?neden böyle bir insan olmak zorundaydı?ben sadece onun ile arkadaş olmak istemiştim ama o bunu istemiyorsa benim yapacak hiçbir şeyim yoktu,tek başına kalsın ve ne istiyorsa onu yapsın.Gözlerimin yaşlarını sildim ve ardından içeriye adımı mı atıyordum ki binanın yanında ki ağaçların arkasından birinin bana doğru baktığını farkettim bu kişinin gözleri bana tanıdık geliyordu ama çıkartamıyordum kim olduğunu anlamak için bir kez daha ağaçların arkasına baktığımda o kişinin gitmiş olduğunu gördüm,korkudan binanın içerisine kaçmayı planlıyordum ki tam da o anda,o gözlerin sabah çiçeklerin orada gördüğüm kişinin gözleri olduğunu hatırladım.

Benim için Benden Uzak DurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin