".8."

1.6K 147 210
                                    


Kafamda hâlâ bu görevi nasıl yerine getireceğimle ilgili soru işaretleri varken toplantı bitti.

Revire doğru ilerledim. En azından bir şeylerle uğraşıp kafamı bir süreliğine boşaltmalıydım.

Gittiğimde gözüme ilk çarpan şey masamın etrafındaki içindekilerin incelenmesi gereken kutular olurken, gözüme çarpan ikinci şey askılıkta duran Tarık komutana ait olan ceket oldu.

Gözlerimi devirip ceketi almak için askılığa doğru adımladım.

Ceketi alınca üzerine sinmiş olan kokuyu istemsizce içime çektim.

Tarık komutanın kokusuna ek olarak barut kokuyordu. Ve ben bu barut kokusundan, bu dağlardan kim bilir ne kadar uzak kalacaktım...

Benim bu hayattaki tek mutlu olduğum zaman görevimin başında olduğum zamandı.

Ayağımda postallarım, üzerimde kamuflajım, elimde silahımla bu dağlardaki hainleri yakalarken mutluydum.

Ama bu yeni görevimde üzerimde kamuflajım değil şık bir elbise, ayağımda postallarım değil topuklular, elimde ise silahım değil gereksiz bir çanta olacaktı.

Benden barut değil, parfüm kokusu gelecekti.

Ben bu göreve giderken asıl Deniz TAŞKIRAN' ı yanımda götüremeyecektim...

Daldığım, bana hiç bir faydası olmayan bu düşünce havuzundan çıktım.

Elimde ceketle Tarık komutanın odasına doğru ilerlemeye başladım.

Kapısını tıklatıp "Gel" komutunu aldıktan sonra girdim odaya.

Odaya girince komutanımı yarı çıplak bir şekilde bulacağımı hiç tahmin etmemiştim.

Omzunda olan kan lekesini görmemle yarasını temizlemeye çalıştığını anladım.

"Komutanım bana söyleseydiniz ya, ben hallederdim." dedim yanına doğru ilerlerken.

"Önemsiz bir şeydi." demekle yetindi.

Bu adam ya salağa yatmaya bayılıyor, ya da gerçekten salak...

"Önemsiz bir şey olur mu hiç? Yara temiz kalmazsa iyileşmesi de o kadar gecikir. Enfeksiyon kapması halinde ise çok daha kötü sonuçlar doğurur. Bu da... -"

"Üsteğmen" diyip konuşmamı böldü aniden.

"Kafamı yeterince ütüledin. Şimdi sessiz olacaksan işini yap, olmayacaksan gidebilirsin. Ben hallederim." diye devam etti.

Hiç bir şey demeden gazlı beze tentürdiyot döktüm ve sessiz olduğum kadar da ağır hareketlerle işimi yaptım.

"Ne düşünüyorsun?"

Gelen soruyla gözlerim gözlerine değdi. Beni zorla susturduktan sonra konuşmam için soru sormuştu... Amaç...?

"Bakma öyle, suskun halin çok sıkıcı geldi." diye açıklama yaptı bakışlarıma maruz kaldıktan sonra.

Omuz silkmekle yetindim. Çok bile, biraz daha sıkılsın ne olacak?

Yarasını tekrar sardıktan sonra "Bitti" dedim sadece.

Vücudu kıdemli bir yüzbaşıya yakışacak kadar iyiydi. Görüntü olarak tek kusur mesleği dolayısıyla almış olduğu yaraların izleriydi.

Ve bu izlere de bir yenisi daha eklenmişti.

"Sağ ol" dediğinde başımı sallamakla yetindim.

Tam odadan çıkacakken odaya geliş sebebimi hatırladım.

SANA DAİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin