".13."

907 83 100
                                    

Tarık komutan neden arkamdan gelmişti bilmiyorum.

"Komutanım?" dedim soru sorarcasına.

Yanıma geldikten sonra elindeki bıçağı bana uzattı "Bunu düşürmüşsün çünkü." diyerek.

Babamdan yadigâr en değerli eşyalardan biriydi o benim için.

Babamı benden alanın canını o bıçakla alacaktım ben...

Orda otururken aceyle kalkınca düşmüş olmalıydı.

Hemen elinden alıp "Çok teşekkür ederim. Bu benim için çok çok değerli." dedim.

"İyi o zaman. Size iyi eğlenceler." diyip arkasını döndü ve ağır adımlarla ilerledi.

Bu neyin tribiydi şimdi?

Buğra "Eee, burda mı dikileceğiz böyle?" diyince ona döndüm hemen.

"Hadi eve gidelim o zaman. Ezgi ile de tanışırsınız."

"Ezgi? Senin arkadaşın Ezgi mi? O ne alaka şu an lan?" diye ard arda sorularını sıraladığında gözlerimi devirip kolundan tutarak çekiştirdim.

"Evet o Ezgi."

"Tamamdır, tanışalım bakalım kendisiyle. Bu arada," dediğinde yüzüne baktım yürümeye devam ederken.

"Sen şuan neden üniformaylasın?"

"Bu ne biçim soru ya, ben her zaman üniformaylayım."

"Deniz sen salaklaştın mı, burda fazla oksijen mi çarptı seni? Sen evinde de üniformayla mı dolaşıyorsun?"

"Yeter be salak, seni mi dinleyeceğim ben? Görevden geldim daha üzerimi değiştirmedim. Gelip burda senin dırdırlarını dinliyorum." dedim.

Aslında bu söylediklerine sinirlenmemiştim. Buğra her zamanki Buğra'ydı. Sadece kafamı daha fazla şişirmemesi için çıkışmıştım.

"Tamam benim minik keçim tamam. Sakin ol ya bir şey demedim ki."

"Buğra başlatma keçine koçuna, yürü. Kafamı yeterince şişirdin. Bekle biraz da sonraya kalsın!"

Baş ve işaret parmağını dudağının üzerinden geçirerek hayali bir fermuar çektiğinde sonunda biraz sessizliğe kavuşmuştum.

Eve girdiğimde kimse yoktu. Çünkü okul saatiydi ve ikisi de okuldaydı.

Buğra'nın bavulunu kendi odamda bir yere koyduktan sonra salona onun yanına döndüm.

"Ne yiyelim?" diyerek yanına oturdum.

"Senin hazırlamadığın her şeye okeyim ben."

"Terbiyesiz. Kurban ol sen benim yaptığım yemeğe."

"Yahu sen yemek yap ben kurban da olurum hiç sorun değil de, senin yaptığın yemek değil yani. Ona yemek dersek gerçek yemeklere hakaret olur."

"Kes zevzekliği ya, söyle işte ne yiyeceksin?"

"Vallaha şu an aklımda iki seçenek var hangisini seçsem bilemedim."

"Neymiş seçenekler? Söyle bakalım."

"Lahmacun mu, sushi mi? Sen seç."

"Oğlum sen manyak mısın? Bu nasıl bir mide, bu nasıl bir ikilem? İnsan lahmacunla pide, ne bileyim kebabın, adana dürümün arasında kalır sushi ne ya?" dedim kendimi tutamayarak.

Sonra telefondan daha önce de sipariş verdiğim lokantadan lahmacun sipariş verdim.

"Seni denemiştim ben zaten be Deniz."

SANA DAİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin