ON İKİNCİ BÖLÜM
"KIRIK TAÇ VE CAMDAN YÜREK."bölüm şarkıları:
bellman - requiem.
max richter - mrs dalloway: war anthem.❅
herkese merhaba,
öncelikle zaman ayırıp buraya kadar geldiğiniz için teşekkür ederim. bu noktada sizden küçük bir ricam olacak. bölümler hakkında ne düşündüğünüzü benimle paylaşmanız mümkün mü? gerçekten fazlasıyla merak içindeyim ancak maalesef yorum göremiyorum pek, bu yüzden düşüncelerinizi paylaşırsanız çok mutlu olurum. bir de şayet hikâyeyi beğenerek okuyorsanız ve çevrenizle ya da beğenebileceğini düşündüğünüz kişilerle paylaşırsanız gerçekten minnettar olurum.
çok teşekkürler.
❅
XII.IBilincimi puslu ve karanlık bir diyardan kulübenin köşesinde duran lambaderin parlaklığına açtığımda başımın altında küçük bir yastık, üzerimde ince bir örtü vardı. Kapıdaki küçük pencereden içeriye taze güneş ışıkları dolduğu için sabahın geceyi örttüğünü anlamıştım fakat aradaki zaman kayıptı. Şaşkınlık içinde doğrulup gözlerimi ovuştururken bakışlarımı odanın içinde gezdirmeye başladığım anda ise Kuzey'i kapının önünde yatarken buldum.
Telaşla olduğum yerden kalkıp yanına geldiğim zaman anladım ki orada aslında kendi isteğiyle uzanmamıştı, bayılmıştı. Dizlerimin üzerine çöküp "Kuzey, iyi misin?" diyerek ona seslenirken başını kaldırıp avuçlarımın arasında tuttum. Tek kaşının üst kısmında kanı üzerinde kurumuş ince bir çizik ve onun etrafında da soluk mor bir halka olduğunu fark edince içinde olduğum panik durumu arttı ve bir kez daha adını söyledim korkuyla. Sesim titredi lakin yine de tekrarladım kendimi, cevap gelmedi.
Korku bütün benliğimi sarıp bedenimin buz kesmesine, ellerimin durdurulamaz bir şekilde titremesine ve sesimin kısılmasına neden olurken çekingen bir şekilde soğuk avucumla Kuzey'in yanağını sardım. Dokunduğum gibi alev aldı sanki teni, kıvılcımlarından şimşekler doğdu. İrkilip elimi geri çektiğim an derin bir nefes alarak gözlerini açtı Kuzey ve karşısında bulduğu kişinin ben olduğumu idrak edince kaşlarını çatıp geriye çekildi.
Ona endişeyle bakmayı sürdürürken "Ne oldu sana böyle, iyi misin?" diye sordum. Bana yarı şaşırmış yarı şüpheli bir şekilde bakarken yüzündeki sert ifade gevşese de gözleri üzerimde gezinmeye başlayınca suretine yerleşen maskeden ürktüm. "Kuzey?" diyerek sakin bir tonda ona seslendiğim sırada göz kapakları birbirine sıkıca tutundu, bakışlarına tekrar kavuştuğumda ise her neyden kaçıyorsa onun ağına düştü tekrar ve güçlükle yutkundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavantalar Öldüğünde
Science FictionÇocukluğundan beri hayatını kontrol eden mental sorunlarla aldığı her nefeste mücadele etmekte olan Eylül, bir gün zihninde duyduğu sesler ile kendisinden başka kimsenin göremediği kişilerin aslında basit bir sanrıdan ibaret olmadığını öğrenir. Kend...