ON DOKUZUNCU BÖLÜM
"KABUSLARI UYUT."bölüm şarkıları:
imminence - temptation.
skylar grey - partly cloudy with a chance of tears.
❅
Üzerimdeki yorgunluk yüzünden hiçbir şey düşünebilecek durumda değildim. Tek anlayabildiğim nokta, gölgemi düşürebilen tek kişi kendisi olduğu için Kuzey'in bunun bir anlamı olması gerektiğini düşünüyor olmasıydı. Alnımı sıkıntıyla sıvazlarken kendimi biraz daha zorladım ve nefesimi dudaklarımın arasından sessizce özgür bırakırken "Belki," diye mırıldandım."Yoksa sen de benim panzehrim olduğunu mu söylemeye çalışıyorsun?"
Tek kaşı yavaşça yukarı doğru kıvrıldı.
"Mümkün değil mi?"
Sesindeki cılız hayal kırıklığı kendimi kötü hissetmeme sebep oldu bir şekilde ve başımı eğip "Bilmiyorum Kuzey," dedim. Kollarını arkasından çektiğinde göz ucuyla elleri arasında günâşık tacını tuttuğunu gördüm. Bilincimi kaybettiğimde saçlarımın arasından düşmüş olmalıydı.
"Öyle ya da değil, sadece sana yardım edebileceğime inanıyorum. Yine de yalnız kalmak istiyorsan buna saygı duyarım fakat buna mecbur olmadığını bilmelisin," derken tacı tekrar saçlarımın üzerine yerleştirdi. Ardından basamaktan indi ve ben de gideceğinden korkarak "Bekle," dedim aceleyle. Kuzey duraksayınca çekingen bir şekilde yüzüne bakıp "Fazlasıyla yoruldum ancak uyuyabilecek durumda da değilim. Defter üzerinde çalışmayı düşünüyordum. Bana katılmak ister misin?" diye sordum.
Fikir değiştirmiş olmamdan memnun bir şekilde hafifçe gülümsedi Kuzey ve çenesi usulca aşağı eğilirken "Mutluluk duyarım," diyerek cevap verdi bana. Birlikte Kış Köşkü'nün uzun kapısından içeri girdiğimizde duvarlar olduğundan daha koyu, koridorlar ışıklara rağmen her zamankinden daha karanlık göründü gözlerime.
Yahut yalnızca zihnimin üzerinde karanlık bulutlar dolaşıyor ve gölgeleri de kirpiklerimin üzerine düşüyordu.
Odamdan defterleri aldıktan sonra birlikte loş ışıklar altındaki merdivenlerden inip kütüphaneye geldiğimizde dışarısı iyiden iyiye kararmıştı. Perdeleri çekip geniş avizedeki bütün ışıkları açtıktan sonra en nihayetinde daha önce kullandığımız kitapların bulunduğu masadaki yerlerimizi alabildik. Daha önce olduğu gibi dikdörtgen masanın bir ucundaydım, Kuzey ise hemen çaprazımda oturuyordu. Gerekli dosyaları açıp bilgisayarımın ekranını bana doğru hafifçe çevirirken ben de defterler ile bulgularımızı yazdığımız kâğıtları masanın üzerine yaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavantalar Öldüğünde
Science FictionÇocukluğundan beri hayatını kontrol eden mental sorunlarla aldığı her nefeste mücadele etmekte olan Eylül, bir gün zihninde duyduğu sesler ile kendisinden başka kimsenin göremediği kişilerin aslında basit bir sanrıdan ibaret olmadığını öğrenir. Kend...