ON ALTINCI BÖLÜM
"DÜĞÜME ÇİÇEKLER."bölüm şarkıları:
abel korzeniowski - slava.
snow patrol - the lightning strike (what if this storm ends?)❅
herkese merhaba,
bu hikâyede eksikliğini hissettiğim en önemli noktalardan biri sizlerin yorumları. düşüncelerinizi yorumlarda yazarsanız ve şayet hikayeyi beğenerek okuyorsanız hikayeyi arkadaşlarınızla paylaşırsanız çok mutlu olurum. aynı zamanda sosyal medyada da paylaşımlar yapmaya çalışıyorum zaman zaman. oralarda da düşüncelerinizi iletebilir, bana ve paylaştığım içeriklere ulaşabilirsiniz.
beğenmeniz dileğiyle.
instagram: valdyraine
twitter: gazelayca
❅
XVI.Iİkinci dünyaya adım atmayalı birkaç hafta olmuş olsa da zihnimin sürüklendiği yeri tanıyordum. İşittiğim son ses olan Kuzey'in bana seslenişi yankılar içinde kaybolup gözlerimi saran karanlık dağılınca karşımda beni başını eğerek selamlayan beyaz bir kurt buldum. Ne var ki ona yaklaşacak zaman dahi bulamadan küllere dönüştü yüzü ve kendimi bir anda kalabalık bir sokakta yürüyen insanların arasında öylece dururken buldum. Nerede bulunduğumu ya da kim olduğumu bilmiyordum fakat binalardaki yazılara baktığımda buranın kesinlikle Verdun olmadığına emin oldum çünkü yazılar Fransızca değildi. Başımı yan taraftaki dükkânın camına çevirip kendi yansımama baktığımda da artık Magdalena olmadığımı anladım fakat bu aklımın daha çok karışmasına neden oldu.
Onu cephede bırakıp kendi dünyama dönerken gölge taşıyanını görmemiştim, bu da hikâyesinin henüz bitmediği anlamına geliyordu. O halde şimdi nasıl başka bir gölge olmuştum? Anlayamıyordum.
"Yekaterina Nikolayevna, acele et! Prensi bekletmek istemeyiz."
Her ne kadar duyduğum isim bana yabancı gelse de onun benim adım olduğunu bildiğim için başımı arkama çevirip yoldaki at arabasının yanında bekleyen arkadaşıma baktım. Ona doğru yürürken "Tamam Valya*, geliyorum," diye mırıldandım kendi kendime ve dudaklarımdan çıkan Rusça kelimelere kısa bir an için hayret ettim.
Çocukluk yıllarından beri benim, daha doğrusu Yekaterina'nın en yakın arkadaşı olan Valentina'nın yanına geldiğimde ellerini göğsünde birleştirip "Yalnızca bir elbise için Sankt-Peterburg'un diğer ucuna kadar geldiğimize inanamıyorum, söyleseydin terziye haber verirlerdi Katya*," dedi yarı sitemkâr bir edayla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavantalar Öldüğünde
Science FictionÇocukluğundan beri hayatını kontrol eden mental sorunlarla aldığı her nefeste mücadele etmekte olan Eylül, bir gün zihninde duyduğu sesler ile kendisinden başka kimsenin göremediği kişilerin aslında basit bir sanrıdan ibaret olmadığını öğrenir. Kend...