III. Geçmişin Anahtarı

505 45 138
                                    

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
"GEÇMİŞİN ANAHTARI."

bölüm şarkısı:
blueneck - pneumothorax.



Meğer rüyalarımı saran lavanta bahçeleri, kenarında çekinerek durduğum uçurumun derinliklerinde, aydınlığın ulaşamadığı bir yerlerdeymiş ve ben bunu görememişim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Meğer rüyalarımı saran lavanta bahçeleri, kenarında çekinerek durduğum uçurumun derinliklerinde, aydınlığın ulaşamadığı bir yerlerdeymiş ve ben bunu görememişim. Aralarında huzurla dolaştığım çiçeklerin tenimi yakmasının, her adımda ayaklarıma dikenler batmasının sebebi de bu zifiri karanlıkmış, anlayamamışım.

Oturduğum yerde geri çekilirken bilmediğim ve anlam veremediğim daha pek çok şey olduğunu biliyordum fakat hepsini bir anda düşünemezdim, adım adım ilerlemeliydim. Bu yüzden gerginliğe bağlı olarak nefesimin sıklaşıp kalbimin hızlanışını görmezden gelip "Aynı durumda olduğumuzu nereden biliyorsun?" diye sordum. Aramızdaki mesafenin bu kadar ani ve hızlı bir şekilde yıkılmasını garip bulsam da buna uyum sağlayabilirdim kolaylıkla.

"Aslında seninle karşılaşmamız tamamen tesadüftü fakat seni sahnede izledikten ve Sophie'ye bakışını gördükten sonra aynı durumu yaşadığımızdan emin oldum," derken hafifçe yana döndü Kuzey ve duvardaki tabloyu işaret etti tek eliyle.

"Sen de rüyalarında bu manzarayı görüyorsun, değil mi?"

Yine zihnimi bulanık dalgalar sarar diye tabloya bakmadan başımı salladım yalnızca ancak ona bakmasam bile dikkatimi tek bir noktada toplamak giderek güçleşiyordu aslında. Düşüncelerimin dağılmasını önlemek adına çevremdeki en küçük detaylara takılır oldum birkaç saniye içinde. Siyah ayakkabımın ucundaki beyaz leke, yanında oturduğum masanın üzerindeki çerçevenin altındaki toz tanecikleri, seramik zeminin karışık desenlerinin küçük bir kısmındaki kargaşa, kapının ardında gidip gelen fısıltılar... O çiçek tarlasının ortasına bir kez daha düşmemek için savaşıyordu benliğim.

"Orası her şeyin başladığı yer," derken ayağa kalkınca Kuzey, gözlerim oda içinde gezinmeyi bırakıp onun ciddi suretine baktı. Ağır adımlarla sandalyesine dönerken üzerindeki koyu renkli takımın ne kadar keskin şekilde ütülendiğini, saçlarıyla sakallarının ise henüz tıraş edilmiş gibi muntazam göründüğünü fark ettim.

"Neyin başladığı yer?"

"Geçmişimizin."

Yerine oturduktan hemen sonra çekmecelerinden birine uzandı Kuzey ve soluk renkli bir kâğıt parçasını elinde tutup masanın üzerine bırakırken tedirgin bir bakış attı bana. Yalnız o kadar kısa bir andı ki bu, belki de yalnızca bana öyle gelmişti çünkü katlanmış olan kâğıt parçasını aralarken çehresine artık bambaşka bir ifade hâkimdi.

"Bu portre sana da tanıdık gelmiyor mu?"

Kâğıdın yıpranmış yüzündeki koyu kalem darbelerine karışan renklerin işaret ettiği ismi tanıdığımı gözlerine baktığım an anladım. Sarı buklelerinin omuzlarından aşağı döküldüğü kenarda da bunun kanıtını buldum karşımda.

Lavantalar ÖldüğündeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin