YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM
"KAN VE KÜL."bölüm şarkıları:
limi - if i.
snow ghosts - lost at sea.
❅
Kuzey hemen yanımdaydı, belki de biraz fazla yakınımdaydı.Bedenim teni tenime dokunuyormuş gibi alev almıştı ancak hâlâ benden bir adım uzaktı. Hiç kapanmayacakmış gibi duran bir uçurumdu o mesafe lakin yıkılan köprüleri baştan kurmaya hazırdım. Kapanmayacağından neredeyse emin olduğum yaralar taşıyordum kalbimde ve bir daha birine güvenebileceğime dair şüpheler taşıyordum zihnimde fakat artık bir şeyler farklıydı. İyileşmeye hazırdım.
Gözlerim gömleğinin düğmeleri üzerinde usulca yükselip en nihayetinde bakışlarına tutununca "Bana bu kadar yakın olamayacağını sanıyordum," diye mırıldandım ve ona biraz daha yaklaşıp tedirginlikten titreyen elimi göğsünün üzerine koydum.
"Doğru, olmamalıyım," derken kaşları kısa bir an için yukarı kalktı.
"Ama elimde değil."
Damarlarımda dolanan cesaret damlalarına rağmen ansızın söylediklerinden çekinip başımı eğdim fakat elim hızla atan kalbinin üzerinde durmaya devam ediyordu. Başımı hafifçe dikleştirdiğimde elimin hizasında kalıyordu gözlerim, yüzüne ulaşmak için biraz daha yukarıya bakmam gerekiyordu ancak onlara dokununca olacaklardan çekiniyordum.
Kuzey'in sıcak parmakları buz kesmiş çeneme dokunup beni korkularımın tam ortasında sürüklemesine izin versem de yeterince cesur değildim hâlâ. Kirpiklerim hatıraların mezarlığı gibiydi, geçmişin bütün sancısı köklerine sinmişti. Yanıp sönen ışıkların gölgesinde dururken gerçekle sanrılar büyük bir kavgaya tutuşmuştu göz kapaklarımda.
Çenemi nazikçe yukarı kaldırıp ona bakmamı sağlayınca "Tam tersini mi isterdin?" diye sordu Kuzey, ifadesindeki özgüvenin yerini şüpheye bırakışını izledim aynı anda.
"Eğer istiyorsan," derken geriye doğru küçük bir adım attı fakat göğsündeki elimi hızla çekip kolunu tuttuğum için duraksadı. Kendimde bulduğum cürete şaşırdığım ve kalbim heyecanla dolduğundan göğüs kafesimde sıkışan nefesi dışarı verirken kemiklerim titredi neredeyse.
Başımı iki yana salladım ve harfleri hiç gözden geçirmeden "Hayır, istemiyorum," dedim kesin bir sesle. Söyleyecekleriyle yapacaklarını defalarca zihninden geçirmeden, her bir sözcüğü tartıp en doğrusunu seçmeden, olacakları ve ihtimalleri sayısız kez düşünmeden tek bir adım atmayan ben, şimdi nasıl oluyordu da yüreğimin emrettiği gibi konuşabiliyordum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavantalar Öldüğünde
Science FictionÇocukluğundan beri hayatını kontrol eden mental sorunlarla aldığı her nefeste mücadele etmekte olan Eylül, bir gün zihninde duyduğu sesler ile kendisinden başka kimsenin göremediği kişilerin aslında basit bir sanrıdan ibaret olmadığını öğrenir. Kend...