Myles cümlesini tamamladıktan sonra beklediği birkaç saniyede nereden çıktığını fark etmediği ama korkutucu bir tanıdıklıkla üzerine atlayan kırmızı kediyi gördü bir anda. Kedi bu sefer pençelerini kollarına ve bacaklarına geçirip onları büyük acılarla parçalarken Myles yine sesini kaybetmişti. Kedinin her darbesinde kendini dayanılmaz acılarla sarsılırken bulan genç vücudundan akan kanın kokusunu, vücudundan çıkan her bir damlanın akışını ve sıcaklığını hissedebiliyordu. Her darbeyle daha da büyüyen acısıyla kıvranan genç adam Eelsina'nın gözlerini yakalayıp yardım istemeye yeltendiği an kedinin çevik pençeleri gözlerini bulmuştu. Çelik kadar güçlü kılıç kadar keskin pençelerin gözlerini oyup çıkardığını hisseden Myles büyük bir karanlığa gömülürken hissettiği acı yüzünden aklını kaçıracağını düşünüyordu. Eelsina'nın neden ona yardım etmediğini bu lanet olası kediyi neden üzerinden almadığını anlamayan genç adam ucunda kendisini öldürmek zorunda kalsalar da birilerinin onu bu acıdan kurtarması için dualar ediyordu. Sonunda acıya yenik düşüp bayılan genç adam son duyduğu sesin kulaklarına kazınmasını ve hep orada çınlamasını dileyerek bilincini kaybetti.
"Myles? Myles neler oluyor? Myles iyi misin? Myles cevap ver bana"
Eelsina önünde acılar içinde kıvranan çocuğa önce şaşkınlıkla baksa da bir süre sonra kendini toplayıp hemen acılar içinde kıvranan Myles'ın yanına çökerek sesini duyurabilmek için bağırmaya başlamıştı. Myles ne onu duyuyor ne onu görüyor gibi dururken Eelsina ne yapacağını şaşırmıştı. Bir anda neler olduğunu anlamadan kollarında bayılan çocuğa baktığında ne yapacağını bilemiyordu. Son zamanlarda Myles'da bir sürü değişiklik oluyordu ama bu kadarını beklemiyordu Eelsina. Buna neyin sebep olduğunu anlamamak daha çok canını sıkıyordu üstelik.
Çocuğu sarsıp kendine getirmeye çalışıyordu ama olmuyordu. Açık bir yarası görünmüyordu ama çocuğun yüzü bembeyaz olmuş, vücudu soğumuş ve kalp atışları duyulmayacak kadar zayıflamıştı. Neredeyse ölü bir bedenle bahçede otururken Eelsina çevresinde bir düşman aradı ama karanlık gecede düşman olabilecek hiçbir şey görmüyor hiçbir şey hissetmiyordu. Kanından birkaç damlayı çocuğun vücuduna damlatmış ve onu iyileştirmesini beklemişti ama Myles'ın vücudunda iyileştirilmesi gereken hiçbir yara olmadığı için asil kanı genç adamın yüzünden toprağa damlamıştı. Eelsina ne denerse denesin Myles'ın kendine gelmesini sağlayamıyordu.
Onu en son odasında bu halde bulduğunda bahsettiği şu kırmızı kediyi hatırlayınca bir ilüzyonla genç adama işkence edip etmediklerini daha çok merak ediyordu. Dişlerini sıkıp gözleri korkutucu bir hal alırken vakit kaybetmeden onu yatağına taşıdı ve vücudunu ısıtacak kadar çok yorganı üzerine örttü. Görünürde oldukça sağlıklı olan genç adamla ne yapacağını bilemeyen Eelsina bir de kapıda korkulu gözlerle Myles'ı izleyen Marwin'i fark ettiğinde kendine hakim olmak için tüm gücünü harcıyordu.
"Odana Marwin! Derhal odana git ve sana söylenene kadar da dışarı çıkma"
"Eelsina onun neyi var? Ba..bakayım mı?"
"MARWİN ODANA DEDİM!"
Eelsina'nın şiddetli haykırışı ile ikinci bir kez düşünmeden kendisini odasına kilitleyen Marwin kapısından uzaklaşınca Myles'ın ölüp ölmediğini merak ediyordu. Birden bire ne olduğunu anlamayan yaşlı adam korkusundan dışarı çıkıp ne olduğuna da bakamıyordu. Sia'yı aramayı düşünmüş ama titreyen ellerine hakim olamamıştı. Eelsina'nın bir bağırışı bile dizlerinin bağını çözmeye yeterken onunla dans etmeye nasıl cesaret ettiğine şaşırdı.
Eelsina ise Marwin'i umursamadan, Myles'ın başında oturmuş sorunun ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Geçen seferki gibi yine baygın, buz gibi bir bedenle ve neredeyse duyulmayacak kalp atışları ile yatakta uzanan çocuğa kimin zarar vermek isteyeceğini düşündükçe liste uzadıkça uzuyordu. Sia'nın Marwin'e çok güvenme deyişi aklına geldiğinde aklından geçen fikirler birkaç oda yanda kalan adamı öldürmek için ayaklanmış olsa da bir insanın sözüyle böyle bir şey yapmanın mantıksızlığını kabullenip, Myles'ı da yalnız bırakma riskini göze alamayarak kalktığı sandalyeye oturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bluemoon (ASKIDA)
VampirMyles sıradan bir sokak çocuğuydu. Ta ki ev bildiği viraneye garip bir kız gelene kadar... Pandoranın kutusu açılıyor, 900 yıllık nefret ortaya çıkıyor!