Hatalarım varsa şimdiden affola
İyi okumalar 🌸Perdenin arasından süzen güneş ışınları yüzünü yakıyordu genç oğlanın. Hava soğuk olmasına rağmen güneş tepedeydi.
Başka şehirlerde kar kıyamet varken İzmir günlük güneşlikti. Bazen bu duruma çok sinirleniyordu. 20 yıllık yaşamında toplasan 2-3 defa kar yüzü görmüştü.
Yattığı yerde biraz daha kıvrandı.
Ne olurdu ki biraz daha uyusa. Gece arkadaşlarıyla bara gittiği için geç saatte eve gelmişti, haliyle uykusunu alamamıştı.Annesinin tiz sesini tekrar duyduğunda sinirle yorganını tekmeledi ve yarı uzanır pozisyona geldi. Tam o esnada odasının kapısı büyük bir gürültü ile aralandı, ona seslenen annesinin sesini işitti.
"Yağız uyan artık!"
Annesini çok severdi ama sabahları hiç çekilmiyordu
" uyandım anne. Sana da günaydın!"
Annesi ayıplar gibi baktıktan sonra içeri doğru adımları. Perdeleri açıp içerinin hava alması adına camları sonuna kadar araladı.
" yine leş gibi kokutmuşsun odayı, kaç şişe devirdin yine Eşşek sıpası!"
Annesinin kızgın sesini duyunca bir miktar üzüldü. Annesine kıyamıyordu, ona kızmasına da hiç dayanamıyordu. Tam bir anne kuzusuydu.
Ayaklarını sarkıttığı yatakta kollarını iki yanına açıp annesinin yüzüne büyük umutlarla baktı.Annesi anlamıştı ne istediğini. Tüm siniri uçup giderken seri adımlarla oğluna doğru ilerledi. Yanaşıp hala yatağında oturan oğluna sarılırken saçlarını okşadı ve minik bir öpücük bıraktı. Ne kadar kızsa da tek evladıydı kıyamıyordu ona.
Yağız annesinin bu davranışına sinsice sırıtırken içinden " oh be paçayı kurtardık" diye geçirdi.
Annesi geri çekilirken Yağız tekrar o masum surat ifadesini takındı.
" hadi kalk üstüne başına çeki düzen ver. Baban yok bu sabah. Anne oğul dışarı da kahvaltı yapalım"
Annesinin neredeyse her pazar yaptığı plana kocaman güldü ve yanağına sulu bir öpücük bıraktı
" tamamdır sultanım yarım saate hazırım"
Annesi odadan çıkmadan önce omuz üzerinden oğluna döndü ve
" çok süsleme, tüm erkekleri sen kapıyorsun annene kalmıyor sonra" diye söylendi
Yağız annesinin bu uyarısına kahkaha atarken cevap verdi" anne senin kocan var zaten, benim yok bana lazım"
Annesi de bu dediklerine gülerken odadan çıktı.
Yağız odasındaki banyoya ilerledi. Aynadaki görüntüsüne iç geçire geçire baktı. Bu davranışında Haklıydı da. Kızları kıskandıracak bir güzelliğe sahipti. Sarımsı tonlarda, kuaför elinden çıkmış gibi kısa ve parlak bukleleri Pürüzsüz teni, kaşlarına kadar uzanan sık ve uzun kirpikleri, küçük ama dolgun vişnemsi dudakları, keskin çene hattı ve henüz ne renk olduğunu çözemediği badem gözleri...Yüzünde oyalanmayı kesip tişörtünü üstünden çıkardı. İncecik bir beli, süt gibi bir teni vardı. Ama o bunu istemiyordu. Kasları olsun, sakalları çıksın istiyordu. Her sabah yüzündeki tüylere jilet atıyordu sırf sakalı çıksın diye ama nafile. Pek bir işe yaramıyordu..
Daha fazla vakit kaybetmeden hızlı bir duş aldı. beline sardığı havlusu ile tekrar ayna karşısına geçti. Cilt rutinini ve bakım yağlarını uyguladıktan sonra odasına ilerledi. En zor kısma geçmişti.
Ne giyecekti şimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Gönül Davası
Teen Fictionİki farklı hayat, iki farklı kültür.. Doğu - Batı arasında kalan iki genç ve kaderin cilvesi Ana çiftler: Rohat-Yağız, Azad-Berk