1𒆜2

612 105 217
                                    

𓊈 2. Bölüm 𓊉

Kısa mesafede kaybolmalarına sebep olduğu için arabadayken Arzu'dan epey azar işiten Gökçe, yol tarifi kabiliyetini tartışmaya kapatmıştı.

Yolu bulamamaları ise Arzu'ya; aslında bunu yapmamaları gerektiğine dair bir işaret gibi görünse de arkadaşının, başının etini yemesi isteyeceği son şey olacağından kararını değiştirmemişti.

Arabadan indi ve önlerinde duran süslü yazıya göz gezdirdi. İçerisinin, daha çok mağaza görünümlü olmasına rağmen neden adında dükkan kelimesinin geçtiğini anlayamamıştı.

Burayı daha farklı hayal etmişti, vitrinde duran Ken kopyası koca plastik bebeklerin kendisini karşılamasını beklemişti.

Hoş, Ken bir yana içeride tek bir görevli bile yoktu.

"Haftasonu çalışmıyor olabilirler mi?" diye fısıldadı Arzu etrafına bakınarak.

Gökçe kendinden emin bir tavır takınıp kaşlarını hayır anlamında kaldırmakla yetindi.

Önden yürüyor ve sanki ilk defa gelen Arzu değil de kendisiymişçesine mağazanın içini inceliyordu.

Odayı çepeçevre sarmalayan odunsu kokuya sahip erkek parfümünü içine çekiyor ve farklı türden çiçeklerle süslenmiş vazolara dokunmadan yanlarından geçmiyordu.

Birinin çıkıp da onu bu halde göreceği korkusuyla Arzu kısık sesle "Ne yapıyorsun sen? Vazoları düşüreceksin!" diye kadının arkasından seslendiyse de nafile, Gökçe küçük bir çocuk edasıyla gezinmeye devam ediyordu.

Adımlarını hızlandırıp ona yetişmek istese de köşeyi döndüğü an sesinin kesildiğini fark etti. "Gökçe?" diyerek temkinli adımlarla ilerlemeye devam etti ve sağa döndüğünde arkadaşını otuzlu yaşlarda, takım elbise giyinmiş olan sakallı bir adamla karşı karşıya buldu.

Her yere yayılan odunsu koku bu adamdan geliyor olsa gerek, diye içinden geçirirken kendini zorlayarak adama gülümsedi.

"Nasıl yardımcı olabilirim?" diye sordu adam. Görevli kişi o olmalıydı ve yüzündeki şaşkın ifadeye bakılırsa Gökçe'nin neden gözüne beyaz ışık tutulmuş bir tavşan misali kendisine baktığını merak ediyordu.

"Öncelikle," dedi Gökçe toparlanmaya çalışarak ve elini kulak memesine götürdükten sonra duvara hafifçe vurdu. "maşallah."

Arzu eğer imkanı olsa onu oracıkta bırakıp eve giderdi. Utançtan yerin dibine girmişti. Elini başına götürerek alnını kaşır gibi yapıyordu.

Araya girerek "Kiralamak için gelmiştik." diyebildi Arzu. Erkek arkadaş kiralama sözü ona hala tuhaf geliyordu, bu nedenle yalnızca kiralamak kelimesini kullanmak gözüne daha az garip görünmüştü.

"Modellerimizi size göstermeme izin verin o halde." dedi adam ve dar bir koridorun ışıklarını açtıktan sonra yürümeye başladı. "Buyurun, beni takip edin lütfen."

Arzu, heyecandan elini göğsüne koyup derin nefes almakla meşgul olan arkadaşını çekiştirerek adamın peşi sıra gitti.

"Hanginiz içindi?" diye sordu adam arkasına dönmeden.

"Sanırım benim için." diye yanıtladı Arzu kararsızlıkla.

"Pek istekli değil gibisiniz, katılacağınız etkinlik sizi geriyor olmalı." dedi adam bunun üzerine. "Endişelenmeyin, tüm modellerimiz en iyi kalite performans sergilemektedir."

İnsanları bir partneri olduğu konusunda kandırmaya çalışan diğer müşterilerle aynı kefeye konmak istemiyordu. Onunki bir eğlenceden ibaret değildi, daha çok zorunluluk gibiydi.

Erkek Arkadaş Kiralama DükkanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin