Bölüm: 9

17 6 3
                                    

N'aber Yıldızlarım?

Biliyorsunuz ki bu kısma pek bir şey yazılamıyor. Ne diyeyim sizin için Allah'tan sağlık sıhhat diliyorum.

Bölüme geçin o zaman. Yorum yapmayı unutmayın...

***

Bölüm: 9

Kan ter içinde kaçan çocuğun peşinde koşarken, bizden fazla uzakta olmamasıydı durmamı engelleyen. Yoksa şimdiye pes etmiştim. Mesafemiz sürekli aynıydı. Ne o uzaklaşabiliyordu bizden, ne biz yaklaşıyorduk ona.

Bu durumdan sıkılan ve gerginleşen sinirlerimle ayaklarıma baskı yaptığımda şaşırtıcı bir şekilde hızlanmaya başladım. Hatta bu hızım normal bir insanın hızından bile daha yüksekti. Emindim!

Şaşkınlıkla bana olanları düşünmekten çocuğu çoktan geçmiş olduğumu farkettim ve durdum. Arkamı döndüm. Yalnızca  bir kaç metre ötemde bana doğru koşmakta olan çocuk dehşete düşmüş bir şekilde zar zor durdu. Muhtemelen hangi ara önüne geçtiğimi sorguluyordu. Bunun da özgüveniyle ağır ağır ona doğru yaklaştım. Efe ve Beren'de geldiğinde etrafını çevirmiştim.

Hepimiz nefes nefeseyken sessizliğimizle; kendimize gelebilmek için birbirimize zaman tanımaya karar vermiştik. Bu esnada çocuğu süzmeye başlamıştım. Bizden çok büyük gözükmüyordu. Ya aynı yaştaydık ya da bir yaş falan büyüktü.

Yapılı bir vücudu vardı. Giydiği siyah eşofman, siyah tişört ve siyah kapüşonlusu çok yeni ve temiz durmuyordu. Gözüm yüzüne kaydığında kaşında ve dudağında kabuk bağlamış yaralar olduğunu gördüm. Yaralarına rağmen buğday teni, açık kahve gözleri, dağınık saçları ve çekici yüz hatlarıyla oldukça yakışıklı biri olduğunu söyleyebilirdim.

"N'aber?" dedi. Bu ses? Ben bu sesi tanıyordum.

"Sen?" dedim dehşetle. Bakışlarını bana çevirdi.

"Sen bu sabah beni çekip kaçmamı söyleyen çocuksun!"

"Aa... O sen miydin? Memnun oldum. Yine mi geldin?"

Nefesleri hala düzenli bir hale girmediği için derin nefesler alıyordu. Bu da göğüs kafesinin oldukça şişip sonrasında geri  inmesine neden oluyordu. Ama tüm bunlara rağmen kesik kesikte olsa garibime giden cevabını vermeyi unutmamıştı.

Ne rahat davranıyordu bu böyle?

"Bizimle gelmen gerek." dedi Efe. Arkasını dönüp ona baktı çocuk.

"Tabii ki Kanlı Çocuk. Önden buyur lütfen."

Kanlı Çocuk mu? Bu kadar çabuk kabul etmesi beni şaşırtırken içimde de bir kuşku meydana getirmişti. Aynı hislere Beren ve Efe'de sahip olmuş olsa gerek herkes yerinde duruyordu.

"E hadi! Gitmiyor muyuz?"

Birbirimizle bakıştık. Kimseden olumsuz bir şey çıkmadığında "Tamam. Yürü hadi." dedim.

"Hemen Hız Kızı."

"Ne?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Hız Kızı, hız!" dedi. Ve yürümeye başladı. Uzatamadan Beren ve Efe önde, ben de çocuğun arkasında yürümeye başladık. Henüz bir kaç dakika bile geçmemişti ki sağdaki sokağa dönüp koşmaya başladı bir anda. Dehşete düştüğümde kaçmaya çalıştığını anlamıştım. Sinirle, hızlı koşarak onun önüne geçme planı yaptığım esnada kendimi çocuğun hemen ötesinde buldum.

Dehşetle bulunduğum yere bakarken beni fark eden çocuk kendini zor firenlemişti.

"Si*tir! N'oluyo lan!" dedi şok ve korkuyla.

TEHLİKEDEKİ YILDIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin