Bölüm: 13

12 2 0
                                    

Selam Yıldızlarım!

Saydım 16 gündür bölüm atmıyorum. Rekor oldu benim için. Okulla alakalı etkinliklerden dolayı hazır olsada yayınlayamadım. E daha fazla bekletmeyeyim sizi. Bölüme geçin.

***

Bölüm: 13

"Nasıl ya? Emin misin?" dedi Beren. Ben konuşamıyordum.

"Evet. Eminim." dedi gerçekten emin bir şekilde.

Olduğumuz yerde kalmıştık. Ve hep kalacak gibiydik. Ne yapabilirdik ki artık? Bu sefer elimizde hiç bir şey yoktu.

Biri daha vardı!

...

"Niye bu kadar korktunuz yaa?"

Ayvaz'ın sesi kulaklarımızdan esip geçti. Beren cevap vermek için ağzını açtığında sesin onun kulaklarından sadece esip gitmediğini anlamıştım.

"Sence?" dedi. "Kristali aldı! Güçleri ortaya çıkacak! Neye bulaştığının farkında değil! Bunu iyiye mi kullanacak kötüye mi bilmiyoruz! Belki de delirecek ve hiçbir şey yapamayacak olabiliriz! Sence tüm bunlardan sonra birazcık telaş yapmamız normal değil mi!"

"Gayet haklısın. Baya haklısın. En haklı sensin."

Ayvaz'ın vitesi geriye takmış gidiyor olması komikti. Ama gülemiyordum.

"O zaman şöyle yapalım. Son olanları ele alalım önce. Bir ceset buluyoruz. Deniz, gece rüyasına girdiği için Efe'ye gidiyor. Dönerken bir adam etrafında dolaşıyor. Sonra hızla koşup kaçmaya başlarken adama çarpıyor ve burnunu kırıyor. Buraya geliyor ve bir not buluyor. Notta Çok hızlı koşuyorsun. Burnun iyi mi? yazıyor. Ve farkediyoruz ki kristal alan biri daha var."

Ayvaz'ın tüm olanları açıklamış olması hiçbir şeyi değiştirmemişti. Biz hala bilinmezlik içinde kalakalmıştık.

"E demek ki notu yazanla Deniz'in çarptığı kişi aynı. E notu da cesedin üstüne bıraktığına ve burayı bildiğine göre de adamı öldüren de o kişi. E sonuç olarak bizim yapacağımız şey yine Orhan abinin öldürüldüğünü söylediğim yere gitmek."

"E hadi gidelim." dedim bende.

"E hadi kalkın." deyip kalktı Ayvaz'da.

"E hadi kalktım." deyip bende ayağa kalktım. Ayvaz, Beren'e döndü.

"E hadi sende kalk bari."

"Öff! Tamam be."

Beren'de kalktığında kapıya yöneldik. Adresimiz yine o mahalle ve bu sefer adam öldürülmüş bir yereydi.

...

Saçlarım ağzıma giriyordu çünkü koşuyorduk. Çok hızlı. Ve bir yükümüz de vardı. Ayvaz'ın ısrarı üzerine Beren'le, onu ortamıza almış öyle koşuyorduk ve o çığlık çığlığa eğlenirken ben saçlarımdan dolayı önümü görememekten ve dolayısıyla kaza yapmamızdan korkuyordum. Sorun şu ki Beren'i de eğlendiğini duyabiliyordum. Ayvaz'ın her haline gıcık olan bu kız değil miydi? Ben mi yanlış hatırlıyorum? Şimdi neden gülüyor?

Mahalleye yaklaştığımızda Beren'le senkronize bir şekilde yavaşladık ve durduk.

"Abi! Abi bu müthiş bir şey! Acilen benimde böyle hızlı koşmam gerekiyor."

Nefes nefese kalmak bu çocuğun umrunda bile değildi. O her halükarda konuşuyordu...
Beren'in heyecanlı gülüşü ağzında duruyordu ve Ayvaz'ın gözleri Beren'i bulduğunda biraz takılı kaldı. Biraz sonra Beren sahte bir öksürükle bir kaç adım öne çıktı ve sokağa bakmaya başladı. Ayvaz biraz daha bana yaklaştı ve kulağıma eğilip fısıldadı.

TEHLİKEDEKİ YILDIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin