Bölüm: 14

17 3 4
                                    

Merhaba Yıldızlarım!

Uzun bir süredir bölüm atmadım. Bir türlü yazasım gelmedi ama sonunda yazdım ve yayınlıyorum. Bu bölüm neredeyse iki bölüm uzunluğunda ama neredeyse yani tam olarak değil ama neyse öyle yani.

Aslında şu geç bölüm atmanın sebebini de yazmama gerek yok da sonuçta bu hikaye bittikten sonra okuyan adam ne yapsın benim niye geç bölüm attığımı ama şimdi on binlerce okuyanım varmış gibi yazıyorum ya o yüzden yani. Neyse bu bilgiyle de ne yapıyorsanız yapın.

Biraz hayattan umudunu kesmiş biri yazmış gibi geldi bunları ama siz öyle sanmayın. Ben mutluyum. Hem de çok. Allah size de mutluluklar versin. E hadi bölüme geçin.

***

Bölüm: 14

"Oradaki adam. Hipnoz edilmişti. Gözlerindeki değişimi görmüşsünüzdür. Bu değişimi biliyorum. Oradaydı..."

Peşimizdeki bir katille aynı ortamdaydık az önce. E zaten onu bulmaya gitmemiş miydik?

"Tamam Beren. Sakin ol. Buradayız. İyiyiz..."

Ayvaz Beren'i sakinleştirmeye çalışırken ben hala neden korkup kaçtığımızı anlayamamıştım.

"Beren anlayamıyorum. Oraya zaten o adamı bulmak için gittik. Neden şimdi korkuyorsun? Hani hepimizden güçlüydün?"

Ayvaz'da aynı sorunun cevabını merak ediyor olsa gerek Beren'e cevap bekler gibi bakmaya başladı.

"Görmüyor musunuz? Adam kristali alalı daha kaç gün oldu ama hipnoz etmeyi bile öğrenmiş. Ayrıca bunu adamı karşısına almaya gerek duymadan, göz teması kurmadan uzaktan yapabiliyor. Gücünün farkında değil misiniz? Çok hızlı gelişiyor. Karşısında durmanın tehlikesini göze alamazdım. Hele ki siz daha güçlerinizi tam olarak ortaya çıkarmamışken..."

Sıkıntılı bir nefes verdik. Adamı bulmuştuk ama karşısına çıkamıyorduk. "Peki kaçmayacak mı? Bir daha bulabilir miyiz?" dedim.

"Asıl soru; şimdi neden kaçmadı?Bu yaptığı bir savuşturmaydı resmen. Bizimle derdi ne?"

"Evet!" diye Ayvaz'a katılan Beren devam etti. "Güçlerin var ve kötü olsa bile bunu lehine kullanıp diğerlerini araştırmazsın. Diğerlerinin varlığını bilmezsin, var mı diye araştırmazsın... Neden bu adam bize karışıp başımıza iş açıyor?"

Kaşlarımı çattım. "Gerçekten... Bizi nasıl buldu? Kendi gibi kristal alan birileri olduğunu nasıl anladı?"

Verebileceğimiz bir cevap olmadığı için sessiz kaldık bir süre.

"Tamam. Yapacak bir şey yok. Geri dönüp yapmayı planladıklarımızı yapacağız."

Ayvaz'ın haklılığına kimse bir şey diyemedi ve fabrikaya doğru yola çıktık.

...

"Döner!" diye bağırdı Ayvaz bir anda fabrikanın girişine geldiğimizde.

"Ay! Ne bağırıyorsun be! Ödüm koptu." diye çıkıştı Beren.

"Gülüm! Dönerlerim nerde? Arada kaydı gitti. Nerde benim dönerlerim, hah?"

Ayvaz, Beren'in önüne geçmiş geri geri gitmeye başlamıştı.

"Puf oldu onlar. Yok artık." dedi Beren.

"Ne? Puf oldu, ne demek şekerparem? Nasıl puf olsun koskoca döner? Ne yaptın söyle hadi..."

TEHLİKEDEKİ YILDIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin