Bölüm: 11

23 4 4
                                    

Merhaba Yıldızlarım!

Heyecanınızı sırtınıza yükleyip bölüme geçebilirsiniz. Yorum yaparak da yükünüzü azaltabilirsiniz bu arada.

Allah'ım bu nasıl örnekler, bu nasıl benzetmeler. Mükemmel miyim, neyim?

😄

Neyse kendimi övmeyi hiç sevmem. Bölüme geçin siz...

Pardon pardon pardon. Bir şey söyleyeceğim. Geçen bölüm bir şarkı eklemişim. Ben yazarken dinliyorum, yayınlarken kaldırıyordum. Bu sefer unutmuşum. Bilgilendireyim dedim.

Tamam. Şimdi bölüme geçebilirsiniz.

***

Bölüm: 11

Çocuğun ayak seslerinden buraya geldiğini anladığımda hemen kağıdı cebime sokuşturdum.

"Ne oldu? Cesede aşık mı oldun?"

Arkamı döndüm.

"Yok. Bakmaya cesaret edene kadar zaman geçmiş." diye yalan söyledim. Hani güveniyordum? Şimdi yalan söylememi gerektiren içimdeki his de neydi böyle?

"Kokudan anlamadın mı?"

Cevap beklemeden koltuklara doğru geri döndü. Bende kapıyı çekip peşinden ilerledim. Koltuğa yayıldı.

"Bu arada bizim Orhan abi o..."

Dehşet üstüne dehşet yaşarken bu son dediğiyle bayılmama hiç de çok kalmamıştı.

"Yakının mıydı!"

"Şerefsizin tekiydi. Şu geldiğiniz mahalle var ya hani, aynı zamanda benim de yaşadığım mahalle. Hah! Oranın en şerefsiz, adi pisliklerinden."

Oradaki adama ve var olduğunu sandığım ailesine olan tüm acımam uçup giderken vicdanımda rahatlamıştı açıkcası. Çünkü bir yakını varsa ve telaşla o adamı arıyorsa ve biz de saklıyorsak ihtimalinden kafayı yiyecektim. Ama şimdi onu merak eden varsa bile etmediğine emindim.

"Adın ne bu arada?"

"Burhanettin."

"Ne?"

"Tarkan Akan."

"Ne?"

"Pekmezgül."

"Ne?"

"Sultan Sülüman artık be! Yeter. Ne, ne, ne! Gerçek adımı söyleyene kadar 'nE!' diyeceksin herhalde!"

Kendimi tutamayıp ufak bir kahkaha attım.

"E adın Burhanettin olsa yetmiş yaşıma kadar da gelsem kabullenemezdim."

"Ölen abimin adıydı..." dedi gözlerini düşürerek.

Afallayarak gülüşüm yerinde donarken ne diyeceğimi bilemiyordum.

"Özür dilerim. Bilemedim."

Köpek yavrusu gibi bakıp kesik kesik bakışlar atarken bir anda kahkaha atıp gülmeye başladı. Kaşlarım çatılırken bir an önce açıklama yapmasını bekliyordum.

"Çok safsın be... Tatlı şey..." dedi. "Burhanettinmiş... Yok Nizamettin!"

Yüzüme olabildiğince büyük bir hayal kırıklığı yerleştirmeye çalıştım.

TEHLİKEDEKİ YILDIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin