••••
Çaresizdi. Bunu biliyordu. En büyüğünü tam burada, bu adamın dudaklarının nefesinde hissederken Levi gözlerini yumdu. Yapabileceği hiçbir şey yoktu, kendini bu adama vermekten başka. Kulağa iğrenç gelen şeyi Levi yapmak üzereydi ve bu canını çok acıtıyordu. Erwin'in dudakları orada fazla oyalanmadan geri çekildiğinde Levi gözlerini araladı ve ona baktı.
"Bakma bana öyle. Seri katil olabilirim ama bir sapık değilim, sana tecavüz etmeyeceğim. İstediğim şey bedenin değil. Ayak işlerimi yapacaksın. Ve sözümden çıkmayacaksın. Ne istersem isteyeyim."
Şaşkınlıkla kendisini seyreden bedenin yüzünde parmak uçlarını gezdirdi. Levi irkilirken dudaklarına yeniden bir gülümseme kondurdu.
Erwin onu geride bıraktı ve sigara paketinden bir dal çıkardı. Levi hâlâ şokun etkisinden çıkamamış ve öylece dikilmişti. Burnuna dolan sigara kokusuyla kendine geldiğinde tam karşısında dikildi.
"Ne yani... B-bana dokunmayacak mısın?"
Erwin dumanı başka tarafa üflerken gözleri onun bedeninde gezindi.
"Aslında üstüne atlamamak için zor duruyorum ama, dediğim gibi. Ben bir sapık değilim. Diğerlerinin aksine."
Diye mırıldandı. Levi gözlerini şaşkınca büyüttü.
"Ne demek istiyorsun?" cevabından korkmasına rağmen sordu.
"Burası erkeklerle dolu, uzun süredir becerecekleri bir kadın bulamadıklarında güzel olan her şeye göz dikerler. Dikkat etmeni öneririm yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim. Umrumda değilsin."
Levi'ın gözlerindeki korku ve endişe açıkça belli oluyordu. Öyle ki Erwin'in ona ettiği iltifatı dahi umursayamamıştı.
"Tek başına dolaşırsan anında kaparlar seni."
Levi ona baktı. Ardından gözleri aşağıya doğru inerken mırıldandı sessizce.
"Ama... Bana zorla dokunamazlar..."
Erwin bitmek üzere olan sigarasını küllüğe bastırdı. İkincisini içip içmemek arasında düşünüyordu.
"Buranın bir hapishane olduğunu unuttun sanırım. Burası katillerle ve tecavüzcülerle, hatta yaşını almış pedofililerle dolu. Her türlü insana denk gelebilirsin."
Levi başını salladığında Erwin mini buzdolabına ilerlemiş ve bir şişe şarap çıkarmıştı.
"Kız kardeşinin adını söyle."
Siyah saçlı genç bir anda duraksadığında onun konudan konuya ne kadar da çabuk atladığına şaşırmıştı.
"Mikasa Ackerman." dedi cılız bir sesle. Erwin başını salladı. Ardından bir düğmeye bastı. Levi o düğmenin ne olduğunu tam olarak anlamamıştı.
Birkaç dakika sonra gardiyanlardan biri kapıyı açtı. Erwin ona arkası dönük bir şekilde emir verdi.
"Eren Jaeger ile görüşmek istiyorum."
Gardiyan uysal bir şekilde başını salladığında Levi daha ne kadar çok şaşırabileceğini düşünüyordu. Kendisini itip kakan gardiyanlar onun bir dediğini iki etmiyordu.
Gardiyan telefonunu cebinden çıkardı ve birkaç numara tuşladı. Ardından telefonu Erwin'e uzattı.
Erwin telefonu aldığı gibi banyo olduğunu tahmin ettiği odaya girdi. Birkaç dakika sonra geri geldi ve gardiyanı yolladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahkûm/Eruri
FanfictionLevi, Erwin Smith'in hükümdarlığına ayak basmış bir mahkûmdan öte değildi.