Selam ben geldimmmm
Evet bugün biraz daha erken geldim sabah baskını yapmadım
Bölümü bitirdiğim gibi atmak istedim taslakta bekletince kötü hissediyorum kendimi neden bilmiyorum
Her neyseeee
Yorum yaparsanız sevinirim arkadaşlar
İyi okumalaaarrrrr 🩷🩷🩷
••••
Ağlamamak için kendine karşı direnirken hayatının nasıl bu denli bok yoluna gittiğini düşünebiliyordu yalnızca. Erwin'in ondan istediği şey çok zordu. Yalnızca bir kişiyi öldürmüştü, istemeden yapmıştı ve bu bile onda ağır yaralar bırakırken, Erwin ondan iki kişiyi daha öldürmesini istiyordu. Mikasa için her zaman ileriye gitmişti. Fakat bir noktadan sonra Levi yalnızca kendini düşünmek zorundaydı. Herkes için yaptığı fedakârlıkları bir kenara iterek kendine dönmesi gerekiyordu. Bugüne kadar kendi için hiçbir şey yapmamıştı. Ve yalnızca bir defalığına da olsa kendini düşünerek hareket etmek istiyordu.
"Peki kabul etmezsem... Mikasa'ya ne olacak?"
Erwin omuz silkti.
"Sandığın kadar aşağılık bir adam değilim elbette. Seninle yaptığımız anlaşma bundan ayrı tutulacak. Kabul etsen de etmesen de Mikasa hayatına kaldığı yerden devam edecek."
Levi yutkundu. Erwin ona özgürlüğünü teklif ediyordu. Ve bunu yapabileceğini biliyordu. Onun güçlü olduğunu biliyordu. Fakat Levi yalnızca bir kişiyi öldürdüğü için bile bu denli kötü olmuşken, nasıl daha fazlasını öldürebilirdi ki? Kendi özgürlüğü için bu kadar ileriye gidebileceğini zannetmiyordu. Kendine bu kötülüğü yapmak istemiyordu. Kendine bu kadar büyük yaralar açmak istemiyordu.
Erwin gözlerinde ki tereddütünü gördü.
"Senin yerinde olsam bu kadar hızlı karar vermezdim. Bence düşünmelisin. Kız kardeşinle yeniden eskisi gibi olabilirsiniz, daha özgür ve daha mutlu olabilirsiniz."
Erwin gerçekten insanları nereden vuracağını iyi biliyordu. Fakat bu Levi'ı biraz bile rahatlatmamıştı.
"Buradan çıktıktan sonra, eskisi gibi olabileceğimi düşünüyor musun gerçekten Erwin?"
Siyah saçlı adam sessizce mırıldandığında Erwin gözlerini kısarak baktı ona.
"Yapmak istemiyorum."
Levi eğdiği başını kaldırdı ve ona emin gözlerle baktı.
"Benim için şu an önemli olan tek şey, Mikasa. Ona eğer bu şekilde bakmaya devam edeceksen, yapmayacağım. Benim artık bir amacım kalmadı. Hayallerim kalmadı, umutlarım kalmadı, amaçlarım kalmadı. Buradayken o kadar çok yıkıldım ki, kendimi artık toparlayamıyorum. Kendimi iyileştiremiyorum. Ömrümün geri kalanını burada geçirmeyi bile yeğleyebilirim."
Erwin söylediği her kelimeye kaşlarını daha da çok çattı.
"Ömrünün geri kalanını burada geçirsen bile, ellerin yine kana bulanacak Levi. Sana bir sürü şey yapmak isteyecekler, dokunmak isteyecekler, dövmek isteyecekler, öldürmek isteyecekler. Onlara karşılık vermen gerekecek, vereceksin de. Güçlü olmayı öğrendikten sonra burada ellerini defalarca kez kirletmen gerekecek. Eskisi gibi masum olmayacaksın."
Erwin uzanıp bileğini kavradı. Ardından zarif parmaklarını kendi parmakları arasına geçirerek Levi'a baktı.
"Bu güzel ellerinde onlarca insanın kanı olacak. Ben sana bir çıkış anahtarı veriyorum. Onlarca kişiyi öldürmektense, iki kişiyi öldürmek ve buradan sessizce çıkıp gitmek daha iyi olmaz mı küçüğüm? Hiçbir şey yaşanmamış gibi hayatına devam edeceksin. Her şeyi unutacaksın. Sanki hiç hapise girmemişsin gibi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahkûm/Eruri
FanfictionLevi, Erwin Smith'in hükümdarlığına ayak basmış bir mahkûmdan öte değildi.