••••
Kısık tuttuğu gözleri tavandaydı. Beyaz tavanı sessizce seyrederken gözlerindeki birçok duyguyu paylaştığı tek şey oydu. Elleriyse, kendisine doyumsuzca dokunan sarışın adamın güçlü omuzlarında. Gözlerini yummak ve gerçeklikten kaçınmayı istiyordu. Ama hissediyordu, ve görmezden gelmek çok zordu. Baştan aşağı titreten bu öpücükleri, nasıl kandırabilirdi ki? Hoşuna gidiyordu, Erwin'ın sıcak dudakları ve ılık parmakları, soğuk bedenine iyi geliyordu. Üzerindeki adam, kabarıklığını ona sürtmekten, vücudunu dudaklarıyla esir almaktan vazgeçmiyordu.
Levi, inlememek adına dişlerini sertçe alt dudağına geçirdiğinde Erwin boynunu öpmüş ve girintisinden gelen hoş kokuyu içine çekerek tişörtünü sıyırmıştı. Bacakları arasındaydı, ona iffetsizce dokunuyordu ve bu hoşuna gidiyordu. Tatmin olmuş gibi hissediyordu. Erwin, en derinlere indikçe ağzının gitgide sulandığını hissedebiliyordu. Levi'ı, karşısında dikildiği ilk an görünce, sıradan ve basit görmüştü. Ama hayır, öyle değildi. İnce ve narin bedeni, bembeyaz teni ve güzel sesiyle, asla sıradan ve basit olamazdı. Erwin aşağılara indikçe daha fazlasını keşfetmek ve onu tamamiyle tatmak istemişti.
Bir eli iyice aşağılara kayarak bel oyuntusunda dururken sıyırdığı tişörtten dolayı meydanda olan göğüslerine baktı. Alt dudağını vücudunda biriken şehvet hissiyle yalarken Levi'ın baygın gözlerine baktı ve irtibatı kesmeden dilini çıkardı. Sıcak dili, pembe göğüs ucunun etrafında gezinirken Levi güçsüzlükle gözlerini yumdu ve başını iyice koltuğa yasladı. Erwin dilini sertleşmiş ucunda dolaştırırken belinde dolaşan elini aşağıya indirdi. Büyük bir arsızlıkla eli pijamadan içeriye girdi ve iç çamaşırı tarafından sıkıca sarılmış kalçaları, büyük avucuyla okşadı.
Levi kısık gözlerini irice açtı. Korkuyla yutkunurken, ne kadar ileri gittiklerinin farkına daha yeni varıyordu. Erwin'in eli iç çamaşırını da aşarak, çıplak poposunu tek eliyle yoğururken Levi tereddütlü gözlerle ona baktı. Korkuyordu, fazlasıyla. Onu durdurmak istiyordu ama Erwin pek sağı solu belli olan bir adam değildi ve bu belirsizlik, onu daha da çok korkutuyordu. Göğüs ucu, dişleri tarafından sertçe ısırıldığında Levi başını iki yana salladı. Daha sonra demir kapı sertçe çalındı. Levi panik bir halde olduğu yerde öylece kalırken kapının ardından bir ses duyuldu.
"Mahkûm Levi Ackerman! Özel bir ziyaretçin var."
Erwin masmavi gözlerini ona dikti ve tüm küstahlığıyla ona baktı. Levi tamamen çekingen bir şekilde gözlerinin içine bakarken Erwin göğüs ucunun üzerine belli belirsiz bir öpücük kondurdu. Ve geri çekildi.
Levi şaşkın fakat mutluydu. Bu kadar çabuk geri çekilmesini beklememişti, gardiyanı kovacağını bile düşünmüştü açıkçası, ama işine gelmişti. Üstünü başını düzeltmek adına doğrulurken, bir anda omuzlarına sıkıca tutunan el ile kaşları çatıldı. Erwin, burnunu daha yeni yaratmış olduğu morluklarda gezdirirken beyaz tenine yeniden öpücük kondurmuş ve kulağına doğru çıkmıştı. Sıcak nefesini oraya doğru üflerken, Levi dudaklarını araladı ve onun kolları arasında adeta titredi. Daha sonra Erwin, kalın ve tok bir sesle fısıldadı.
"Burada bitmeyecek, küçüğüm." sessiz fısıltısı kulaklarına ulaşırken Erwin sırıttı ve sıyrılan tişörtünü düzelterek bacakları arasından kalktı. Kanepesine doğru ilerleyerek bardağına yeni bir içki daha doldururken Levi yalnızca onu seyretti. Fakat yeniden çalınan kapıyla kendine gelirken zor da olsa ayağa kalktı. Hücrenin kapısı açılırken, tekrar aynı gardiyanla karşılaşmıştı. Titreyen bacaklarının hissiyatı ile zorla yürürken sessizce adamı takip etti.
"Ziyaretçi gününün geçtiğini zannediyordum?"
Sorarcasına konuşurken, adam cebindeki anahtarı çıkardı ve onu onayladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahkûm/Eruri
FanfictionLevi, Erwin Smith'in hükümdarlığına ayak basmış bir mahkûmdan öte değildi.