Halime'nin anlatımından;
Sabah gözlerimi yeni bir güne daha açtım . Güneş ışıkları odayı aydınlatıyordu ve bu biraz gülümsememe neden oldu. Hemen kalktım yüzümü yıkadım çantamdan yeni bir kıyafet çıkarıp giydim ve aşağı mutfağa indim. Ömer artık kahvaltıyı benim hazırlamamı istemişti.
Dolabı açtım ve bütün kahvaltılıkları çıkardım ve yumurta haşladım . Kahvaltıları masaya dizdim çayı da hazırladıktan sonra Ömer'in uyanmasını bekledim. Yarım saat sonra ayak sesleri geldi. Arkamı dönüp bakmak istemedim çünkü onu görünce içimde bir şeyler kıpırdanıyordu ve ben artık bu histen nefret ediyordum. Bir süre sonra ensemde bir nefes hissettim ve bir anlık korkuyla ayağa kalktım. Arkamı döndüğümde Ömer çarpık bir gülüşle beni izliyordu.
"Günaydın müstakbel karıcım bakıyorum da akıllanmışsın aferin bundan sonra işte böyle kalkıp kahvaltıyı hazırlayacaksın". Başımı önüme eğip hiçbir şey söylemedim artık ona bir söz söylemek içimden gelmiyordu. Bir adım bana atınca uzaklaştım yanıma yaklaşıp kolumu tuttu ve masaya yönlendirdi. "Çayımı doldur" dedi yüzüme bakmadan . Artık bedenim onun emirlerine karşı otomatik olarak uyuyordu. Çayı doldurduktan sonra bende oturdum ve kahvaltı yapmaya başladık. Kahvaltımı bitirip onunda bitirmesini bekledim sessizce . artık onunla konuşup bu saçmalığa bir son vermek istiyordum.
Nihayet kahvaltısını bitirip geriye doğru yaslandı ve her zamanki gibi yüzümü izlemeye başladı. Kafamı kaldırıp onunla göz göze geldim. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım " Ömer sana bir şey söylemek istiyorum". Kafasını sallayıp dinlediğini belirtince konuşmaya devam ettim "Yapma böyle lütfen Ömer daha neyin ne olduğunu bile bilmiyorsun. Ben suçsuzum ne olur inan bana bırak beni gideyim bak babam kaldıramaz bu kadarını yalvarırım".
Kendimi ne kadar zorlasamda gözyaşlarım çoktan özgürlüğünü ilan etmişti. Sandalyesini geri çekip ayağa kalktı ve bana doğru yürümeye başladı. Tam dibimde durdu kafamı kaldırıp gözlerine baktım. En ufak bir acıma belirtisi yoktu aksine alıştığım alaycı bakışlarını gözlerimi dikip eğildi.
Dudaklarımız arasında santimler kalmıştı ve aklıma dün gece yaptığı şey gelince istemsizce geri çekildim. Kulağıma yaklaşıp fısıldadı " Aklından bir daha olmayacak şeyleri geçirme. Sana zerre inanmıyorum ve güvenmiyorum. Şimdi gelelim diğer isteğine seni asla bırakmam gerekirse zincirlerim ama bu evden dışarıya ya benimle ya da adamlarımla adım atabilirsin. Son olarak sana bir elbise göndereceğim onu giy makyajını yap bugün düğünümüz var bu mesele çok uzadı".
Son söylediğiyle ayağa kalktım" Yapma Ömer ne olur. Böyle olmaz ailem yok yanımda hem ben seninle evlenmek istemiyorum". Kolumu sıkıca tuttu" Biliyorum isterdin ki Emir olsun yanında ama maalesef ben varım ve sonsuza kadar da ben olacağım. Bedenin ruhun hepsi benim olacak beni kandırıp nasıl eğlendiysen bende seninle öyle eğleneceğim. Oyun kurucusu ben oyuncak ise sizsiniz ".
Bunları söyledikten sonra burnunu yanağıma sürtüp derin bir nefes aldı. Elini çekince kolumu baktım kızarmıştı. Gözleri kısa süreliğine kollarımda gezindi sonra evden çıkıp gitti. Olduğum yere çöküp ağlamaya başladım. Artık kaldıramıyordum peki ya evlendikten sonra olacakları asla kaldıramazdım. Bana dokunacaktı ve benim elimden hiçbir şey gelmiyordu. Bir zamanlar evlenmek için can attığım adam şimdi benim korkulu rüyam olmuştu.
Ömer'in anlatımından;
Sabah uyandığımda Halime kahvaltıyı hazırlamıştı. Bir zamanlar hayalini kurduğum şeydi sabahları kahvaltıyı hazırlayıp beni uyandırması fakat şu an içerisinde bulunduğumuz durum bambaşkaydı. Kahvaltıya oturduğumuz andan beri tırnaklarıyla oynuyordu. Kahvaltımı bitirip geriye yaslandım ve her zamanki gibi onu izlemeye başladım. Kafasını korkuyla kaldırıp gözlerime baktı ve konuşmaya başladı. Bana yalvarması canımı yakıyordu. Ayağa kalkıp bütün umutlarını söndürecek kelimeleri sarf ettim. Evleneceğimizi söyleyince hayal kırıklığına uğramış bir şekilde gözlerime baktı. Başını umutsuzca öne eğdi ve gözyaşları yanaklarından süzüldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAYE(İNTİKAM)
ЧиклитBu benim sevdiğim adam olamazdı. Bir yabancı gibiydi. Yavaş yavaş yaklaşınca uzaklaştım. Fakat bu çokta uzun sürmedi. Sırtım duvara değdiğinde durmak zorunda kaldım. Bana hafif yaklaştı ve saçlarımı kokladı, kulağıma eğilerek; Bana yaşattığın He...