Kurtarici

30 9 15
                                    

"... beni özgür bırak kurtarıcı." dedi Tyrs'ın eli havada asılı kaldı ve yutkundu. Kucağındaki kadın adamın boynunda dudaklarını gezdirdi,
"Daha çok besle beni. İzin ver. "

"Alabilirsin."

Kadın kıkırtılarla adamın boynunu yaladı, salyasıyla uyuşturup dişlerini geçirdi. Karnını güzelce doyuruyordu ama aniden geri çekildi, Tyrs ona bakınca kahverengi gözleri gördü telaşlandı. Kız kalkmaya çalışırken düşecek gibi oldu. Tyrs, "Bera!" deyip onu kucakladı.

Bera'nın dudakları titriyor, gözleri doluyordu. Tyrs kendini çok mahcup hissediyordu.

Bera'nın ne hissettiğini ona dokunurken hissedebiliyordu. Avuçlarının arasındaki bu hasta kız, yavru bir kuş gibi tir tir titriyor, korkuyordu. Onu uyutup hafızasını tekrar silmek istedi ama öncesinde onu rahatlatmak istiyordu.

"Bu önemli bir şey değil-' derken kadın onu itti ve yere düştü. Ayakları birbirine dolanarak dışarı koştu.
*

Bera:

Ayaklarım tutmayana kadar koştum. O kadar koştum ki soğuktan, kardan vücüdum uyuşmaya başlayınca yere düştüm ama hala ağlıyordum,

Ben neydim?

Ben kimdim?

Az önce neden o adamı.... emiyordum?????

Ağzımdaki kan tadına yüzümü buruşturdum ve kustum. Ağlayarak dizlerimi kendime çektim. Kaçmak istiyordum. Güvenli şatomda kitaplarımla ömür boyu yaşayabilirdim. Dış dünyada yaşamayı her zaman istemiştim ama bu kadar cesur olmadığımı farkettim. Cesur değildim ve gayet mutluydum.

Köpek hırlama sesleri duyunca ağzımı elimle sıkıca kapadım. Hıçkırıklarım durmuyordu. Başımı dizime gömdüm.

"Annemi istiyorum." diye inledim. "Annemi istiyorum."

Köpeğin sesi kesildi ve ağlama sesleri geldi. Yanımda yaralı bir köpek mi vardı? Bakmaya korkuyordum. Öldürüyorsa yiyorsa yesin de kurtulayım diye kafamı kaldırmadan bekledim ama kalın tüyler bir yorgan gibi vücuduma dolanınca şokla ona baktım. Bana sarılan dev bir kurt vardı.

Dev. Bir. Kurt.

Ağlayarak yüzünü bana yaklaştırdı ve gözlerini kapadı. Ağlamam dinmişti ama daha çok üzülmüştüm.

"Sen de mi anneni istiyorsun?"

Evet dediğini hissedip ağlamaya başladım.

"Bana anne diyebilirsin! Sana ben bakarım! Zavallı yavrucak! Bana anne de! " deyip ona sarıldım. "Ama neden bu kadar büyüksün? Yanliş bir sey mi yedin? Konuşabilirsin seni anlarım."

Hırlayıp dişlerini gösterdi

Canavarım.

"Canavarlar annelerini özlemez."

Ben istenmeyenim. Buraya hapsedilen.

"Birbirimize benziyoruz."

Evet ama sen kurtulmuşsun.

"Sen kimsin?"

Fenrir, kıyamet getiren derler bana. Tanrının oğluyum.

"Nası?"

İsmimi daha önce hiç duymadın mı? Yabancı olmalısın. Batıl bir inanç yüzünden buraya hapsedildim. Doğduğumdan beri. Sen insan, sen kimsin? Bu lanetlenmiş geçmişin ne böyle?

Tanrı mı yoksa Şeytan mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin