Tanrı mı yoksa Şeytan mı?

7

Nefes nefese uyandığın her sabahın gecesini s
"Kabus mu gördün?"

"Ah! Ne? Ah! Tyrs, Evet, HAYIR!"

"Ne oldu? Niye hayalet görmüş gibisin? "

"Ah... Hiç... Hiiç, kötü rüya sadece" deyip gözlerimi kaçırdım. Tyrs'ın gözlerinin içine baka baka Bjorn'la seviştiğim bu rüyadan bahsedemezdim, bide koşup gidip troll öldürüyordum da oraları çok hatırlayamıyordum, kafamı kaşıdım... Ne gördüğümü hatırlamaya çalıştım.

Yandan yandan Tyrs'a baktım, beynimi okumak istercesine bana bakıyordu, öksürüp yataktan kalktım,
"Bugün çok iyi hissediyorum! İş ver bana, iş yapabilirim."

"Kahvaltı etmeyecek misin?"

"Mmmhm, canım pek istemiyor. Tok gibiyim, hAdi iş ver bana."

"Peki öyleyse, gel, şu ahırı temizleyiver. "
dediğinde suratım düştü. Hep ahır temizliyordum, niye bi kere de yerleri süpür sil demiyordu? Bıktım resmen bok temizlemekten. Ben bu işi istemiyorum da diyemezdim, şuna bak iş beğenmeyen köle mi olur demesin.

Hem hani özeldim niye bana bok temizletiriyorsun?

"Niye öyle bakıyorsun? Bana büyü mü yapıyorsun?"

"Nasıl? "

"Bakışların görünmez bir baltayla kafamı kesiyormuşsun gibi hissettirdi"

"Ah yok canım, mizacım biraz sert, ahaha, temizleyeyim o halde ben AhıRı. "

"Zahmet olmazsa, hadi kolay gelsin." deyip gitti. Sidik torbasıyla bakıştık, gelip bana kürek ve süpürge verdi,

"Sen ölmedin mi be?" dedim şaşkınmış gibi,

"Niye öleyim be?"

"O kadar saldırı oldu... Bjorn öldü."

"Banane? Hayret bişe, çok da umrumdaydı bjorn iti"

"Neden öyle diyorsun? Neşe kaynağımızdı o bizim."

"Sokayım neşe kaynağına! Eğlenmek için üzerime işemesi miydi neşen?"

"Ne? "

"Bana neden sidik torbası dediğini biliyor musun?"

"Hayır."

"Öğrendin ya işte!"

"Oh...ooooh hıhıh-öhö öhö! Tamam be ne sinirleniyorsun, hayret yahu" diye tıslayıp elinden fırçayla küreği aldım ve ahırı söylene söylene temizledim. Bi soluklanalım diye oturup terimi sildiğim an neydi adı edgar mı ömer mi, sakalsız viking içeri girdi,

"Tembellik mi ediyorsun?"

"Bitti ki işim"

"Ha... " diye şaşırıp etrafı güzelce süzdükten sonra kaşlarını çatıp bana tekrar bakti:
"Burda bok kalmış!" deyip önünü işaret etti, sırıttım.

"At ağzına"

"Ne?"

"Süpüreyim efendim ahahaha" deyip güldüm ve kalkıp süpürdüm.

"Bera, sen bir cadısın. Neden burda kölelik yapıp bok temizliyorsun? "

"Ben cadı değilim. Olsaydım dediğin gibi burda bok temizlemezdim :D"

"İnsan da değilsin"

" Siz bana cadı demeye devam edin, sorun değil ama değilim yani ister inan ister inanma" deyip omuz silktim. "Hiç cadıyla da karşılaşmadım..."
"Kaç yaşındasın?"

"Bak uzun süre yaşamış olmam neden bilmiyorum."

"Belki senin hafızanı sildiler"
"Ne?"
"Seni o kuleye tıkan insanlar. Sana yıllarca yalan söylemediler mi? Ordan uzaklaşınca öleceğini sanıyordun. Belki cadı olduğunu bilmemeni istediler."

"Saçmalık bu"

"Onlar için sadece bir savaş makinasıydın. İşleri bitince,onlara tehdit olmaman için seni oraya hapsettiler ve hafızanı silip yalanlar söylediler." dedi, gözümün önünde flaş patlar gibi anlayamadığım şeyler belirdi, yıllarca tıkılı kaldığım o kulenin eski kokusu burnuma geldi, camdan uzaklara bakıp ölmek istediğim günleri hatırlayınca kaşlarımı çatıp başımı iki yana salladim.

"Neden kendini öldürmedin?" dedi. Hemen ona baktım.

"Sana bunları kim anlattı?"

"Neyleri? Sadece tahmin yürütüyordum. Doğru olduğunu mu düşünüyorsun? Bişeler mi hatırladın? İntihara kalkıştın mı? "

"Bu kadar şeyi varsayıp tahmin edemezsin. Ne biliyorsun?"

"Sana doğruyu söylüyorum sadece tahmin yürütüyordum. Senin kadar uzun yaşasaydım... Küçücük bir alanda, ölmeyi dilerdim. Yaptın da işe yaramadı mı? Ölümsüz müsün?" deyip bana adımlayınca ben de geri adımladım. Durup yere sertçe bastım.

"Bu kadar şeyi düşünmen mümkün değil!"
Gülümsedi,

"Son zamanlarda seni çok düşünüyorum Reba."

"Kimsin sen?" dedim ve yutkundum. Dudak büzüp acır gibi bana baktı.

"Özür dilerim, kötü şeyler hatırlatmak istemedim, sadece seni merak ediyordum."

"Yemek zamanı!"

"Tyrs!

"Ödgar, niye burdasın?"

"Bera'yı... Yemeğe çağırmak için gelmiştim tam sen geldin kaptanım kumandanım paşam, ben önden gideyim o halde" deyip el salladı ve gitti.

Ne? Bu neydi şimdi? Bu ömer mi önder mi denenle sadece birkaç kez konuşmuştuk. Hakkımda bu kadar şeyi bilmesi normaldi, sonuçta yüzyillardir yaşayan bir cadı efsanesiydim. Dedikleri doğru olabilir miydi? Kayıp, hatırlamadığım yıllar vardı ama unuttuğumu düşünüyordum. Hafızamı kayıp mı etmiştim yoksa silmişler miydi?