Yoongi yanınızda kıvranıyor, sert ve ani hareketi sizi huzurlu uykunuzdan sallıyor.
Sızlanırsın, kaşlarını çattırırsın, "beş dakika daha", mırıldanır ve diğer tarafına yuvarlanırsın, battaniyeyi çıplak vücuduna daha da yukarı çekersin ve tekrar yastığa sokulursun.
Yoongi bir kez daha sallandığında zaten yarı uykulusun, o kadar acınası bir şekilde sızlanıyor ki, seni alarma geçirdi.
Yoongi eli çarşafları, yorgunluktan belirgin damarlarını, ayın loş ışığında bile tutuyor. Kaşları çatık, ağzı sessiz bir inlemeyle ayrılmış. Terliyor, çıplak göğsü hala dün gece bıraktığın mor izlerle boyanmış. Kırmızı noktalar onlara katıldı, vücut ısısının açık bir göstergesi. Yoongi kafasını yana doğru fırlatır, tekrar sızlanır.
"H-hanımefendi lütfen", sessizce inliyor, kalçaları havadan başka bir şeye karşı sızlanıyor.
Bacaklarının arasında ısı havuzları var. Bu bir kabus değil, bu birinin tam tersi. Sıcak, buharlı bir rüya, ona mümkün olan en iyi şekilde işkence etmek ve horozunu ihtiyaç içinde zonklatır. O kadar lezzetli görünüyor ki, onu uyandırmak için omzunu hafifçe sallayarak uzanmadan edemiyorsunuz. O kadar isteksizce yapıyor ki, son bir umutsuz inilti onu terk etmeden önce yataktan çıkıyor ve sonra uyanık, sana kocaman gözlerle bakıyor.
"Bebeğim?" diye afayı sıyırır, uykudan ağır ses. Hala ağır nefes alıyor, bacaklarının arasındaki ağrılı ihtiyaçla açıkça kafası karışık.
"Rüya görüyordun" diyorsun, terli göğsüne daire çizerek parmakla çiziyordu.
"Gerçekten mi?" Yoongi nalları dikiyor, refleks olarak vücudun seninkine yaklaşıyor.
Uğulduyor, başını sallıyor, hassas midesini okşadın. Yoongi titriyor, nefes alışı hızlıyor. Henüz fark etmemişti, ama kalçaları yine yatağın üzerinde dönüyor, horozu battaniyenin ince malzemesinin altında gururla duruyor.
"Beni uyandırdın", devam et, elini battaniyenin altına sokarak iç uyluğunu okşa.
Bacakları kendi istekleğiyle açıldı, parmakları seninkini arıyor, böylece onları tutabilecek.
"Lütfen bana dokun", diye fısıldar, gözleri sessizce yalvarır.
"Bana rüyanda bahset", kulağına sok, sonra onu öp.
"Ne bilmek istiyorsun", Yoongi kekeler, vücudun dokunuşların için çok çaresiz.
"Her şey bebeğim, bana her şeyi olabildiğince ayrıntılı anlat", nefes al, parmaklar sonunda sikinin tabanını sarıyor.
Yoongi inliyor, gözler kapalı. Kalçaları yataktan çıktı, parmakları sonunda seninkini tuttu.
"Ah, hanımefendi, sizi seviyorum, teşekkür ederim", sızlanıyor, yavaş vuruşlarında çılgına dönüyor.
"Bana rüyanı anlat", seni stres, tamamen durmaya yakın tehlikeli bir şekilde yavaşlıyor.
Yoongi panik içinde elini sıkarak ciyaklıyor.
"Ben, seni rüyamda gördüm!" diye ağzından çıkıyor, uyumu için bir ödül olarak sevimli, pembe ucunu çalışma şekline ayak parmakları kıvrılıyor.
"Devam et", onu cesaretlendirirsin, düşüncelerini toplamakta zorlandığı gibi sırıtırsın.
"Benimle oynadın, ah siktir-", yüksek sesle inliyor, kalçaları yataktan çıkıyor.
Ellerin onu yavaşça ve derinden sallıyor, her santimini ustaca okşuyorsun. En sevdiği el işi. Hızlı ve dağınık olanlar başını döndürebilir ve ayak başlarını kıvırabilir, gecenin geç saatlerinde ona verdiğiniz yavaş, neredeyse şehvetli olanlarla ilgili bir şey vardır, bu da midesini ham ve minnettar bir zevkle tiringe eder.
