"Çilek"

1.2K 76 100
                                    

Y/n, beklemek istemedi. Tekrardan Armin'e koştu, ağır soluk alıp veren arkadaşı kan kaybetmişti. Hem de çok. Yardım edebilecek birileri için etrafa bakan Y/n, ambulansı arama fikrini düşünse bile vazgeçti.

Sonuçta dayak yemiş bir lise öğrencisi ortadaysa, polisler de gelecekti ki bu Eren için tehlikeliydi. Etrafa bakarken, kırtasiyenin tam yanında bir ev kapısı olduğunu gördü.

Ev sahibinin evde olmasını umarak kapıyı çaldı. Birkaç çalışta cevap gelmedi, tam arkasını dönünce kapı hızlıca açıldı. Dışarıya çıkan adam dörtlüye baktı. Onları tanıyor olması lazımdı, suratları tanıdıktı. Kendi okulundan olan birkaç alt sınıf olmalılardı.

Y/n, arkasını dönüp adama baktı. Siyah saçları, mavi gözleriyle nefes kesiciydi. Yüzünde rahatsız olduğunu belirten bir ifadeyle bakıyordu gençlere.

Adamın boyu kısaydı kısa olmasına fakat görüntüsü bunu tamamen örtüyordu, suratında ufak bir kusur bile yoktu. Mükemmel parçalarla oluşturulmuş, özene bezene yapılmış bir porselen gibiydi adeta.

Adam önce Y/n'e baktı, uzunca süzdü kızı. Kapıyı çalanın o olduğunu biliyordu fakat sebebi ne bilmiyordu. Arkasında duran, kilitlenmiş Eren'i gördü. Tam karşıda kanlı bir biçimde yığılmış Armin'i fark etmesi uzun sürmemişti.

"Armin..? Ne oldu ona? Hanginiz yaptınız?"

Y/n, adama bir adım attı.

"Ben de bilmiyorum, arkadaki kız bu ikisinin kavga ettiğini söyleyince geldim, Armin kanıyordu, bu yüzden yardım aramaya çalıştım."

Adam cevap vermedi, kızın kenarından yürüyüp Armin'i incitmeden kaldırdı, kapısı açık olan eve soktu. Daha sonra geri çıktı, dışarıdaki üçlüye baktı.

"Bu saatte hep polisler devriye gezer. Fazla şüpheli duruyorsunuz, geçin içeri."

Y/n, eve doğru geçti. Evin ne kadar güzel gözüküp gözükmemesi umrunda değildi, kimin evine girip girmediği de umrunda değildi. Gözleri Armin'i arıyordu.

Ve sonunda, onu koltuğa uzanmış öksürürken buldu. Yanına doğru koştu elini tuttu.

"Armin, sen iyi misin?"

"Y/n.. Eren iyi mi?"

"Sikerim Eren'ini! İyi misin?"

"Çok ağrıyor ama katlanabilirim."

"Sırtını dikleştireyim mi? Rahat mısın?"

"Rahatım Y/n, çok teşekkürler."

Armin, elini tutan kızın elini okşadı. En azından oğlanın güvende olduğunu bilmek kızı rahatlatmıştı.

Arkadan Mikasa ve ev sahibi adam geliyordu.

"Levi, bu sargıyı mı saracaktım?"

"Evet, onu."

"İyi olacak değil mi?"

"Başka bir şans tanımıyorum. İyi olmak zorunda."

Konuşmalarına göre adı Levi olmalıydı. Y/n, Levi'a baktı. Levi başını ona çevirdi. Anlamaz bakışlarla kızı izliyordu.

Her ne kadar bu bakışlarla kendini huzursuz hissetse bile Y/n, onunla konuşmak istedi.

"Levi."

"Ne?"

"Eren neden bunu yaptığını söyledi mi?"

"Zaten biliyorum."

"Söyle o zaman?"

"Söylemem, söyleyemem."

"Çok kolay söz vermem, verdiğim zamanda da tutarım."

"Eee?"

"Yani, bu iki aptala söz verdim. Zamanı gelene kadar öğrenemezsin. Daha çok erken."

"Bu nasıl tavır böyle? Eren, Armin ve şimdi de sen! Ben çocuk değilim, etrafımda olaylar oluyor, bilmek hakkım değil mi?"

"Kimse hakkın değil demedi, öğreneceksin. Ama şimdi değil. Her şeyin bir zamanı var, sabırsız olma."

Y/n, başını yere eğdi. Armin'in saçlarını okşadığını hissetti. İlk başta hoşuna gitse bile, Armin'in bunu yapabilmek için kendi kolunu zorladığını fark edince kolunu tutup yavaşça indirdi.

Armin ona kibarca gülümsedi. Levi boğazını temizledi.

"Mikasa ve Y/n benim odamda kalsın, Eren misafir odasında yatar. Ben burada, Armin'in yanında kalacağım."

İki kız da usulca başını salladı. Levi parmağıyla odasını gösterdi.

"Koridorun en sonundaki oda benim odam, yanındaki oda misafir odası. Yarın zor bir gün olabilir, yatın zıbarın."

Üçlü odaların yolunu tuttu. Mikasa'nın üstünde bir elbise, Y/n'in üstünde ise pek rahat olmayan sıkı giysiler vardı. İkisi de böyle uyuyamayacaklarını biliyorlardı, bu yüzden Mikasa erken davranıp Levi'ın dolabını açtı.

İçinden iki tane sweatshirt çıkardı, birini yatağa bıraktı, birini kendi aldı. Kenara geçip üstünü çıkardı, aldığı kıyafeti üstüne geçirdi.

Y/n, kızın vücudundan etkilense bile ona bir teşekkür borçluydu. Belki de Armin'in hayatını kurtaran bu kıza nasıl nefret besleyebilmişti?

"Mikasa, teşekkürler."

"Ne için?"

"Aradığın için."

"O olayı çözemezdim, ama çözebilecek bir arkadaşım vardı. Sendin o da."

Y/n içtenlikle gülümsedi. Bunca zamandan sonra, aralarındaki nefret bağı kopmuş, ikili birbirine karşı pozitif duygular beslemişti.

"Sen de giyin, yatalım. Yorgunum."

Y/n başını salladı, üstünü değiştirip yatağa girdi. Yatak soğuktu, iki kız da birbirine sarılarak uyudu.

.

.

.

Sabah, birkaç tıkırtı sesiyle Y/n gözlerini araladı. Mikasa'yı uyandırmamaya dikkat ederek odanın kapısını açtı. Levi, Armin'e dikkat ederek onu dışarı çıkarıyordu. Sessiz ama hızlı adımlarla onlara yaklaştı, Levi ise bakışlarını kıza çevirdi.

Levi, sesini alçaltmaya dikkat ederek kıza seslendi.

"Herkes kalktı mı?"

"Hayır, siz nereye?"

"Hastaneye, sen de gelsene."

"Neden ki?"

"Bu işleri pek bilmiyorum, yardımcı olursun."

"Bilemedim ki şimdi."

"Geleceksen çabuk üstünü değiştir gel, gelmeyeceksen de kahvaltıyı hazırla, diğerleriyle yemek ye ve okula gidin."

Y/n düşündü, daha yeni tanıştığı bir adamın arabasına binmek ona garip hissettirirdi, ama mantıken adamın evinde bir gece bile geçirmişti.

Levi ile git.♡ ("Portakal" bölümüne gidiniz.)
Evde kal.♡ ("Mango" bölümüne gidiniz.)

𝑻𝒉𝒓𝒆𝒆𝒔𝒐𝒎𝒆 ¦ AOT x readerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin