Odanın kapısının açıldığını duysam da kıpırdamadım. Duvara dönük bir şekilde yatıyordum.
"Yine yemek yemeyecek misin?" dedi Jeongin. Yanıma geldiğini, adım seslerinden anlamıştım. Yatağın çöktüğünü hissettikten hemen sonra omzumdan tutmuş ve yavaşça kendine çevirmek istemişti. İnatla dönmediğimde ise pes ederek iç çekti. "Biliyorum, hâlâ kızgınsın. Bana istediğin kadar kızabilirsin ama yemek yemen lazım."
"İştahım yok, siz yiyin."
Tekrar iç çektikten sonra, "Kitap okuyayım mı peki?" diye sormuştu.
"Hayır."
"Film izleyelim?"
"İstemiyorum."
Jeongin'in kadar üzgün olduğunu biliyordum fakat nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam edebilirdim ki?
"Yıldızlara bile bakmıyorsun." dedi üzgün bir sesle.
Derin bir nefes alarak doğruldum ve oturdum. Jeongin'le göz göze geldik. "Zamana ihtiyacım var. Yalnız kalsam olmaz mı?" diye sorduğumda elimi tutmuş ve tebessüm etmişti.
"Olur tabii. Yine de yemek yemen lazım, eğer istersen buraya getireyim yemeğini."
Gerçekten hiç yiyesim yoktu fakat yemeyeceğimi söylersem Jeongin daha çok üzülürdü. "Tamam." dediğimde başını sallayıp ayağa kalktı.
"Hemen getiriyorum."
•••
Jeongin, son zamanlarda yanıma uğramamaya başlamıştı. Yemeğimi de diğerleri getiriyordu. Normalde duygularını hissetmem gerekirken artık hissedemiyordum da.
Odadaki bilgisayar ekranına yaklaşarak, "Aya, Jeongin nerede?" diye sordum. Bir şey olduğundan şüpheleniyordum.
Bilgisayar ekranında, ben bu odaya yerleşmeden önce birlikte kaldığımız oda belirdi. Jeongin yatakta yatıyordu, rengi atmıştı.
"Hasta mı? Neyi var?"
Aya, önce Jeongin'in vücudunu taramaya başladı. Kısa bir taramadan sonra, "Yaşam enerjisi %53 azalmış." demişti.
Kaşlarımı çatarak, "Neden? Benim bilmediğim bir şey mi oldu?" diye sordum. Yaralandı desem, hemen iyileşiyordu. Yanlış bir şey de yediğini sanmıyordum. Acaba kendi insanları arasında olan bir tür hastalık mıydı?
Jeongin benim gözümde asla yaralanmayan ya da zayıf düşmeyen, çok güçlü biriydi. Ona bir şey olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi.
"Bu konuda mürettebattan bilgi alman daha doğru olur. Benim fazla bilgim yok."
Ekranda görünen Jeongin'in solgun yüzüne bakarken, "Tamam, teşekkürler Aya." dedim. Neyi olduğunu çok merak etmiştim.
Yaşam enerjisi tükenirse öleceğini biliyordum. Jeongin bana daha önce anlatmıştı fakat anlatmasaydı da bunu anlamak zor değildi.
Uzun zamanın ardından odadan çıktım. Alt kata inerek odaya geldiğimde kapının önünde konuşan diğerlerini görmüştüm. Beni fark edince susmuşlardı.
"Jeongin hastaymış. Neyi var?" dedim doğrudan konuya girerek.
Şaşırdılar. "Nereden öğrendin?" diye sordu Jisung.
"Öğrenirim ben. Söyleyin, neyi var?" Kendi aralarında bakıştılar, söylemeye çekiniyor gibilerdi. "Benden saklamanız gereken bir şey olduğunu sanmıyorum." dediğimde bakışmaya bir son verdiler.
Diğerlerine gergin bir bakış atarak, "Şimdi şöyle..." dedi Hyunjin. "Senin kalbin, eşinin kalbinden uzaklaştı. Jeongin de hem üzüntüden hem de senin ondan uzaklaşman yüzünden hasta oldu."