Kafasına geçirilen çuval yüzünden nefes alamayan ikili uyandıklarında sandalyeye bağlanmışlardı. Ancak bağlı oldukları halde hala kimse çuvalı çıkarma zahmetine girmemişti. Gözlerini açan Efe önündeki azıcık ışığı algılamaya çalışıyordu. Siyah bez parçası nefes almasını iyice zorlaştırıyordu. Ellerini oynattığı zaman bağlandığını anlayıp çırpınmaya başladı. Ayakları da sandalyenin ucuna kalın bir iple bağlanmıştı. Neler olup bittiğini çözmek gittikçe zorlaşıyordu. Hayatında hiç kaçırılan kişi kendisi olmamıştı. Kaybettiği çocuğunu, eşini vb arayan kişilerin bilinmezle olan mücadelesi hep tuhaf geliyordu. Bazı insanlar çocuğumun cesedi gelse buna da razıyım diyordu. O zamanlar Efe ne demek istediklerini yahut ölüsünü görmeye nasıl normal baktıklarını bilemiyordu. Gerek babasından gerek mesleğinden ötürü güvenlik dolu bir hayat sürmüştü. Yaptığı baskınlar dışında pek bir olaya karışmamıştı. Son anda hayatına giren en büyük olay Kartal Çaka sayılmazsa hiç kaybolma hissini tatmamıştı. Şimdi ilk kez en azından yalnız kalmadan kaçırıldığı için sevinçliydi. Kartal da büyük ihtimalle aynı mekanda bekletiliyordu. İkisini birbirine karşı kullanıp ölüm oyunu için dahi olsa aynı yere getirmeleri mümkündü. Çırpınırken çıkardığı sesler sonunda Kartal'ın uyanmasını sağladığında işittiği küfürler ilk defa mutlu etti polisi.
Kartal etrafı görmesini engelleyen torbanın değil Efe'nin başına iş gelme ihtimalinin derdine düşmüştü uyanır uyanmaz. Nereye geldiklerini ya da kimin kaçırdığını sonra düşünecekti. Zaten sevdiği kişi yaşamıyorsa başına gelecek şeyler bundan sonra pek umurunda olmazdı. Uyandığı andan sonra etrafındaki hışırtılarla kafasını sağa sola çevirdi. Fakat duyduğu sesleri kimin çıkardığından Emin değildi. Bir süre sonra ettiği küfürlerin karşılığını kıkırtı olarak aldığında sevindi. Neyse ki Efe onunla aynı odaya koyulmuştu, yoksa ortalığı dağıtacağı için büyük bir kaos çıkarırdı. "Kuşum sakin ol... Hayatın boyunca öğrendiğin bütün küfürleri bugüne mi sakladın?" Kartal ana dilinde dua edip İstanbul Türkçesini sövmek için kullanmıştı ancak Efe bunu bilemezdi. "Gene başıma kaldın diye sövdüm komser. Sen nereye gidersen bela arkadan koşuyor malum!" Efe sinirli çıkarmaya çalıştığı ses tonundaki alayı sezmişti."Mıknatıs gibi çekiyorum belayı ondandır kuşum. Çok çekici bir insanım malum!" Açılan kapı sesiyle ikisi de sustu. Galiba birazdan karanlık bir mahzene götürüp işkenceye başlayacaklardı. Kartal derin bir nefes aldığında duyduğu kadın sesini beklemiyordu. "Birbirinizle flörtünüz bittiyse bir an önce başlasak mı beyler? Yoksa işin sonu pek iyi bitmeyecek gibi." Kadın ikisinin kafasındaki torbaları çıkarmalarını işaret ettiğinde Efe ve Kartal rahatça ilk temiz havayı çekti. Gözleri ışığa alışıp görüntü algılayana kadar biraz vakit geçmişti. Sonunda kendilerine geldiklerinde önlerinde bacak bacak üstüne atmış çok güzel bir kadın vardı. Siyah dar elbisesi, uzun siyah botları ve özenle yapılmış makyajıyla yeterince çekici biriydi. Kaşları çatılan ikili anlamak istercesine birbirine baktı. Tanıdıkları birisi değildi. Birinin eski sevgilisi kafayı yiyip kaçırmaya karar vermediyse tabi.
"Evet görüyorum ki ikiniz de beni tanımıyorsunuz. Merak etmeyin kıskançlık krizine girip sizi kaçırmaya falan çıkmadım. Zaten konumuz bu değil. Ama birinden bahsedersem Kartal Bey eminin anlayacaktır. Değil mi kuşum?" Kartal dudaklarını yalayıp gönder gelsin manasında kafasını salladı. Hayatında hiç görmediği bir kadının onunla ne işi olurdu bilmiyordu ama böyle bir güzelliği görse pek unutacağını da sanmıyordu. Hele ki yeraltı dünyasında mutlaka bilinirdi. "Baybars desem? Ayy inanmıyorum dersin dimi kuşum? 97 yılına gidersen çözeceksin bütün olayı." Kartal aklına gelen ilk ihtimalle fokur fokur kaynamaya başladı. Duymaktan en çok nefret ettiği üç kelime tek cümlede verilmişti. Sandalyeda sarsılıp ipleri çözmek için ellerini hareket ettirdiğinde kadının hızla ayağa kalkıp tokat atmasını beklemiyordu. Aklına dolan anılar ve kilitlenen bedeni bir krizin habercisiydi. Yediği tokat sonrası son anda suya atılan balık gibi nefeslendi. Efe olayı anlamamıştı ama bu kadar şiddetli bir tepki verdiğine göre büyük bir şifreydi belli ki. "Kimsin sen?" Dişlerini sıkıp büyük bir nefretle söylediği cümle sonrası kadın sandalyeye eğilip Kartal'ın gözünden aktığını fark etmediği yaşı sildi. Efe tanık olduğu yakınlık sonrası hissettiği kıskançlığı saklamak için çenesini sıktı. Ne olup bittiğini anlamadan tepki verirse gülünç duruma düşme ihtimali vardı. Kadın hareketsiz kalıp aynı pozisyonda Kartal'ın üstüne eğildiğinde sarışın "vurursam kadın düşmanı sayılır mıyım" diye düşünüyordu. "Aslında beni tanıyorsun Kartal. Yani adımı duydun ama yüzümü hiç görmedin. Azat desem... Bilir msin?" Kartal tokat yiyince biraz daha kendine geldiği için kafasını çalıştırma görevini üstlenmişti artık. Azat onun üst makamlardan dolaylı olarak patronu sayılıyordu. Efe'yle karakola gittikleri ilk gün de komiseri oradan vurmaya çalışmıştı. Efe" herkesi kendin için çalıştırır, çoluk çocuğu hapse attırıp unutursun " dediğinde" yiyorsa onları içeri al" diyerek meydan okumuştu polise. Ancak onun bildiği kadarıyla Azat erkekti. "Biliyorum... Yani duydum ama siz ne alaka hanımefendi?" Kadın sırıtıp Kartal'a biraz daha yaklaştığında Efe huzursuzca kıpırdandı. "Yıllardır tanıdığın Azat benim Kartal." Sarışın duyduğu şeye inanmak istemeyen şaşkın yüz ifadesiyle geri çekildiğinde kadın sonunda ayağa kalkıp geriledi. Giderken Efe'ye attığı alaycı göz kırpma ve gülüş polisin artık açıkça sinirini bozuyordu. Ne dönüyordu bilmiyordu ama biraz önce yaşanan an kadar nefretlik olamazdı herhalde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{CopyCat}
FanfictionGece yarısı gelen bir posta artık yollarını ayıran Polis ve Mafyayı bir araya getirir. Çıngıraklı Mahallesini sarsan cinayetler Romanların birçoğunu tek gecede zanlı yapmıştı. İnsanların masumiyeti asıl katil İrfan'ın yakalanmasından sonra kanıtlan...