Gözlerimi açtım. Tuhaf bir sessizlik, tuhaf bir görüntü hakimdi baktığım yerde. Herkes siyah giyinmişti. Sessizce ağlıyorlardı. Yattığım çimenlerden kalktım ve onlara doğru yürümeye başladım. Ortada bir tabut vardı. Biri ölmüştü. Bu bir cenazeydi.
Tam o sırada birden büyük sessizliği bozan bir çığlık koptu. Biri yere yığılmış ağlıyordu. Onu görmek için yaklaştım. Sesi çok tanıdıktı.
"Tanrım! Onu kaybedemem! Ölmüş olamaz!"
Ağlayan kişiyi gördüğümde beynim durmuştu sanki.
"Beni bırakmış olamazsın! Gitmiş olamazsın!"
O kişi, bendim.
Ben neden buradaydım? Cenazelerden hoşlanmazdım. Hadi onu geçtim bu kimin cen... Bir dakika! Neymar değil, değil mi! O olamaz değil mi! Onu kurtarmıştım, değil mi!
Gözlerimden birkaç yaş düşerken tabuta doğru yürüdüm. Diğer ben de kalkıp tabuta sarıldı. Korkuyordum. Tabuttan onun çıkması halinde ne yapardım, bilmiyordum. Tanrım vücudum somsoğuktu.
"Seni seviyorum!" diye bağırıyordum. Kalbim durmuştu. Gözyaşlarım daha hızlı akıyordu. Sanırım Neymar ölmüştü. Lanet olsun o ölmüştü!
Beni tabuttan uzaklaştırmışlardı. Bir sandalyeye oturttular ve insanların son kez onun yüzünü görebilmesi için tabutu yarıya kadar açtılar. İnsanlar tek sıra halinde Neymar'a bakıp ne kadar iyi bir insan olduğunu söylüyorlardı. Tanrım! Onun ne kadar iyi biri olduğunu sadece ben bilebilirdim!
Cesaretimi topladım ve gözyaşlarımı silip tabuta yaklaştım. Yüzünü görmeye dayanabilir miydim? Bilmiyordum.
Tabutun önüne geldim ve tam gözlerimi açacakken "Ölemezsin Anne! Ölmüş olamazsın!"
Gözlerimi açtım tabuttaki kişiye baktım. Annemdi. Benim melek annem. Gözyaşlarımı daha fazla tutamadım ve tabuta sarılıp ağlamaya devam ettim. Korkum bir anda yok olmuştu. Neymar ölmemişti. Ama yıllar sonra annemi ilk defa böylesine yakından görmek beni yeniden ölümünün ilk yıllarındaymışım gibi yıkmıştı.
Ona yaklaştım ve soğuk, cansız yanağına bir öpücük kondurdum. Kulağına yaklaştım ve fısıldadım;
"Ona yardım et anne. Ben vurulduğumda yardım ettiğin gibi, ona da yardım et. Senin yanına gelmesine izin verme. Ona aşığım ve yaşayacak çok şeyimiz var. Belki imkansız olabiliriz ama vazgeçmek zorunda değiliz. Ona vazgeçmemesini söyle"
Birden uyandım. Tanrım, bu bir rüyaydı. Bu acıyı bir daha yaşamak istemiyordum. Sevdiğim birinin daha ölümüne dayanamazdım. Annemi kurtaramamıştık, ama Neymar yaşamak zorundaydı. Beni azda olsa seviyorsa, yaşamak zorundaydı.
Vücudum büyük bir korku ve kaybetme hissi ile yoğrulurken gözlerim ağlamaktan şişmiş ve kızarmıştı.
Hastane koridorunda bir o yana, bir bu yana yürüyen babama baktım. Ne düşünüyordu kim bilir? Ah Tanrım bu sefer herşey b*ka sarmıştı.
Rafaella elinde kağıt bardakta kahve ile yanıma geldi ve bana uzattı. Yutkundum ve boğazımın kupkuru olduğunu hissettim. Birşeyler içmek iyi gelebilirdi. Teşekkür edip elinden aldım. Yanıma çöktü ve dağılmış saçlarımı düzeltti.
"Konuşacak çok zamanımız var Elizabeth. O yüzden şimdi olanları anlattırıp seni yormak istemiyorum. Sadece .. Sadece umudunu yitirme. Abim güçlü bir insandır. Ben ona güveniyorum. O odadan sağ bir şekilde çıkacak" dedi sessizce. Ağlamamaya çalışıyordu ama o da içten içe korkuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Da Silva's Sister [Written by; Neymarable] TAMAMLANDI
Fanfiction* Kahramanımız Elizabeth'in, üvey kardeşi Neymar ile şiddetli anlaşmazlık sorunları vardır. İkisi de birbirlerine karşı son derecede kaba ve umursamaz davranır. Peki, bu davranışlar ne kadar sürer dersiniz? Merak ediyorsanız okumaya başlayın! ©All...