Sizlere sürpriz yaptım! Dün gece hiç uyumadım ve bölüm yazdım. Beğenmeniz dileğiyle!
...
Dün geceyi bir şekilde atlatmıştım. Ona çok uykumun geldiğini falan söylemiştim. Ama onu bu kararından vazgeçirmem imkansızdı. Bunun sonucunda da o gerçeği öğrenecekti. Bana yine kızıp gitmesinden korkuyordum. Bu sefer onu kaybetmek istemiyordum.
Yanımda uzanıyordu. Üstünde siyah pantolonundan başka birşey yoktu. Nefes alıp vermesiyle inip kalkan gövdesine baktım. Tanrım o bir insanlık harikasıydı. Bazen abarttığımı düşünüyordum ama bu hemen geçiyordu. Çünkü o bu sıfata yakışıyordu.
Sessizce yanından kalktım ve dolabımı açıp uzun, askılı, uçuş uçuş, renkli bir elbise giydim. Saçlarımı taradım ve bir papatya tacı taktım. Bugün evde durmayacaktık. Gezmemiz gerekiyordu. Yalnız kalmamamız gerekiyordu.
Bu yüzden hızla odadan çıktım ve mutfağa indim. Piknik yapmak güzel olabilirdi. Rafaella ve Sam'i de çağırabilirdik. Hatta Colin bile gelebilirdi. Tanrım! Onu hiç aramamıştım! Annesi ne durumdaydı? En son hastaneye kaldırılmıştı.
Hızla telefonumu aldım ve onu aradım. Annesinin gayet iyi olduğunu ve birazdan taburcu olacaklarını söyledi. Bana neler yaptığımı sorduğunda ona herşeyi anlatmıştım. Sevindiğini, artık telefonunu kapatması gerektiğini söyledi. Bende annesine geçmiş olsun dileklerimi iletip telefonu kapattım. Onun adına sevinmiştim. Üzülmeyi hak etmiyordu.
Bir an önce işe koyulmam gerekiyordu. Piknik sepetini çıkardım ve orada atıştırmak için birşeyler hazırlamaya başladım. Neymar'ın bu piknik fikrine pek olumlu bakacağını sanmıyordum ama eğer benimle küs kalmak istemiyorsa, gelecekti.
Herkes için ikişer tane sandviç hazırladım ve piknik sepetine yerleştirdim. İçecek olarak da meyve suyu koymuştum. Yere sermek için ise piknik bezini güzelce katladım ve sepetin içerisine yerleştirdim. Merdivenlerden gelen gıcırtıyla kafamı o yöne çevirdim.
Neymar'dı. Saçları birbirine karışmıştı. Esneyerek yanıma doğru yürüdü.
"Bu da nedir?" dedi gülümseyerek. Sepeti gösteriyordu. Gülümsedim ve sepeti tutup "Piknik sepeti, Neymar. Piknik yaparken kullanılır"
Güldü. Olağanüstü tatlı görünüyordu. Ve sanırım ben ölüyordum.
"Onu biliyorum. Neden burada?" Saçlarını düzeltti ve kendine bir bardak su doldurdu.
"Pikniğe gidiyoruz" dedim gözlerimi kısıp gülümseyerek. İçtiği suyu birden püskürdü. Kendimi kahkaha atmamak için zor tutuyordum. Çenesinden aşağı akan suyu sildi ve bana baktı.
"Evde kalsaydık?" dedi hüzünle karışık bir gülümseme ile. Güldüm ve yanına gidip elimi yanağına koydum.
"Bugün hava çok güzel sevgilim. Neden evde kalalım ki?" dedim. Gözlerini devirdi ve elimi yanağından alıp tuttu.
"Bilerek yapıyorsun" dedi. Güldüm.
"Bilerek falan yapmıyorum. Rafaella ve Sam'i de çağıracağım. Colin'i de davet edecektim ama şuan şehir dışında" dedim. Sepetin yanına gittim içindekileri düzeltmeye çalıştım.
"Bana bu piknik hakkındaki fikrimi sormamanı geçtim, Colin'ide çağıracaktın yani? Doğru, o senin en yakın dostun. Birde eski sevgilindi galiba?" dedi. Sinirlendiğini sezmiştim. Colin ile bir türlü yıldızı barışmıyordu. Aslında araları kötü değildi ama Neymar onu kıskanıyordu.
"Neymar lütfen. Konumuz bu değil. Pikniğe gidiyoruz ve Rafaella'larıda çağırıyoruz. İtiraz istemiyorum" dedim. Nefesini verdi ve elindeki bardağı sinirle tezgaha koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Da Silva's Sister [Written by; Neymarable] TAMAMLANDI
Fanfictie* Kahramanımız Elizabeth'in, üvey kardeşi Neymar ile şiddetli anlaşmazlık sorunları vardır. İkisi de birbirlerine karşı son derecede kaba ve umursamaz davranır. Peki, bu davranışlar ne kadar sürer dersiniz? Merak ediyorsanız okumaya başlayın! ©All...