"Ben iyiyim baba. Hasta muamelesi yapmayın lütfen" dedim ve yatırıldığım yataktan kalktım. Birden dengemi kaybeder gibi olmuştum. Yine.
"Saat geç oldu zaten kızım. Sabahtan beri koridorlarda sürünüyorsun. Az önce de bayıldın. Biraz uyuyup dinlenmen gerekiyor"
Nefesimi bıkkınlıkla verdim ve saçlarımı geriye sürdüm. Ona laf geçirmek imkansızdı. Bu yüzden cevap vermeden yanından ayrıldım. Odadan çıktığım gibi Colin karşımda belirdi. İrkildim.
"İyisin, değil mi? Kötü hissetmiyorsun?" dedi. "Merak etme Colin, yaşayacağım"
Babam hemen yanımızdan geçti ve "Dinlenmesini söyleceksen hiç boşuna kendini yorma. Ben denedim, o lanet olası yatakta az da olsa uzanmamakta kararlı"
Gözlerimi devirdim ve babam iyice uzaklaştıktan sonra "Ah! Neden herkes Neymar orada yaşam savaşı verirken benim yatıp dinlenmemi söylüyor?"
"Çünkü senin de dinlenmeye ihtiyacın var. Seni düşünüyoruz Elizabeth, herkes senin iyiliğini istiyor" dedi. Bu saçma bir bahaneydi. Beni düşünüyorlarsa, burada Neymar'ın yanında kalabilmeme izin verirlerdi.
"Lütfen beni düşünmeyin Colin. Ben kendi başımın çaresine bakabilirim" dedim. Başına yere çevirdi ve birşeyler mırıldandı.
"Efendim? Duymadım" dedim. O ise "Önemli değil, boşver" deyip yeniden ameliyathanenin olduğu koridora doğru yürüdü. Bende peşinden yürüdüm.
Hayatımın en zor saatlerini geçiriyordum. Ona hiç bu kadar uzak kalmamıştım, sanırım. Ayrı bile olsak kalplerimiz bir olurdu. Şimdi ise o içeride yaşamaya çalışıyor ve beni düşünecek vakti yok.
Çok korkuyorum. Ya ona birşey olursa? Ya onu kaybedersem soruları başımın etini yiyor, hatta kafatasıma kadar ulaştı. Kendimi onun yaşayacağına, savaşı kazanacağına inandırmaya çalışıyorum ama olmuyor. Sanki birşeyler kendimi kandırmamı istemiyor gibiydi.
Onun o ameliyathane kapısından çıkamaması halinde, sanırım bende ölecektim.
Bu gerçekten çok zor. Sevdiğiniz adamın gözleriniz önünde bıçaklanması, acı çekişi, gözyaşları, size bakışları .. O ellerinizden kayıp gidiyor ve siz hiçbirşey yapamıyorsunuz. Öylece bakakalıyorsunuz. Ve en sinir bozucu olan şey de bu.
Everlyn'in yanına oturdum ve elini tuttum. Oldukça kötü görünüyordu. Rafaella annesinin saçlarını topladı ve gözyaşlarını silip "Ben lavaboya gidip hemen geleceğim anneciğim"
Everlyn başını salladı ve bana yaslandı. Rafaella gitmişti.
"Evet, biraz sinir bozucu bir oğlum olduğunu biliyorum. İnsanı deli eder. Kavga etmeyi sever. Ama bu kadarını .. Ah, birtanem orada yaşamaya çalışıyor Elizabeth" dedi ağlayarak. Bende ağlamaya başlamıştım.
"Bunu hak edecek ne yaptı benim oğlum?" dedi ve bana sarıldı. Kalbim dağılmıştı. Bende ona sıkıca sarıldım.
Babam bizi az öteden izliyordu. Colin ve Joanna'da yanındaydı.
...
Beklemek, Dünya'daki en kötü şeydi. Hele de sonucunda yıkılacağınızı veya sevinçten dört köşe olacağınızı biliyorsanız. Bende böyle ellerim bağlı bekliyordum. Ya yıkılacak ya da sevinçten dört köşe olacaktım.
Babamın beni sarsmasıyla kendime geldim. Sanırım dalmıştım. Bana elindeki tost ve çayı uzattı. Etrafıma bakındım. Herkesin elinde tost ve çay vardı fakat suratları aynısı gibi asıktı.
Midemin aniden bulanmasıyla birlikte hemen yerimden kalktım ve sakince "Ben bir lavaboya gideceğim" dedim. Babam "Seninle gelmemi ister misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Da Silva's Sister [Written by; Neymarable] TAMAMLANDI
Fanfiction* Kahramanımız Elizabeth'in, üvey kardeşi Neymar ile şiddetli anlaşmazlık sorunları vardır. İkisi de birbirlerine karşı son derecede kaba ve umursamaz davranır. Peki, bu davranışlar ne kadar sürer dersiniz? Merak ediyorsanız okumaya başlayın! ©All...