Silah sesiyle birlikte tüm Urfa meydanı durur. Sokağın başından koşturarak gelen Mehmet Ağa'nın başını çektiği vefa aşireti tüm olayı görmüştür. Olayın şokuyla kimse kıpırdayamazken Ali olduğu yerde dizlerinin üzerine düşer. Bununla birlikte Adil ağa havada duran silahını indirir. Yüzünde pis bir gülümseme oluşur. Etrafta Açelyanın acı dolu feryadı duyulur.
Açelya : ABİİİİİ!!!
Ali dizleri üstündeyken hırıltılı bir sesle yüzündeki acı spazmı eşliğinde güler.
Adilin tam gözlerinin içine bakarak sağ tarafına doğru yığılır.
Açelya feryat figan abisinin yanı başına koşarken Nazlı şok içinde babasına bakıyordur. Adil mimik oynatmadan akasını dönerek çekip gider. Babasının gittiğini gören Nazlı da Ali'nin başına oturur karnındaki kurşunun girdiği bölgeye baskı yapar. Korkudan elleri titrerken yaşlar gözünden sessizce süzülüyordur.Açelya : (Ağlayarak) Abii nolur ölme abiğ!
Ali : (Yerde Kıvranırken) Bişey yok! Ağlama.
Nazlı : A- Ali, V- Vuruldun! Nasıl bir şey yok. Kanıyor!
Ali : İlk vuruluşum deil. Merak etme. Bir şey yok, sakin olun.
Ali karnındaki acı ile dişlerini sıkarken insanlar başına toplanmaya başlamış Mehmet Ağa ise Adamları ile birlikte doğrudan yanına gelmişti. Oğlunun gözlerinin açık olduğunu görünce derin bir oh çekti.
Mehmet Ağa : Çabuk arabaya bindirin oğlımi, hastaneye gidiyik hayde!
Resmen Urfadaki tüm Vefa aşireti gencinden yaşlısına hastanenin önüne toplanmıştı. Bir gurup çalışanlarla tartışarak içeriye girmeye çalışsada güvenlikler tarafından durdurulmuştu.
Ali direkt ameliyata alınmıştı. Kapıda kanlı elleriyle kalan Açelya ve Nazlı ağlarken olayı duyan konak halkı hastaneye gelmişti. Vuslat kendini bir o duvara bir bu duvara vura vura ağıt yakarken Aşye ise yarım ağız üzülüyordu. Harika az da olsa endişeliydi. Tarladaki marabalara bakmaya giden Ferman ise en son gelen olmuştu.
Ferman : Nasıl oldu bu ağam? Meydanın ortasında ne cesaret Vefa'ların kanını taşıyan birine !
Mehmet Ağa : Adil ibinesinin işidir oğıl. Hele Ali sağ sağlim içerden çıksıyda cezasını kesecağaz elbet.
Ferman : (Nazlıya dönerek) Başımıza ne geldiyse senin yüzünden!
Vuslat : (Ayaklanarak) Ferman ağa doğri söyliyir ha! Baban biter sen başlarsin, sen bitersin baban başlar!
Harika : (Yarım ağız) Uğursuz...
Hedeflerin kendine dönmesi ile şaşıran Nazlı hiç birine cevap vermedi. Başını önünden kaldırmazken tek düşündüğü Aliydi. Zira gözünün önünde devrilişi onu sarsmıştı. Derken ameliyathanenin kapıları açıldı ve doktor içeriden çıktı. Mehmet Ağa hızla ayaklandı.
Mehmet Ağa : Biye söyle oğlım nasıldır Doktur?
Doktor : Merak etmeyin. Ciddi bir şey yok. Kurşun karın boşluğuna isabet etmiş. Yarayı temizledik, bu gün hastanede kalır. Bir aksilik olmazsada yarın taburcu ederiz.
Mehmet Ağa : Eyvallah doktur. Dile benden ne dilersen.
Doktor : estağfurullah işimizi yaptık.
Ali'nin iyi olduğunu öğrenen herkes derin bir oh çekmişti. Odaya aldıkları sırada sedyede yatan oğlunu gören Vuslat ağlayarak sarılmıştı. Açelya da Nazlıya sarılarak rahatlamıştı. Ali'nin odaya yerleştirilip uyanmasının beklenildiği sırada Mehmet Ağa ve Ferman, Adil ağa'yı bulmak için dışarı çıkmışlardı. Hanımlar ise hâlâ hastanedeydi.