"Hyunjin!" kapıyı yumrukladıktan sonra tekrar seslendi.
"Aç şu kapıyı!"Hyunjin anlık gaza gelerek Felix'in elinden telefonunu kaptığı gibi tuvalete koşmuştu. Ekran kapanmasın diye de dokunup duruyordu. Koridorun sonuna kadar koşup içeri girip kilidi kapatana kadar gerilimden kalp krizi geçirebilirdi.
"Açmayacak mısın?!"
Felix de o an ne olduğunu anlamaya çalışırken peşinden koşmaya başlamıştı bile. Tam arkasından koşarken ona seslenmeyi de ihmal etmiyordu.
Kabinde heyecandan kalbi deli gibi atan Hyunjin, kendi telefonunu da çıkarıp gruptan çıkmış ve ardından mesajları Felix'den silmişti. Usulca kilidi ve kapıyı açtıktan sonra dışarıya doğru bir adım attı.
"Neler karıştırdın?"
Telefonu almak için ve karşısındaki çocuğu sıkıştırmak için hamle yapmıştı.
Üzerine doğru eğilmeye başlayan Felix yüzünden sağ tarafa doğru usulca adımlar atıp en sonunda yarım bir daire çizmiş ve duvarı arkasına aldığında Felix tarafından durdurulup, onun sol koluyla engellenen Hyunjin duruşunu dikleştirmiş, ve karşısındaki çocuğa yukarıdan bakmıştı.
Heyecanlıydı, gergindi. Evet vereceği tepkiden ve olacaklardan korkuyordu ama yine de bakışı cesaret doluydu, korkusuzdu.
Felix karşısındaki çocuğun yüzünü, bakışlarını incelerken, onun aniden hareketlenip kendini de tutup çevirmesiyle beraber duvara yaslanan kişi olmuştu. İtiraf etmeliydi, bu hareketi beklemiyordu. Ama şaşkınlığını gösterecek de değildi.
Telefonu eline tutuşturmuştu Hyunjin onun. Felix bir ona bir telefona kısa kısa bakışlar atarken kilidi açmış ve telefona bakıyordu. Fotoğraflar silinmemişti?
Hyunjin, hareketlenmeye başlayıp üstünden çekildiğinde ve kapıya ilerlediğinde onu sol kolundan tutmuştu. Neden birden böyle bir refleks göstermişti bilmiyordu ama yapmıştı. Belki de onunla daha fazla durmak istiyordu?
"Bir şey silmemişsin."
"Vazgeçtim."Felix'in, telefonu alıp kaçması, duvarla arasına alması, fotoğrafları silmemiş olması ve verdiği cevabının da etkisiyle duraksamış yüzünü fırsat bilip tekrar hareketlenip kapıdan çıkmıştı.
İki saniye öyle kaldıktan sonra hemen peşinden Felix de çıkmıştı.
Hyunjin 'in kalbi deli gibi atıyordu. Yere yığılabilirdi şu an. Her ne kadar seviyor olsa da sürekli ona yapışacak değildi. Az diyalog kuran biri olsa da genellikle istemeden sevdiği kişilere çıkışırdı. Daha yakın, daha iyi konuşmak isterken istemeden kurduğu azarlayıcı cümleler de oluyordu.
Sınıfa doğru yürürken aklından geçirdiği şey:
sınıfa gidip en arkaya, sırasına geçip az önce yaşananların devamı olsaydı ne olurdu gibi hayaller kurmaktı.Sınıfa girdi. Yerine oturdu, arkasından gelen Felix 'i fark etmeden. Peşinden onun da önündeki sıraya ters bir şekilde oturup ona hesap soran bir yüz ifadesiyle baktığını gördü. "Neden gittin?"
Sınıfa adın attığında ekibin ona bakmasıyla senaryo kurma işini ertelemek zorunda kalmıştı.
Peşinden Felix de kapıda gözükmüştü.
"Nerdesin, öldün sandık."
"Abartma Changbin." Söylenerek, gözlerini de devirerek çocukların yanına doğru yürümüştü. Otururken de eklemeyi unutmadı. "Yemedik çocuğu."Hyunjin küçük ama ağırca gülümseyip yerine doğru adımlamıştı ki Chan ona seslendiği için durup ona dönmek zorunda kaldı.
"Nereye, gelsene yanımıza?"
Changbin yanındaki boş sandalyeye elini iki kere vurup onu çağırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonim || Hyunlix
Novela Juvenil"Lixie, 3 yıldır senden hoşlanıyorum." "Hey, orda mısın!?" Sınıfın sessiz,utangaç çocuğu Hyunjin ve onun okulun kavgacı çocuğu Felix'e olan hoşlanma hikayesi