9

116 7 7
                                    

"Hocam beş dakika kalmış işte çıkalım ne olacak?"
"Olmaz."
"Hocam yedi dakika yok mu?"
"Ya sus. Yedi dakika kaldıysa beş dakika kalmış demektir."
"Çocuklar susun geçin yerinize, hadi!"

"Jisung 1 dakika erken çıkmak için kendini verirsin."

Son dersin son yedi dakikasıydı. Öğle arası boyunca çardakta oturup sohbet edip birbirlerine sataşmışlardı. Jeongin başkalarına karşı biraz utangaç olduğu için başta çekinmişti. Ama sonra Hyunjin ile anlaşabileceğini düşündü ve ona da sataşmaya başladı.

Şimdiyse Hyunjin en arkada, kendi sırasında yavaş yavaş karaladığı defteri ve kalemini topluyordu. Sınıf çoktan kopmuştu dersten.

"Hocam zil çaldı! Çıkıyorum!"

Zilin sesini duydukları gibi kapıda biriken öğrenciler birbirini ittirerek dışarı çıkmaya başlamıştı. Hyunjin de ayaklanmış ve sınıftan çıkmıştı.

"Şimdi, nereye gidiyoruz? Son karar ne ya?!"

Arka taraftan Felixler geliyordu. Ve Hyunjin' in ilgisi çoktan oraya kaymıştı ve tüm dikkatiyle arka tarafı dinlemeye başlamıştı bile.
Changbin 'in sesini duyar duymaz hemen kulak kesilmişti bakışlarının odağını değiştirmeden ve yürümeye devam ederken.

"Ya ben diyorum pizza yiyelim diye!"
"Ne pizzası abi ya başka bi şey yiyelim."
"Jisung utanmasan kahvaltıyı da pizzayla yapacaksın."
"Yapmadığımı kim söyledi, hıı?" Çocuk çocuk hareketler yapıp ellerini yanaklarının hizasına getirip sallarken dilini de çıkarmıştı Chan' a karşı.

"Geri zekalı. Yemin ediyorum geri zekalı."

Felix ikiliyi izlerken ortaya bi gülücük bırakmıştı. Bu atışmalar ona komik geliyordu. Hoşlanıyordu bundan.

Jeongin' in "A Hyunjin değil mi o? Hyunjin!" diyerek Hyunjin' e seslenmesiyle o tarafa bakmıştı.

"Hyunjin mi? Abiye ne oldu Jeong?"
"Ağzım başta öyle alışmış...üzgünüm.." Chan' a masum bakışlar atmıştı.

Hyunjin ismini duymasıyla arkasına, onlara doğru dönmüştü. Sıcak bir gülümseme sundu ve elini kısa bir süreliğine kaldırıp selam verdikten sonra indirdi. Diğerleri onun yanına yaklaşmıştı. Jeungin onu fark edene kadar çoktan zemin kata gelmişlerdi bile.

"Naber Hyunjin?"
"İyiyim Seungmin. Sen?" Aynı sınıftalardı bütün gün. Daha öğle arasında beraberlerdi. Garipsedi bu soruyu ama yine de samimi bir şekilde gülümsemişti cevapladıktan sonra.

Seungmin de o an ne diyeceğini bilemediği için ortaya klasik soruyu atmıştı.

"Eve mi Hyunjin? "
"Bak hâlâ Hyunjin diyor ya."
"Ya ağzım alıştı, onun için çalışmam lazım. Hyunjin..sana Hyunjin dememden rahatsız oluyor musun?"
"Evet, köle."
"Hayır, asla." Felix ve Hyunjin aynı anda cevaplamıştı. Felix öylesine sataşmak istemişti Jeongin' e.

Felix' e birkaç saniye baktıktan sonra Jeongin 'e döndü ve devam etti.

"Rahatsız olmuyorum, ben böyle konuları takmam bana istediğin gibi seslenebilirsin."
"Bak, duydun mu Chan hyung!"
"Chan cidden yaşlı başlı amca gibi davranmadığında dünyamız."
Cümlesinin sonuna doğru hızını arttırıp öne geçmişti Jisung. Okul bahçesinden çıkmışlardı şimdi.

"Ee, nereye şimdi? Madem pizza değil?!"
Hyunjin susmuştu. Diğerlerinin konuşmasının arasına girmemeyi düşünmüştü.

"Dışarı, yemeğe gideceğiz." Bunu diyen adımlarını bir tık hızlandırıp yanına gelen Chan'dı.

Changbin de atıldı.
"İstersen sen de bizimle gel?"
Sonuçta yanında bir yere gideceklerini konuşmuşlardı. Davet etmemek çok büyük ayıp olurdu. Hem grupta onunla sıkıntısı olan yoktu.

Anonim ||  HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin