Offense'nin son bölümünüde attım dün. İçimdeki boşluğu çok belli. Benim için güzel bir anı olarak kalacak umarım sizler içinde aynı olur. Kafamadaki final olmasada mutluyum. İleride yayınlayacağım ficler icinde heyecanlıyım. Sinless ve Pirates Of the Dark Ocean'u çok sevin.... Bu arada Taehyung 25 Jungkook 27 yaşında. Soojin de 24. Yazım yanlışları varsa belirtin düzelteyim. Bol bol oy ve yorum istiyorum okuyanlardan.
Remedy keyifli okumalar diler.
('◔‿ゝ◔')━☞👑
¦
¦
¦Büyük ahlaksızlıklar için büyük aptallar lazımdır.
¦
¦
¦"Bu size ait. Kuzey hükumeti bize ait üniformayı giyeceğiniz için müteşekkir. Dileriz devletimize hizmette kusur etmezsiniz"
Albay gerkinlikle yutkundu. Kirli çamaşırlar bir bir saçılmıştı ortaya. Oğlunun delici bakışlarını sırtında hissederken hafif hafif titremeye başlayan ellerini uzatıp kutuyu aldı. Subaylar kutuyu teslim ettikten sonra *iyi günler* dileyerek uzaklaştılar. Albay tek elini boşa çıkarıp kapıyı kapattı. Tedirginlikle arkasını döndüğü an bu defa oğlunun tiksindiğini çekinmeden ifade ettiği yüzüne baktı.
"Sen... Sen nasıl yaparsın bunu?" hayal kırıklığı ve ihanetin içinde yarattığı boşluk ve öfkesi sesine yansıyordu.
"Baba....s-sen?" cümlesini bitiremedi onlara doğru bir adım atan Soojin. Annesi ile başından beri her şeyi uzaktan izliyorlardı. Bayan Kim ise konuşmadı. Ne söyleyebilirdi ki?
"Konuşsana! Nasıl ihanet edersin!? Onurun nerede senin?!" dedi Taehyung tükürürcesine konuşuyordu. Ağzından çıkan tek bir kelimeyi bile önemsemiyordu. Önemsemeyecekti. Babası ülkesini satarken önemsememiști. Taehyung mu kelamlarını önemseyecekti? Hayır! Aksine babasını utandırmak kırmak için elinden gelini yapacaktı. Zira bu ona haktı.
Albay susmaya devam etti. Bu oğlunu imkanı varmış gibi daha çok sinirlendirdi. Öyle ki bir kaç adımda babası ile arasındaki mesafeyi kapatıp karton kutuyu babasından elinden çekip aldı. Babası karşı çıkmazken Taehyung kutuyu sinirle açıp içindeki uniformaya baktı. Öfke bedenini titretirken histerik bir gülüş yüzüne yerleşip kaşları mide bulandırıcı bir şeye bakıyormuş gibi çatıldı. Üniformayı kutunun içinden çıkarıp bir paçavra misali babasının ayaklarının dibine fırlattı.
"Nasıl onların tarafına geçersin?! Ellerine, bu formların üzerine bizim milletimizin kanı bulaşmış bir avuç barbarın tarafına nasıl geçersin?! Aklım almıyor! Ülkeni nasıl satarsın!?" dedi elindeki kutuyu gelişi güzel bir köşeye fırlatırken. Kutunun yere çarptığında çıkardığı ses onları sessizce izleyen iki kadını ürküttü.
"Zaten satılmış bir ülkeyi beni mi düşüneceğim! Bizim için en iyisi neyse onu yaptım ben." dedi Albay sonunda ağzından bir kaç kelam çıkmıştı.
Taehyung sinirle kahkaha attı "Satılmış bir ülke mi?" dedi dalga geçer bir tınıda. Ülkesini savunan onca kişi vardı. Babası resmen üste çıkmak için beyhude sözler ediyordu.
"Taehyung, oğlum anlıyorum şuan sinirlisin lakin bizim için doğru olan buydu. Güney Kore çoktan teslim oldu. Sadece Kim Namjoon'un ordusu ve yandaşları savaşı durdurmak için bir şeyler yapıyor. Lakin kafi değil. Kim Namjoon da farkına varacak ve Kuzey Kore galip gelecek. İşte o zaman ve şimdi yaşamak istiyorsak tarafımızı belli etmeliyiz. Kuzey Kore'ye karşı şansımız yo-"
"Benim babam..." dedi Taehyung. Kalbinde zelzeleler oluyordu. Yıkılacaktı çünkü yıkmıştı güveni. Yıkılmış babası kolonlar altında kalmıştı. "Bunları benim babam söylüyor olamaz. Benim babam vatanını severdi. Vatanına sadakat ile bağlıydı!" diye ekledi sesi titrerken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sinless ¦ Taekook
FanfictionKuzey ve Güney arasında savaş çıkmıș. Kuzeyli askerler Güney'e işgal etmek için gelmişti. Peki savaş ortasında yeşeren aşk filizleri büyüyüp ağaç olabilecek miydi? "Aranızdaki aşkı fark etmemek mümkün değil. Birbirinizi çok seviyorsunuz." "Ama O Gü...