Ömrümün Sonuna Kadar

1.9K 231 256
                                    

Artık her bölümün başına ezberimde olan bazende kenara köşeye sakladığım muhteşem şiirleri yazacağım. Lütfen okuyun çünkü çok güzeller. Çok uzun süredir bölüm atmıyorum kaç hafta oldu yahu. Çok özledim siziiiiii. Merak edenler olmuşș yerim sizi. Açıklama yapamadığım ve yeni bölüm atamadığım  için suçlu hissediyorum. Umarım çok okuyucu kaybetmem....Bu arada birden yine bölüm atmayı bırakırsam yoğun bir çalışma dönemi içinde olduğum içindir. Büyük ihtimalle çok uzun süre sonra dönerim belki iki hafta belki üç hafta belki bir belki iki ay ve her an ortadan kaybolabilirim. Ben yokken fic size emanet 💪🏻

Bölüm kısa oldu bu yüzden üzgünüm lakin on altıncı bölüm daha uzun.

Remedy keyifli okumalar diler.

(´◔‿ゝ◔')━☞👑

×
×
×

Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi

Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.

Sen karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel

O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle

Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce

Yerçekimli Karanfil - Edip Cansever

×
×
×

Bayrak tamamen açılıp Kuzey Kore bayrağını kapattığında alkış ve çığlıklar kesildi. Herkes hayretle açılmış gözlerle bayrağa bakarken Kumandan ve diğer askerler arkaya dönüp baktığında Kumandan sinirle soludu. "İndirin şunu!" diye haykırdı. Albay Min aldığı emirle silahını çıkardığı gibi iplere ateş etti. İpler bir bir koparken oraya akın eden Güneyli vatandașlar ipleri kopan ve düşmek üzere olan bayrağı fark ettiklerinde hepsi  koşarak bayrak düşmesin diye siper oldu. Bir millet yeniden uyanıyordu. Bayraklarını yere düşmesin diye tutuyorlardı lakin düşman buna bile müsaade etmemiş bayrağın altına geçip yere düşmesini engelleyen vatandaşları emir almamalarına rağmen tek tek vurmuşlardı. Beyaz bayrak saniye saniye kan ile yıkanırken bir tarih daha yazıldı. Tarih kitapları şöyle bahsedecekti;

Bir millet uyandı, bir millet bayrak uğruna sonsuza uykuya teslim oldu.

Silhalar patlarken bir araya toplanan insanlar çığlık çığlığa sağa sola kaçmaya başladı. Taehyung şahit olduğu katliamı kocaman açılmış gözleri ile izliyordu. Donakalmıștı.

Teğmen'in gözleri o kadar kalabalık arasından sevdiği adamı bulduğunda içini kaplayan endişe ile hızlı hızlı koşarcasına bir kaç adım atıp Taehyung'un başına kolu ile siper olarak oradan uzaklaştırdı. İnsanlardan uzak tenha bir çıkmaz sokağa girdiklerinde Jungkook önce etrafa bakınıp daha sonra titreyen bedene döndü.

"Taehyung" dedi fısıldar bir şekilde. Lakin Taehyung onu hiç duymamış gibi sarsılarak ağlamaya devam ediyordu. Teğmen titreyen bedenin koluna dokunduğunda Taehyung kafasını kaldırıp ona bakan boncuk gözlerle kızaran kehribar gözlerini ile birleştirdi. "Taehyung. Sakin ol" dedi Teğmen. Taehyung buna karşılık içinde hissettiği kasvetli kötü duygular ile Jungkook'un koluna tutundu.  "Ö-öldüler" dedi ardından yutkundu. Suçlu hissediyordu. Şimdi nefes almak bile zordu. "B-bizim yüzümüzden ö-öldüler." diye devam ettiğinde Jungkook'un kaşları merakla çatılırken Taehyung'un bacakları bedenin taşıyamamıș öne doğru sendelmesine neden olmuştu.

Sinless ¦ Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin