Bu bölüme başlamadan önce sevdiğiniz ya da etkilendiğiniz hüzünlü bir şarkıyı bırakın ve sonuna kadar onu dinleyin. Ben Jungkook Stay Alive şarkısını seçiyorum. Bu bölüm bazı şeylerin başlangıcı için ilk adım... Unutmayın Sinless sınırları içinde her an her şey olabilir. Bu arada aklıma bir şey geldi. Bölüm yazarken dedim ki acaba Namjoon'u Jungkook'un ölen abisi mi yapsam sonra durup bu fikre güldüm sjsjsjs. Öyle bir şey olsaydı tepkiniz ne olurdu?
Bu arada geçen bölüm yüz yorumu aştık. Çok mutlu oldum çünkü farklı kullanıcı isimleri gördüm. Fikirlerinizi ve hislerinizi çekinmeden paylaştığınız için teşekkür ederim ❤️. Bu bölümde iki yüz yorumu geçiyor mușuz falan hsshshsh. Bence oluruz ya 3484 kelimelik bölüme çok fazla yorum gelir diye düşünüyorum 🤔
Remedy keyifli okumalar diler.
(´◔‿ゝ◔')━☞ 🧻
×
×
×
"Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.Özdemir Asaf - Lavinia
×
×
×"S-sadece aç olduğunu düşündüm. Akşam yemeğinde yoktun. Saat on ikiyi geçmek üzere." dedi Jungkook, düşüncelerini açıkça ifşa etmekten çekinmemiști. Taehyung ise yeniden iç çekmişti. "Dediğim gibi sizi alakadar eden bir şey yok. Benden uzak durun Teğmen." dedi ve Jungkook'un tek kelime daha etmesine izin vermeden yürümeye başladı. Yaşadığı bu his bedenine çok ağır geliyordu öyle ki göğüs kafesi sıkışıp duruyor kalbi içine sığmıyordu.
En nihayetinde odasına ulaştığında sırtını kapıya yaslayıp derin derin nefesler çekti içine. Ardından canını acıta acıta atan kalbine bastırdı sağ elini. "Yapma artık, acıma." dedi yanaklarından çenesine doğru süzülen göz yaşları eşliğinde bir hıçkırık firar etti kiraz rengi dudaklarından. Tükenmiş hissediyordu Taehyung. Yenilmiş hissediyordu. Jeon Jungkook'a karşı kalbinin yenildiğini hissediyordu. Kalbi yenilmişti lakin aklı kalbinin yenilgisini kabul etmiyor savaşmaya çalıșıyordu, işte onu en çok yoranda buydu. Aklı kaybedilmiş bir savaşta hala savaşmaya çalışıyordu. Aklının kalbi ile olan savaşından bıkmıştı. Haklı çıkan aklıydı lakin içini en çok kanatanda buydu çünkü o en başından beri kalbinin haklı çıkmasını arzulamıștı. Ya da Jeon Jungkook'un onu gerçekten seviyor olmasını...
...
Sabahın ilk ışıkları tüm şehri aydınlatalı çok olmuştu. Saatin on ikiyi geçtiği, öğle olduğu vakitlerde şehrin meydanı kalabalıktı herkes bugün olacak idamı seyretmek için gelmişti. Seyretmeye gelenler arasında Taehyung, ailesi ve arkadaşlarıda vardı. Lakin o kendini suçlu hissettiği ve Jungkook orada ona daha yakın olacağı için en arkada durmayı seçmişti. O sessiz sakince beklerken bayan Hyejin oğlunun koluna dokundu. Taehyung annesinin dokunuşu ile irkilirken annesi oğluna tebessüm etti. "Neden bir kaç gündür dalgınsın? Bir sorun varsa anlat annene bebeğim" dedi en yumuşak ses tonuyla. Taehyung iç çekti ve kafasını iki yana salladı "İyiyim anne" dedi. Bunun üzerine annesi gülümsedi "Nasıl olduğunu sormadım ki Taehyung. Neden dalgın olduğunu sordum" dediğinde Taehyung'un güneş ışığıyla daha da çok parlayan kehribar gözleri doldu. Annesi oğlunun dolan gözlerini fark ettiğinde elini usulca oğlunun sırtına koydu ve yavaş yavaş okşadı "Sorun ne bilmiyorum bebeğim lakin çözebiliriz. Gel sakin bir yere gidelim ve annen gözünü dolduran yaşların çözümünü bulsun ve dindirsin hm?" dedi ilgiyle ardından oğlunun elinden tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sinless ¦ Taekook
FanfictionKuzey ve Güney arasında savaş çıkmıș. Kuzeyli askerler Güney'e işgal etmek için gelmişti. Peki savaş ortasında yeşeren aşk filizleri büyüyüp ağaç olabilecek miydi? "Aranızdaki aşkı fark etmemek mümkün değil. Birbirinizi çok seviyorsunuz." "Ama O Gü...