Sekizinci Bölüm

39 6 0
                                    

Bir elimde zeytin diğerinde peynir tabağı kahvaltı sofrasını topluyordum. Arada bir de tezgahta duran çayımdan yudum alıyordum. bir süre sonra aklımda olan kişi telefondan aramaya başladı. " 'Sevgilim' kişisi arıyor..." Yüzümde büyüyen gülümsemeyle ayağımın içini dizime yerleştirip açtım telefonu.

-Gülüm, günaydın!

-Günaydın.

-Ne yapıyorsun, kahvaltı yaptın mı?

-Yaptım yaptım, niye n'oldu ki?

-Ya bir yere gitmemiz lazım da ona göre kahvaltı yapmadıysan yapıp çıkalım diyecektim.

-Nereye gideceğiz ki?

-Şehir dışında bir toplantıya.

Sabah güneşiyle aydınlanan cama bakıp gözlerimi devirdim.

-Kaç yıldır yalnız gidiyorsun, bu sefer niye benimle?

-Hah! Dediler ki: "Şu 'yengeniz' diye bahsettiğin güzeller güzeli kadını da getir de görelim." Bende bunun üstüne "Tabii geliriz." dedim. Niye gelmez misin ki?

Biraz gülüp maşayla tutturduğum kısa saçımı çözdüm.

-E geleyim madem kırmayayım seni.

-Hay yaşa! O zaman seni yarın saate almaya geliyorum.

-Tamamdır görüşürüz.

-Görüşürüz güzelim.

~~~

Kahvaltı masasını toplamış, çayımı bitirmiştim. Yatak odasına hazırlanmak için giderken kapının eşiğinde başım döndü. Gözlerimi kapattığımda uzun zamandır aklıma uğramayan Ayhan'ın yanık yüzü gözlerimin önüne serildi. "Yanmanın nasıl bir şey olduğunu bildiğin halde..." Ellerim kısa saçlarımda gezindi. Derin derin nefesler alıp yatağıma oturdum.

-Ayhan'ı sen öldürmedin, onu Cavit öldürdü. Olan oldu aradan kaç ay geçti, her şeye sıfırdan başladın. Cavit de sen de değiştin değil mi?

Kendime sesli telkinler verdikten sonra üstümden atamadığım durgunlukla hazırlanmaya çalıştım. Bulunduğum odadan, evden -dışarıda ne kadar şiddetli yağmur yağsa da- bir an önce çıkmak için acele ettim.

Ellerim kot ceketimin cebinde apartmanın girişinde Cavit'in gelmesini bekliyordum. Bir ileri bir geri giderken tanıdık araba sesiyle cam kapıdan dışarı baktım. Seksen model koyu kırmızı arabayı görünce hemen dışarı çıkıp yağmuru yararak arabanın yanına geldim. Cavit o ara şaşkınlıkla arabanın önünden hızla geçen bana bakıyordu. Kapıyı açıp koltuğa oturdum.

-Sen beni mi bekliyordun?

Soluma döndüğümde ağzı hafif aralık, elinde sönük sigarasıyla bana bakıyordu.

-Evet.

-Bende seni beklerim diye...neyse hadi gidelim yeterince geç kaldık zaten.

Emniyet kemerimi takarken gergin gözlerini gördüm.

-İyi misin sen?

Tiksinmiş gibi dönüp boğazlı kazağını esnetti.

-İyiyim bir şey yok.

İnanmamış gözlerle Cavit'i izleyince bana dönüp küçük bir açıklama yaptı.

-Halitleydim ya, önemli bir şey değil yani.

-Kavga mı ettiniz?

Derin bir nefes verip sağ eliyle çenemi hafifçe sıktı.

-Yok be gülüm. Düşünceli sevgilim benim.

Serince Gazinosu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin