Taehyung'un sabah uyanır uyanmaz yaptığı ilk iş Lisa uyanmış mı diye kontrol etmekti. Belki bu sapıklığa giriyordu ama Taehyung merak ediyordu.
Lisa'nın her anını bilmek istiyordu. Kahvaltısını ne zaman yaptığını, en çok hangi yemeği sevdiğini, nelerden hoşlandığını, nelerden nefret ettiğini öğrenmek istiyordu.
Balkonunda kitap okuyarak zamanını geçirmeye çalışırken Lisa'nın evinin bahçe kapısında bir hareketlilik olduğunu görmüştü.
Dikkatli baktığında Lisa'nın çıktığını gördü. Kıyafetlerinden koşuya çıktığı anlaşıyordu. Koşu parkına gidiyor olmalıydı. Hemen balkondan ayrılıp içeri girdi ve üzerini çıkartıp yerine gri bir eşofman altı ve beyaz bir tişört geçirdi.
Telefonunu alarak alt kata indiğinde annesiyle karşılaştı.
"Taehyung? Sporun daha yeni bitmemiş miydi, oğlum?" diyerek yanağını sıkan annesine gülümsedi.
"Yeterli gelmedi bugün. Sanki istediğim kadar koşamadım gibi." diyerek yalan söyleme konusundaki berbat yeteniğini ortaya koyduğunda annesi kıkırdadı.
"Yine Lisa'nın peşine gidiyorsun değil mi?" dediğinde kendini ele verdiğinin farkına vararak mahçupça gülümsedi ve başını salladı.
"Koşuya gidiyordu." dedi. Eliyle kapıyı gösterip "Geç kalmasam mı?" diye sorduğunda annesi artık kahkaha şeklinde gülmeye başlamıştı.
"Koş bakalım aşkın peşinden." diyen annesine sulu bir öpücük bırakıp evden ayrıldı.
Koşu parkına geldiğinde Lisa'yı nerede bulabileceğini çok iyi bildiği için beklemeden koşmaya başladı.
Yaklaşık on beş dakika sonra koşu yolunun kenarlarındaki banklardan birine oturmuş biraz dinlendiğini gördü ve kendini hazırladı.
Evet, annesine rol yapamıyordu ama diğer herkese harika roller yapabiliyordu ve bunu Lisa'nın üzerinde de kullanıyordu.
Lisa'nın oturduğu yere yaklaşmış bir adam gördüğünde koşmaya başladı ve düşündüğü gibi tam bankın önünde adama çarptı.
"Çok özür diler-" diyordu ki adamın "Önüne baksana lan!" diye bağırmasıyla susmak zorunda kaldı. Bu ani çıkış karşısında adeta şok geçirmişti.
"Özür dilerim, beyefendi. Bilerek yaptığım bir şey değil. Bu kadar çıkışmaya değer mi?" dedi anlaşmacı bir tavırla.
"Değer tabi lan! Sen önüne bakma, gel çarp bana sonra özür dilerim de kurtul. Sen kimsin de bana çarpıyorsun!" diyerek üzerine yürüyen adam sayesinde ciddi bir şok geçiriyordu.
Bu adam cidden deli olmalıydı.
"Befendi-"
"Sus. Yoksa ayağımın altında kalacaksın!"
Etrafta küçük sayılabilecek bir kalabalık toplanmıştı ve adamın Taehyung'u azarlamasını izliyordular. Bunların içinde Lisa'nın olması da cabasıydı.
Taehyung, sinirlerinin gerildiğini hissediyordu. Kolay kolay sinirlenen bir adam değildi. Fakat karşısındaki kişi olayı sanki adam öldürmüş gibi abartıyordu ve ona hakaret etmeye devam ediyordu.
Taehyung, sahte bir gülümsemeyi yüzüne yerleştirdi.
"Kardeşim, uzatma da bas git şuradan." dedi eliyle ona gideceği yeri gösterip.
"Sen kimsin de bana emir veriyorsun!"
Cidden kaşınıyordu. Tımarhaneden filan kaçmış olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i want to be your love
FanfictionLalisa'yı sevmek nefes almak demekti. Taehyung ömrünün uzun olacağına inanıyordu. taelice | ff #1taelisa|160623 #2lalisa|160623