"Sevgilim!"
Taehyung, neşeyle konuşup Lisa'nın yüzünde geniş bir gülümsemeye neden olurken kollarını da ince beline sarmıştı bile.
Lisa da uzanıp kollarını sevgilisinin boynuna dolarken "Bugün çok mutlusun bakıyorum da." dedi.
Taehyung, Lisa'nın kokusunu içine çekerken onaylayan mırıltılarda bulundu. Her zamanki gibi Lisa'nın kokusu sarhoş etmiş, ne diyeceğini bile unutturmuştu.
"Taehyung?"
"Ha?"
Lisa kıkırdayıp geri çekildiğinde Taehyung da istemese de ayrıldı ondan ama ellerini belinden çekmemişti hala.
"Beni ne için çağırdığını söylemedin, sevgilim."
Taehyung bir an ne söyleyeceğini düşündü ve aklına geldiğinde "Hatırladım!" dedi heyecanla. Lisa bu halinde gülmeden edemedi.
"Jimin aradı bugün beni. Bizi çok özlemiş."
Lisa "Ben de çok özledim." dedi. "Nasılmış peki? Uzun zamandır görüşemedik."
"Yavrum bir ay olmadı ya Paris'ten döneli."
Lisa omuz silkip "Olsun, yine de özledim işte." dedi şirin bir ses tonuyla.
"Neyse..." Taehyung Lisa'yı kendine çekerken "Bunun farkındaydım, bu yüzden sana bir sürpriz hazırladık."
Lisa, heyecan içinde parlayan gözlerle ona bakarken aklındaki şeyden bahsettiğine inanıyordu.
"Bu hafta sonu için Paris'e iki bilet aldım!"
Taehyung sevinçle haberi verirken Lisa ellerini çırpıp "Yaşasın!" dedi.
"Ay, o kadar mutlu oldum ki Taehyung! Paris'e baştan aşağı bayılıyorum. Dünyanın en güzel şehri olabilir, biliyor musun? İki gün fazla uzun bir zaman değil ama yine de eğlenebiliriz diye düşünüyorum. Hem orada tanıdıklarım da var. Ayrıca güzel bir past-"
Taehyung, dudaklarını sevgilisinin dudaklarına bastırırken ilk önce şaşırsa da ona karşılık verdi Lisa. Heyecanlandığı için çok konuşmuş, çok konuştuğu için de dudakları kurumuştu. Taehyung'un dudakları onun susuzluğunu alıyordu işte.
En sonunda nefes almak için ayrılabildiklerinde "Çok konuştum değil mi?" dedi mahçupça.
Taehyung bu utangaç haline bakarken sevecen bir gülümseme yüzünde belirmişti bile.
"Çok konuşmandan asla şikayetçi değilim ama nefesini konuşmak yerine bana harcamanı tercih ederim." diyerek göz kırptı.
"Seni çok seviyorum." dedi Lisa.
Taehyung kocaman gülümseyip dudağına bir öpücük daha kondurduktan sonra "Ben de seni çok seviyorum." dedi.
--
"Ben daha yeni geldim ama sen hemen gidiyorsun, kızım. Yoksa benden mi kaçıyorsun?"
Lisa, yaklaşık on beş dakikadır annesinin sitemleriyle başa çıkmaya çalışıyordu. Birden bire alınganlığı tutmuştu.
"Anneciğim, ben neden senden kaçayım? Aksine çok özledim seni ama Taehyung çok ısrar etti. Hem Jimin de gitmesem çok kırılır."
Kaşlarını çatıp omuz silkti.
"Şu Jimin denen adamı hiç tanımıyorum zaten. Hem siz ne ara sevgili oldunuz Taehyung ile? En son ona yüz vermiyordun hiç, nefret filan ediyordun?"
Annesinin sorusunu hemen reddetti ve "Nefret etmiyordum bir kere!" dedi biraz yüksek bir sesle. Annesi tek kaşını kaldırarak suratına baktığında ise gülümseyip sesini alçaltarak "Yani... Duygularımın farkında değildim işte anne." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i want to be your love
FanfictionLalisa'yı sevmek nefes almak demekti. Taehyung ömrünün uzun olacağına inanıyordu. taelice | ff #1taelisa|160623 #2lalisa|160623