0.9

224 31 8
                                    

Gözlerini sımsıkı yumup uykusunun kaçmamasını diledi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerini sımsıkı yumup uykusunun kaçmamasını diledi. Uyanmak istemiyordu. Birkaç gün uyuyabilse ne güzel olurdu. Fakat çabaları nafileydi çünkü uykusu bütün uğraşlarına rağmen kaçmıştı.

Gözlerini açıp tavanıyla bakışırken de pek mutlu olduğu söylenemezdi. Son bir haftadır içinde anlamsız bir duygu vardı. Bunun nedenini anlayamıyordu.

Ayaklarını yatağından sarkıtıp bir müddet oturdu ve kendine gelmeyi bekledi. Her sabah aynı şekilde uyanıyordu. İçindeki o anlamsız duyguyu yok etmeye çalışıp durmakla geçiyordu uyanma rutini.

Sonunda biraz olsun kendine gelebildiğinde yatağından kalkarak banyosuna ilerledi ve yüzüne soğuk su çırptı. İyi gelmişti. Yüzünü kurulayıp banyodan ayrıldı ve üzerini değiştirmeyi es geçip mutfağa doğru ilerledi.

Bayan Park ve tanımadığı başka bir görevli mutfak işleri ile ilgileniyordu. Onlara kolaylıklar dileyip mutfak masasının üzerindeki surahiden su doldurdu kendine.

Bakışları dışarıyı bulduğunda "Bugün kahvaltımı bahçede yapmak istiyorum." dedi Bayan Park'a.

Bayan Park, onu başıyla onayladığında bahçeye çıkıp çiceklerine sularını döktü önce. Her gün suluyordu belki bu güzel çiçekleri ama bu sefer her gün tam da arkasından gelen o hoş kalın sesi duymak içindi çiçekleri sulayışı.

Yine o güzel iltifatlarından birini etmesini bekledi. Fazladan bir miktar öylece durdu orada ve arkasında hissetmek istedi onu.

Ama beklemesi nafileydi çünkü son bir haftadır olduğu gibi şimdi de onun ne sesi ne de görüntüsü yoktu burada. Yüzünü asarak bahçe masasına geçti, Lisa. Dirseklerini masaya dayayıp çenesini eline yasladı ve karşı bahçesinden herhangi bir hareketlilik beklemeye başladı.

Bir saniye geçti. Sonra bir saniye daha. Ve bir dakika oldu. Beş dakika daha...

Gelen giden yoktu. Sanki buhar olup uçmuştu da göremiyordu onu hiçbir yerde.

O gün Lisa, Taehyung'a o masada hiçbir şey diyememişti. Taehyung da üzerine gitmemişti Lisa'nın. Sustukları birkaç dakikanın ardından yemekleri gelmiş, Taehyung sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi yemeğini yemeye başlamıştı. Restorandan çıktıklarında direkt kaldıkları eve gelmişlerdi ve Taehyung'un ağzından birkaç cümle hariç söz çıkmamıştı hiç.

O gecenin sabahında Lisa uykusundan uyanıp hazırlanmış ve kahvaltıya inmişti. Taehyung ortalarda gözükmüyordu ve Lisa görevlilerden Taehyung'un acil bir iş için Kore'ye geri döndüğünü öğrenmişti. Hem de Lisa'ya haber dahi vermeden.

O günden sonra Lisa, Taehyung'u hiç görmemişti. Her sabah kalkıp bahçeye inmiş ve çiçekleri sulamıştı, koşu parkına gitmişti, kahvaltısını bahçede yapmıştı. Ama Taehyung'dan eser yoktu.

Neredesin? diyordu hep. Özledim seni.

"Efendim, sizin için bir paket var." diyen çalışanlardan biri Lisa'yı düşünce dünyasından çıkarıp kendine getirdi.

i want to be your loveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin