Gözyaşı

45 3 0
                                    

Çatı katında ayrıldıktan sonra sınıfıma doğru yürümeye başladım. John denen çocuk cidden sinirlerimi bozuyordu. Türkiyedeyken hiç sıkıntım yoktu. Tek derdim sürekli tartışıp durduğum ailemdi.

Ailem demişken acaba ablam babama durumu izah etmiş midir. Açıkçası babami arayipta konuşmayı hiç istemiyordum. Çünkü yine kendi bildiğini okuyup beni hiç dinlemeyecekti bile. Bir insan sürekli dinlemeden yargılayabilir mi?

Yargılıyor işte eğer o kişi Kemal Uygar'sa çok da güzel yargılar. Yapacak bir sey yok deyip babamin numarasını çevirdim. Gönlümden geçen telefonu boş bir arazideki toprağın en derinine gömüp herkesten uzaklaşmak ama hayat bize her zaman istediklerimizi vermiyor.

Gerçi ne zaman istediğim bir şeyi vermişti ki?

Telefon bir süre çalmaya başladı. Sonunda babamın her zaman ki gibi despot sesiyle açtı telefonu

"Derin!"

"Baba"

"Nerdesin sen he o telefonu açan adamda kim sen ne işler çeviriyorsun?Oraya oku diye gönderdim seni elin adamları ile sürt diye değil"

Ahh sanada merhaba baba! Iyiyim işte ne olsun. Okul iş gidip geliyorum. Bak hemende iş buldum dimi kizin bayan başarı kadar olmasa da bende bir şeyler yapabiliyormuşum.

"Baba ben ablama da açıklama yaptım. Dün telefonum yurtta kayboldu ve yurt görevlisi bulmuş. Siz ısrarla arayinca o da açmak durumunda kalmış. Konuşmalarinizdan bir şey anlamayinca da kapatıp Müdüre Hanima teslim etmiş"

"Bir telefona sahip çıkamayacak kadar küçük bir çocuk musun sen hem gideli kaç gün oldu da böyle olaylar olmaya başladı."

"Baba olan bir şey yok sadece yanlış anlaşılma hepsi bu."

"Telefonunu bugün bir erkek açar. Yarın başka şeyler olur. Bu sana son uyarim Derin bir daha böyle olaylar olursa ilk uçakla eve dönüyorsun haberin olsun"

"Tamam baba"

Ve daha sonra telefonun bip bip sesi çınladı kulağımda. Daha ne kadar paramparça olabilirdim ki. Nasıl böyle bir aileye sahip olabiliyordum? Benim gibileri var mıdır acaba diye düşündüm...

Okul çıkışı çalıştığım yere gittim ve hemen işe koyuldum. Yalnız şaşırdığım bir şey vardı. Neden burası bomboştu? Her neyse ben yerleri silmekle başladım işe. Teker teker herkes iş yerinden çıkmaya başladı, tek çalışan ben kaldım. Bugün gerçekten garip şeyler oluyordu. Aman çok da önemli değildi zaten yalnızlığa alışkındım. Kendi kendime Türkçe şarkı mırıldanmaya başladım derken kolumda bir el hissettim,yine aynı acı? İçinde bulunduğum saniyede hiçbir şey anlamamıştım neyseki saat asla duran bir şey değildi diğer saniyede ne olduğunu anlayabilmiştim. JOHN !

"Gerçekten o iğrenç sesinle şarkı söyleme,tahammül edemiyorum."

Ne yani John gelmiş miydi? NE NE NE ? O BANA AZ ÖNCE NE SÖYLEDİ?

"İğrenç ses mi?"

"Güzel olduğunu mu düşünüyordun? Hah..."

Gerçekten kalbime ne olmuştu? Ne olacak sinirden böyle hızlı çarpıyordu tabiiki! Budala... Keşke hiç çağırmasaydım.. Ama nerden bileyim ben geleceğini..

"Eee müşteriyle ilgilenmeyeceksin galiba..."

"Ne istiyorsun?"

"Bu ne kabalık? Müdürün nerede seni kovduracağım.."

YasakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin