On dokuz

535 46 10
                                    

Dört yıl sonra

Tarağı güzel beyaz saçlarının arasından geçirdim yavaşça. Güzel kokulu saçlarına eğildim ve yumuşak bir öpücük verdim. "Benim prensesim çok güzel oldu."

Parlayan sarı gözleri ile baktı bana. "çok güzel oldum değil mi baba?" Başımı olumluca salladım. O anda balkondan içeri giren Chanyeol ve Minho'ya takıldı gözlerim.

Chanyeol oğlumuzu kucağına almış, içeri giriyordu. Balkonun kapısını kapattığında hızla bıraktı yere Minho'yu.

Yaklaştı ve Aeriyi aldı kucağına. "Benim güzeller güzeli kızım doğum günü için ne ister?" Aeri dudaklarının arasından küçük bir kıkırtı kaçırdı. Parmağı ile Minho'yu gösterdi. "Minho'nun hizmetlisi var ama benim yok. Benimde olsun." Tutamadım kendimi güldüm.

Uzattığım elimi tutan Minho ile birlikte çıktım odamızdan ve yemek odasına ilerlemeye başladım. "İkizler her zaman birbirini kıskanır demiştim sana." Dedim ardımdan gelen baba kıza.

Chanyeol da güldü hafifçe. "Tüm hizmetliler feda olsun benim prensesime." Onları özel sandalyelerine bıraktığımız da masaya oturduk bizde.

Dört yıldır, her şey beklediğimden daha iyi gidiyordu.

Tüm dikişlerim alındıktan sonra büyük bir tören ile evlenmiştik. Törende ikizlerimizi tüm başkent ilk kez görmüştü.

Minho, fazlaca seviliyordu, nedeni belliydi. Ateş kızılı saçlara sahipti. Aeri gölgede kalsa da Chanyeol prensesi de seveceklerine emindi.

Beni ise, sevmiyorlardı.

Çoğu kişi beyaz saçım ve mor gözlerim yüzünden beni büyücü ilan etmişti. Ama umursamıyordum. Saygı duymak zorundalardı ve sevmeseler de saygı duyduklarını söyleyebilirdim.

Masada olan bakışlarımı ve yemeğimi yemediğimi fark eden Chanyeol uzandı ve elimi tuttu. "İyi misin Baekhyun?" Başımı olumluca salladım. "İyiyim, bir sorun yok."

Kahvaltıma dönecek iken çalınan kapı ile duraksadım. Çok önemli bir şey olmadığı sürece kahvaltımız bölünmezdi. Gün içinde ailesel vakit geçirebilidiğimiz zamanlar kısıtlıydı ve kahvaltı bunların başında geliyordu.

İçeri giren Yixing ile gerilmeme engel olamadım. Hızla eğdi başını ve selam verdi. "Kralım, bölmek istemezdim ama önemli bir mesele olduğunu düşünüyorum." Chanyeol'un kaşları havalandı "ne oluyor Yixing?"

Hızlı adımlarla yaklaştı ve arkasında sakladığı mektubu uzattı Chanyeol'a. "Bunu biri değil, bir kuş getirdi. Burada yaşamayan bir tür." Yutkundu "aslında yıllar önce yok olduğu bilinen bir tür." Masaya koyduğu siyah zarfın üzerinde daha önce görmediğim bir mühür vardı.

Ve üzerinde Park Chanyeol'a yazıyordu.

"Nasıl yani?" Diye sordu Chanyeol şaşırarak. Yixing'i yıllardır ilk kez bu kadar korkmuş görüyordum.

"Lanetli olarak bilinen, Podargidae kuşu getirdi efendim." Chanyeol hızla ayağa kalkarken yanımda oturan Minho'nun titrediğini hissettim. Hızla seslendim Chanyeol'a "çocukları korkutacaksın."

"Üzgünüm." Dedi hızla. Ardından bana döndü. "Çocukları odalarına gönder Baekhyun. Konuşmamız gerek."

Çocukları odalarına bırakıp geri döndüğümde Chanyeol'un gergince volta attığını görünce korku ile mırıldandım.

"Ne oluyor?" Açtığı mektubu gösterdi. "Al ve oku." Uzandım ve mektuba bakmaya başladım.

Bu bir savaş ilanıdır. 

Siz benim nerede olduğumu, ne zaman saldıracağımı dahi bilmez iken benim sizin aldığınız nefesten bile haberim var. Karanlık geri döndü Park Chanyeol. Ve bu kez senin ateşin bile aydınlatamayacak onu. 

Saldıracağım günü bekle. 

Karanlık ülkenin Kralı, Oh Sehun.

Ellerim titrer iken siyah mektup yere doğru süzüldü. Bakışlarım Chanyeol'a döndü. ''Bu, karanlık ülke'' Başını olumluca salladı. Bakışlarım büyüdü hızla ''Yok oldu! Karanlık yıllar önce yok oldu!'' 

Yaklaştı ve ellerimi tuttu. Başını olumsuzca salladı. ''Sadece halka öyle söylendi. Yıllar önce, karanlık ülkenin kralı yok edildi evet, halkı da kılıçtan geçirildi lakin yok olmayan bir şey kaldı."

Gözlerim dolarken korku ile ona baktım. ''Kralın kolyesi, yok edilemedi. Yıllarca arandı hem Kim hanedanlığı hemde bizim tarafımızdan askerler gönderildi lakin bulunamadı.'' 

''Sehun, o kolyeyi bulmuş olabilir mi?'' ''Tüm korkum o Baekhyun. Tek korkum o kolyenin onu ele geçirmiş olması.'' Yixing boğazını temizledi. ''Kralın kuşu hayata döndüğüne göre, çoktan ele geçirilmiş olmalı.'' 

Ellerim buz gibi olurken korku ile baktım ikisine de. ''Benim tarihim kötü tamam mı? Anlatın bana, biz onlara karşı kendimizi koruyabiliriz değil mi?'' Chanyeol derin bir nefes verdi.

''Onlar normal değiller Baekhyun. Karanlık ile yönetilen her insan değişir. Tek amacı can acıtmak, can almaktır. Ve eğer Sehun o kolye tarafından ele geçirilmiş ise işimiz çok zor. Çünkü yıllar önce bile Kim hanedanlığı ile anlaşma yapmadan karanlığı yenemedik.''

''Sehun benim gördüğüm en iyi askerlerden biri. Karanlık bir Sehun ise, düşünmek bile istemiyorum.'' 

''Kim hanedanlığı ile iletişime geçmemiz gerek. Onlara da aynı mektup gitmiş mi öğrenmemiz gerek.'' Yixinge döndü ''En güvendiğin adamlarından birini gönder kuzeye. Haber alıp gelsin.''

Chanyeol derin bir nefes verdi. 

''Çok fazla zamanımız kalmamış olabilir.''  

Signet/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin