23. BÖLÜM

242 52 1
                                    

  BİR Gün kendini,
Duanı yaşarken bulacaksın,
PES ETME.


  İnsan sevdikleri yanında olmayınca bir hiç gibi hisseder. Sanki hayat ona geçemeyecek, kazanamayacak kadar zorlu oyunlar oynar. Bunun karşısında hayata karşı  bizim oyunu kazanıp ödülü elimizde tutup "ben kazandım" demek gerekiyor. Ama ben onu yapamıyorum sevgisizlik, merhametsizlik ve acı dolu bir hayat benim kazanmama hiçbir zaman izin vermiyor. Önce hiç görmediğim annemi sonra onu büyüyüp para kazanınca iyileştirmek istediğim babamı şimdi de canımdan çok sevdiğim arkadaşımı kaybettim.

Umudum, ümitlerim hayallerim... Hepsi toz olup uçtu. Destekçim, sırtımı dayayacak bu zorlu günlerin geçtiğini bana söyleyecek kimse kalmadı. Gece artık tamamen hayatımda yoktu. Gözyaşlarım durmadan akıyordu. Nefesim kesiliyor gözlerim kapanıyordu. Biraz daha uzaktan adamın sırtına koyup gömmeye götürdüğü arkadaşıma bakmak için gözlerimi açık tutmaya zorladım. Kanlarla kaplı yüzü içimin daha çok yanmasına ve pişmanlılığımın artmasına sebep oluyordu.

Daha fazla dayanamayıp kendimi yerde buldum...

  1 hafta sonra

  Bir hafta bana yıllar geçmiş gibi geldi. Hala o hücre de kalan on tane ölülerin içinde iki kız oturuyorduk. Bir hafta boyunca sadece iki gün yemek verilmiş bir yudum su dahi verilmemişti. Kırılan kemiklerimin ve başımın ağrısı artıyor, iki günde bir nöbet geçiriyordum. Neyse ki yanımda ki isminin Elif olduğunu öğrendiğim kadın hemşireydi ve her nöbet geçirdiğimde bana yardım edip hayatta kalmamı sağlıyordu.

Öylesine yorgun, bitkin ve çaresiz hissediyordum ki hafta boyunca getirdikleri yemeklerden zorla iki lokma yiyordum . Özlüyordum; Karanlık gecelerimi aydınlığa çeviren dostumu özlüyordum. Neredeydi şimdi bir kenara mı atılmıştı yoksa söyledikleri gibi gömmüşler miydi?

Her nerdeyse çok korkuyordu. Ben yoktum yanında kimse yoktu. Annesini bulacaktık onun. Onu terk eden annesini bulup ona bağırıp çağıraraktı.

Kaderimiz aynıydı Gece ile sadece o benden erken öldü. Bende öleceğimi biliyorum. Ne için burada tutulduğumuzu bilmiyorum ama öleceğimi biliyorum. Tüm düşüncelerden koluma dokunan elin hissi ile kurtuldum.

"Hep böyle düşünür müsün sen?"

"Evet. Ve Gece de çok kızardı."

"Senin için çok üzgünüm arkadaşın için de ama üzülmen, kendini hırpalaman fayda etmez. Artık ağlama. Bizim buradan çıkıp kurtulmamız gerek. Hemen çıkmamız gerekiyor."

"Nasıl çıkacağız buradan? Görüyorsun korumaları. Bir haftadır anahtarı almak için uğraşıyoruz. Ama yok olmuyor, alamıyoruz. Hadi aldık diyelim o kadar anahtarı deneyene kadar aldığımızı fark edip bizi de öldürürler."

"Peki ne yapacağız? Birşeyler düşün lütfen"

"Senin ailen yok mu? Hiç aramıyorlar mı seni?"

"Ailem Almanya 'da. Daha doğrusu annem. Babam yok zaten.  Annem de teyzemlerde kalıyor. Yani kimse kaçırıldığımı bilmiyor iş arkadaşlarım dışında onlarda kafa dinlemek için ortadan kaybolduğumu sanıp umursamazlar."

"Anladım. O zaman şöyle yapacağız. Adamlar bizi götürmeye  geldiklerinde kapıyı açtıkları zaman hangi anahtar olduğunu takip edeceğiz. ikimiz onlar daha gözlerimizi ve ellerimizi bağlamadan kavga edip, gürültü çıkarmaya başlıyacağız. Bizi ayırmaya geldiklerinde çaktırmadan hangimizin eline gelirse o anahtarı almaya çalışacağız. Ama dikkat et iyi bak anahtara eminim bir farklılık vardır. Yoksa onlar da bütün anahtarın nereye ait olduklarını akıllarında tutacak değiller ya. Ve dikkat et eğer senin alman gerekirse yani sana denk gelirse anahtarın hepsini almamaya gayret et. Belki de bu son şansımız olur bu yüzden dikkatli olmamız gerekiyor. Daha sonra adamların bizi tekrar hücreye koymasını sağlamamız gerek. Beni dövebilirsin çünkü çok gürültü yapıp kavga etmemiz lazım. Diyelim ki hücreye girdik anahtar bizde olduğu için adamlar gider gitmez sessizce kapıyı açıp buradan çıkacağız. Sonradan kapıyı nasıl kitleyecekler diye sorarsan; diğer adamda da anahtarlar var bilmiyorum gördün mü. Her neyse anahtarı aldığımız adamı yaralayıp oradan hemen uzaklaşmasını yani kapıyı kitleyemeyecek duruma getirmemiz gerek. Daha sonra da diğer adamda ki anahtarlardan birinin buranın anahtarı olmasını umuyorum. Eğer öyleyse zaten kitleyip gider ancak değilse başka bir plan yapmamız lazım. Anladın mı? "

"T-tamam anladım. Zaten gördüğüm kadarıyla anahtarlar bitişik değil yani onar onar ayrılıp kemere asılmış. Bu iyi oldu. Ama yine de çok korkuyorum. Ne zaman gelirler peki?"

"İki gündür bakıma götürmüyorlar. Bugün veya yarın gelirler hazırlıklı olalım. Ve korkmana gerek yok endişe etme ben yanındayım." 

"Tamam"

Buraya atıldığımızı neden dayak yediğimizi anlamadığım gibi iki üç günde bir beni ve Elif'i neden bakıma götürdüklerini de anlamıyordum. Gözlerimizi bağladıkları için nerelerden geçtiğimizi de görmüyordum. Yurtta kaldığım süre boyunca her yeri gezmiştim. Emin olduğum tek şey yurdun içine doğru girmedikleriydi. Bodrum kata geldiğimiz yöne doğru değil de arka tarafa gidiyorduk.

Tahminlerime göre de koridorun sonunda bizi eğiltip bir yere soğuk bir yere götürüyorlardı oradan da kapı açılma sesi ile hareket etmemiz gerektiğini anlayıp kapıdan geçip yine yürüyorduk ve gayet temiz bir atmosfer olduğunu hissettiğim gözlerimizi açtıklarında yanılmadığım gerçekten de küçük ama güzel olan bir nevi makyaj salonu diye adlandırdığımız yere götürüyorlardı.

Orada bir sürü işlem ile cildimizde ki yaraları götürmek için birşeyler yapıyorlardı. Bunları yapan iki tane yaşı büyük kadındı ve ikisi de tek kelime etmeden bizimle göz teması dahi kurmadan yalnızca birbirleri ile bakışarak anlaşıyorlardı.

Anlamıyordum önce vurup daha sonra bakım yapmalarının amacı ne, neden ben ve sürekli Elif deyip benden büyük olduğu için Elif abla demem gereken kadına tek bunları yapıyorlardı, neden ölmüş olanları teker teker alıp gömmüyorlardı yada bir yere atıyorlardı? Hiç gömdüklerini düşünmedim. Asla öldürdükleri, canına kıydıkları genç kızları gömecek kadar iyi olduklarını düşünmedim.

 
     ------------------------------

Yaklaşık iki saat sonra yukarıdan suyun damlaması ile daha çok üşümemi sağlayan sessiz hücre adamların gelmesi ile sessizliğini bozdu. Hücre aydınlandı ve Elif ablanın biraz ötemde olduğunu gördüm. Çok şükür ki tam yanımda değildi. Çünkü bazı günler birbirimizi ısıtmak için yan yana oturup birbirimize dolanıyorduk. Eğer şimdi de o şekilde yakalansaydık adamlar kavga edince oyun oynadığımızı anlarlardı.

Adamların biri oradan ayrılıp gitti diğeri ise hiç gülmeyen, orda durup önce Elif ablaya sonra da bana baktı. Yaklaşık üç dakika boyunca gözleri üstümdeydi. Ona bakmayı bırakıp onun suratımı göremeyeceği bir şekilde pozisyon aldım ve suratımı tam Elif'e döndürdüm. Ve ona başlıyoruz işareti yaptım.

Öldürecek gibi bakması ile çoktan hazır olduğunu anladım ve bende ona aynı şekilde baktım. Oyuna başlıyorduk, buradan çıkmak ve bu insanlara cezalarını vermek için sabırsızlanıyordum. Kendim için olmasa bile Gece için Elif abla için ve tüm ölen kızlar için buradan çıkacaktım.

Bölüm sonu

~~~°°°~~~~~°°°°°~~~°°°°°°°~~~~~~°°°°°°~~~~°°°°°~

  
    👋👋👋👋👋👋

        ⭐⭐⭐⭐ (OY için TIKLA) 😉

ERVA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin