25. BÖLÜM

232 52 23
                                    


Küçük Prens əkledi :
"Ama gözler kör . Yüreğiyle bakmalı İnSaN"


Elif'in bu kadar güçlü olduğuna çok şaşırmıştım. Adam diğeri gibi iri yapılı değildi. Orta boylu ve zayıftı ama Elif'in onca dayağa ve açlığa rağmen bedenen ve ruhen olan güçlülüğünü kıskanmadım değil. Adam yediği yumruktan sonra Elif'e tokat atmak için elini havaya kaldırdı.

Niyetini bir türlü anlamadığım iri yarılı adam hemen onun elini tuttu ve konuştu.

"Yapma! Yüzü geçmek üzere tekrar yeni bir yara açarsan bu sana çok pahallıya patlar." Elini hem adamın uyarması üzerine hemde çalan telefonu almak üzere indirdi. Telefonda ki ismi görünce elleri titremeye başladı ve gözleri fal taşı gibi açıldı.

Daha fazla beklemeden telefonu açtı ve ellerinin aksine daha fazla titreyen sesini engellemeye çalışarak hafif bir tebessümle konuştu. Az önce ki halinden eser yoktu.

"Buy..." Daha konuşmadan sustu yada susturuldu diyeyim. Ve karşıdaki telefonda konuşan kişiyi dinlemeye başladı.

Elife anlamayan bakışlar fırlattım. Onda da aynı bakışları görünce gözlerimi tekrar telefonda konuşan adama çevirdim.

"Peki anladım ve Efendim " deyip telefonu kapattı. Morali bozulmuştu anlaşılan. Diğer adama dönüp düz bir sesle konuştu.

"Git seni çağırıyor. Doktor intihar etmiş iş sana kaldı her zaman ki gibi." Sesinde kıskançlığı hissettim. Ama sorun bu değildi. Çözmem gereken başka bir şey vardı şuan.

"Ama ben" dedi tedirginlikle bu adamın ilk defa titrediğini, tedirgin olduğunu gördüm. İlk defa gözlerinde korkuyu...

Neydi ona kalan iş, burada doktor da mı vardı, neden intihar etmişti?

Bir anlık dalgınlığıma sebep olan sorulardan çelimsiz adamın konuşmasıyla kurtuldum.

"Çabuk ol çok sinirliydi. Yapamayacaksan söyle ben yaparım. Güzel keserim bilirsin."  Sinsi bir gülüş fırlattı. Bu benim de Elif'in de midesini bulandırmaya yetti.

Adam bıkkınlıkla oradan ayrıldı. Diğeri de arkasından kıskanç bakışlar attı. Daha sonra bize 'şimdi bunlara ne olacak ' bakışları fırlatıp lafa girdi.

"Bugünlük sizi erteliyoruz güzel kızlar. Geçin dinlenin her zaman ki gibi." Dedi o iğrenç gülümsemesi ile. Pis pis bakıp tekrar hücreye girdik ama içimden dua ediyordum. Anahtar bizdeydi sonuçta.

Ama anahtarın yanlış olduğunu söyleyen içimdeki şeytan beni her seferinde dürtüp moralimi bozuyordu. Adam kapıyı kapattı, bana anlamsız bir bakış attı ve elini onda ki anahtara atıp kapıyı kitledi. Yere çöküp nefes alıp verdik.

"Sonunda planın yarısı tamamlandı. Anahtarı çıkar hemen açıp gidelim." Dedi Elif sabırsızlıkla.

"Dur biraz bekleyelim. Ayrıca çok bağırma." Dedim bende fısıldayarak.

Karşı karşıya oturup bekledik. Elif en sonunda dayanamayıp söze girdi.

"Saçını çektiğimde neden kötü oldun? Bir an yere düşüp bayılacaksın sandım."

Biraz tereddüt ettim ona geçmişi mi anlatmakta. Ama sonra sorun olmayacağını düşündüm çünkü o da bana ailesini anlatmıştı. Babasının tarifik kazası sonucu olan ölümünü, annesinin ve onun apar topar Almanya'ya teyzelerinin yanına taşınmasını, orada annesini bırakıp burada eğitimine devam etmek zorunda kaldığını... Herşeyi anlatmıştı bana.

ERVA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin