16. BÖLÜM

497 68 16
                                    

"YALNIZLIK"
Zannetmeyin ki
kimsesiz olmaktır.
Asıl yalnızlık
Kimsen var iken
Kimsesiz kalmaktır.

--İHSAN TURHAN--

Canı yanar bir insanın, sesini çıkaramaz. İçini döke döke ağlayamaz. Ya derdini dinleyeni yoktur yada ağlayacak yeri. Korkar, ağlarsam yine yakarlar canımı. Çekinir haykırmaktan ya duyarsa zalim insanoğlu.

Ölmekten korkmak nedir? Acı çeken bilir, derdi olan bilir, her geçen gün yıkılan bilir.

Erva'nın canı yanıyordu ama sesini çıkaramıyordu. Ne ağlayabilirdi ne de karşısında ki adama haykırabilirdi. Hıçkırıklarını, gözlerinden akan yaşlar gibi tutmaya çalışıyordu.

Adam durmuyordu, vuruyordu kızın incecik beline elindeki sopayla. Bol kazaktan görünmeyen kemikleri sızlıyordu o her vurduğunda. İndiriyordu kocaman eliyle tokatları o bembeyaz güzel yüzüne. Kocası yetmezmiş gibi kollarını cimcikliyordu yanında ki yengesi.

Durmuyordu Erva'nın hıçkırıkları o ağladıkça ellerde kalkıyordu ona daha sert daha vahşice. Sözde öz amcası olan bu adam kumarhanede kaybettiği için sinirlenmiş akşamda Erva'yı iki yaşlı suçsuz insanların yanında görünce sinirini ondan çıkartmıştı.

Gerek var mıydı tüm bunlara? Yoktu. Ama bu ahlaksız amcası ve yengesi tüm sinirini her seferinde dilsiz, savunmasız Erva'dan çıkartıyorlardı. Öksüz, yetim bir kız çocuğunu incitmek bu kadar keyif veriyordu onlara.

Bir oda da Erva'ya vurmaları bitmiş şimdide küfürler ve hakaretler saydırıyordular. Kapının sertçe çalınmasıyla yerlerinden sıçradılar. Nefise hanım kapıyı açmaya gitti. Salim bey ise onun arkasından gidecekken gözü sağ taraftaki pencerede duran ve içeriyi gizlice izleyen birini gördü. Göz göze geldiklerinde ise içeriyi izleyen kişi kapının olduğu tarafa doğru hızlı adımlarla ilerledi. Bunu gören Salim bey ise ondan geri kalmayıp kapıya koştu.

Kapıda öfkeyle ikisi erkek biri kadın üç kişi duruyordu. Kadın dimdik duruşuyla oldukça iddalı sanki tüm dünya onunmuş gibi bir havayla girdi içeriye. Dizlerine kadar gelen kalem eteğiyle, içine koyduğu düz bir beyaz gömlek ve onunda üstüne giydiği iddalı bir çeketle oldukça sert ve ciddi duran kadını, simsiyah arkasında altta kuyruk yaptığı saçları ve beyaz tenine uyum sağlayan iri mavi gözleri oldukça havalı yapıyordu.

Çatık kaşlarını yavaş yavaş indirdi ve konuşmaya başladı.

"İyi akşamlar ben Kadıköy Koşuyolu Kız yetiştirme yurdundan Esma Kaya"

Kadın sustu "neden geldiniz?" sorusunu duymak için. Ancak karşılarında duran iki kaba insan sert suratlarıyla dik dik baktılar. Üç saniyelik bakışmanın ardından sonunda sesszliği Salim bey bozdu.

"Bizim evimize neden geldiniz?" Kadın hiç beklemeden konuştu.

"ERVA ASTAN!! 12 yaşında annesi henüz bebekken vefat etti, babasının ölümü ise henüz bir hafta oldu. Ve size gelince Amcası Salim, yengesi Nefise. İkinizin Erva'ya en ufak bir şeyde bile şiddet uyguladığınıza dair bir takım söylentiler duyduk. Üstelik araştırma yaparken bilin bakalım karşımıza ne çıktı. Erva okula gitmiyormuş pardon gönderilmiyormuş. Neden Salim bey?"

ERVA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin