BÖLÜM 6

27 1 1
                                    

Hepinize tekrardan merhaba! Yazarcığınız geri döndü. Diğer kitabımda da bahsettiğim üzere epey mental çöküş yaşadım ama düzelicez inşallah bee nsçkjdvhlksfgh

İyi okumalar canlarım...

"Dicle? Kızım?" Çıkardığım sese dönen annemden gelen soruyla boş bakışlarımı ona çevirdim. Tefeci dedikleri dizilerden bildiğimiz kötü insanlar değiller miydi? Babam bunu nasıl yapardı?

"Kızım senin okulda olman gerekmiyor muydu?" Bu sefer bakışlarım babama döndüğünde öylece bakıyordum. Omzumdaki çanta yerini beğenmeyip kaydı ve yere düştü. Düşerken çıkardığı ses beni kendime getirirken sesimi zar zor buldum:

"Duyduklarım doğru mu?" Babam başını eğerken annemin yönlendirmesiyle koltuğa oturdum. Annem yanıma babam karşıma oturduğunda tekrar konuştum:

"Neden baba? Nasıl? O kötü insanlara bulaşman şart mıydı?" Babam bana öylece bakarken annem elini koluma koydu.

"Sen düşünme bunları annem. Biz halledeceğiz. Sen neden erkenden geldin onu söyle bana." Burnumdan bir soluk verdim.

"Bugün son sınıflara tatilmiş. Ayrıca ben de düşünebilirim ailemizin dertlerini! Şimdi; ne kadar bu borç?" Annem ve babam bendeki ciddiyeti gördüklerinde babam konuşmaya başladı:

"Yirmi bin lira. Bu kadar fazla parayı kimden borç alabilirdim kızım?" Miktarı duyunca ağzım şaşkınlıkla aralanmış, elim dudaklarımın üzerini örtmüştü. Konuştuğumda sesim boğuktu.

"Bankadan kredi çekerdik baba! Eşten dosttan bulmaya çalışırdık." Babam başını iki yana salladı.

"Kafeyi açarken çektiğim krediyi ödeyemeyince kırmızı çizgi yedim. Beş yıl kredi çekemiyorum. Tek çarem buydu kızım, anla beni lütfen." Ofladım. Bir çıkış yolu bulmaya çalıştım ama yoktu! Bize bu kadar verebilecek akrabamız da yoktu ki isteyelim. Aklıma takılanı sordum:

"Nasıl olacak şimdi? Ne zaman ödeyeceğiz? Ne kadar faiz bindirecekler?" 

"Ben hesapladım hepsini. Kafenin kârı güzel. Kafe kâra geçene kadar borç faiziyle elli bin olacak. O zamana kadar kenara atıp biriktiririm. Tek seferde öderim." Planı kulağa iyi geliyordu ama birden fazla olasılık vardı. İşler planladığı gibi gitmezse ne olacaktı? Kendime sorduğum soruyu dile getirdiğimde babam yanıtladı. Ama dumura uğradığını anlamak zor değildi.

"Elimden geleni yapacağım kızım. Hem dizilerdeki gibi topuğundan vurma falan yok. En fazla faizini artırırlar o kadar! Siz de madem destek olmak istiyorsunuz, köstek olmayın nolur." Hiç içime sinmese de bir şey demedim. Kalkıp babama ulaştım ve yanına oturup ona sarıldım. Kollarını bana dolayınca içine bir nefes çektiğini hissettim.

"İnşallah dediğin gibi olur babacığım. Elimden geleni yapmaya hazırım." Babamın güldüğünü işitince ondan ayrıldım. Şefkatle başımı okşarken annem de diğer yanıma oturmuştu. Beni kollarına aldılar.

"Güzel kızım benim. Sen derslerine çalış sınavını kazan ben başka bir şey istemiyorum." 

O sırada odanın kapısı açıldı. Kübra bir eli kapının kulbunda, diğer eli gözünü ovuşturuyorken salona girdi. Bizi sarılmış görünce ellerini çekti ve "Ben de ben de!" diye üstümüze koştu. Onu da sarmalarken aklım hala tefecilere olan borcumuzdaydı. Saadetimiz bozulmasın diye dua ettim.

Kahvaltıdan sonra babam ve annem Kübra'yı okula bıraktıktan sonra kafeye geçmek için evden çıkmışlardı. Ben de biraz uyuyabilme umuduyla yatağa girdim ama borç aklımı kurcalayıp duruyordu. Biraz ders çalışmaya çalıştığımda da aynı sorunu yaşayınca pes ettim ve en iyisinin kafeye gidip kafa dağıtmak olduğuna karar verip evden çıktım. Bu durumu kafama taktığımı belli etmemek için yüzüme bir gülümseme kondurarak kafeye gittim. Haklıydım, çalışmak iyi gelmişti. Üzülüp kafama takmamın faydası yoktu. Bu borç meselesini halletmek için elimden gelenin fazlasını yapacaktım. Saat öğleden sonra dört olduğunda telefonumun çalmasıyla kapının önüne çıktım. Mustafa arıyordu. Ben ona bugün okula gitmediğimi söylemeyi unutmuştum. Kesin beni almaya gelmişti! Elimi alnıma vururken telefonu açtım.

VAZGEÇEMEM...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin