BÖLÜM 3

33 5 0
                                    

İyi okumalar canlarım.

2 HAFTA SONRA

Sabah kız kardeşim Kübra'nın yüzüme kondurduğu öpücüklerle uyandım. Sınavlarımla dolu bir haftanın ardından cumartesi gününün keyfine böyle uyanmak gibisi yoktu. Uyandığımı belli etmeden daha fazla öpmesine neden oldum. Çünkü kardeşim anneme "Ablamı uyanana kadar öpeceğim" demişti.
Yorulmuş olacak ki durdu ve beni sarstı. Sesi de çıkmayınca içimdeki ses korkmuş olabileceğini fısıldadı. Sağımdan soluma döndüm ve göz ucuyla kardeşimin ela gözlerini belertmiş olduğunu gördüm. Bir oh çekti ve beni öpmeye ve seslenmeye devam etti.
"Ablam." Öpücük. "Hadi uyan." Öpücük. "Sabahlar olmuş, güneş doğmuş, kuşlar ötüyor." Derin bir öpücük. "Babam seni kafede bekliyor." Işte bu laf beni kaldırmaya yetmişti. Boş zamanlarımda kafemizde babama yardım etmeyi çok severdim. Bu sene liseden mezun olacaktım ve üniversiteye gittiğim şehirde de çalışıp kendi kendime yetmek istiyordum.
Yavaşça sanki yeni uyanmış gibi gözlerimi açtım ve Kübra'yı görünce şaşırmış gibi yaptım. "Ablacım sen burada mıydın?"
Gözlerini belertti:
"Abla bir saattir seni öpe öpe dudaklarım buruştu. Hissetmedin mi?"
Kollarıma alıp yatağıma yatırdım ve gıdıklayarak öpmeye başladım.
"Senin buruşan dudaklarını da buruştu diyen ağzını da öperim. Hissetmez olur muyum bebeğim? Biraz daha öp diye uyumuş numarası bile yaptım."
"Hiii ama abla benin bir tane dudağım var." Onun kahkaha seslerine benimki de katıldı. Bir süre oynadıktan sonra kalkıp salona gittik.

Alper masa başında uyukluyordu, gece yine oyun oynamış olmalıydı. Annem de telefondan whatsapp grubundaki mesajları yanıtlıyordu. Alper'in saçlarını karıştırıp yerime oturdum.
"Günaydın Cennet Mahallesi Pembe'nin çekirdeği ailem."
Annem "Günaydın kızım ama sen niye gruba yazmıyorsun? Bak mesajlara ben yanıt veriyorum." diye laf edince gülerek yanağını şap diye öptüm.
"Sınavlarım var diye sessize almıştım açarım şimdi. Yine ne dedikodu var?" diye yanıtladım. Bana dik dik baktı.
"Bana da öğretsene sessize almayı. Vallahi yoruldum dan dan seslerden."
(Bu yazar ve annesi arasındaki ilişkinin tıpatıp aynısıdır nxhdnxn)

"Alper bey oyunu fazla mı kaçırdınız?" Annem benim lafımla telefonu bırakıp Alper'e dönünce ona gözlerimle meydan okudum.
"Ben ısıracağım zaten onu. Oynasın." Bu açık tehdit sonrası Alper'in bakışları beni hedef alırken güldüm. Haklıydım, hiç çalışmıyordu.
"Anne çalıştım da ara verdiğimde biraz oyun oynayayım demiştim. Baktım saat dört olmuş."
Annemin yüzü yumuşadı.
"Hadi bakalım. Daha çok asıl derslerine yavrum benim." Kübra atladı.
"Anne bana neden yavrum demiyorsun?" Hepimiz güldük. Annem Kübra'nın saçını okşadı.
"Dememe gerek var mı bebeğim? Hepiniz benim yavrularımsınız. Canlarımsınız." Kahvaltının devamı sessiz geçti.
Mutfağı toparlayıp evden beraber çıktık. Evimizin bir sokak aşağısındaki kafemize geldiğimizde haftasonu yoğunluğu olduğunu fark ettik. İçeri girdiğimizde bizimle çalışan ve yakındaki kampüste öğrenim gören iki üniversite öğrencisi arkadaşın koşturarak çalıştığını görünce onlara özendim. Babamın yanına (kasaya) gidince bizi gördüğüne çok sevindiğini gözlerinden okuyabilirdik. Bizleri kucakladı.
"Yavrularım gelmiş, birtanem gelmiş. Hoşgeldiniz hadi hemen kolları sıvayın. Yoğunluğa denk geldiniz vallahi." Kübra'ya alelacele sarılıp bize tabak verdi.
"3 numaralı masadaki kadının ve adamın." Gülerek tabakları yerine götürdük. Annem mutfağa geçmişti, ben de yanına gittim. Aşçımız ve çırağı bir o yana bir bu yana koşuşturuyorlardı, yorulmalarına rağmen işlerine sıkı sıkı sarılmışlardı. Geldiğimizi görünce sevinip muhabbet ederek hazırlamaya başladık.

Arada bir servise yardım etsem de çoğunlukla mutfakta olduğum yorucu ama eğlenceli bir gündü. Biz mutfağa girdikten yarım saat sonra Kübra sıkılmış, Alper onu da alıp parka geçmişti. Annem de bir saat sonra işler yavaşlayınca eve gitmişti. Ama ben mutfakta aşcı Fatma abladan yeni börekler öğrenmiş, kurabiyeler yapmıştım. Fırından yeni aldığım kurabiyelerin tadına baktıktan ve onayladıktan sonra tezgaha çıkardım. O anda gözüme 5 numaralı masaya yeni yerleşen bir adam çarpınca adisyonu da alıp masaya gittim.
"Hoşgeldiniz. Ne arzu etmiştiniz?" Adam başını kaldırıp bana bakınca şok oldum. Çünkü bu adam iki hafta önce sahilde tartıştığım ve adının Mustafa olduğunu söyleyen adamdı.

VAZGEÇEMEM...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin